Selam gönlü kendisi gibi güzel olan insalar 🤗🤗çok güzel bir bölümle geldim 🤭 umarım beğenirsiniz! İyi okumalar 📖🤗
Ne güzel dalmıştım şarkıya, yola.. derken amca beni dürtmeye başladı. - Çıkar şu meymentesiz kabloyu! Kulakların bozulacak! " dedi - Ay amcacım alemsin yaaa jsjshhshs" dedikten sonra amca kendi kendine : - zamane gençleri işte.. Diye saymaya başladı, belkide haklıydı..
Bir buçuk gün oldu yolda olalı. 3 saat kalmıştı o hayalini kurduğum ve merak ettiğim güzelim şehre.. İstanbula varana kadar birşeyler izlemenin iyi geleceğini düşünerek koltuğun önündeki mini tableti açtım. Kanalları karıştırdıktan sonra sevdiğim dizinin fragmanı olduğunu görünce hemen kulaklığı takıp onu izlemeye başladım. TRT 1 deki vazgeçilmez dizim olan VUSLAT'ı gördüm, çok hoşuma giden bir diziydi. Çünki öğretici olay örgüleri vardı. Asıl maddenin değil mananın önemli oluşunu ve adaleti anlatıyordu. Ordaki ferideyi kendime benzetirdim. Dürüstlüğünü, adaletini, pes etmeyişini... İzlemeye devam ediyordum ki köprüyü görünce İstanbula giriş yaptığımızı anladım. Allah'ım ne kadar güzel bir köprüydü! hayatımda ilk defa deniz görmüştüm. Çok karışık duygular içerisindeydim. Bir deniz bu kadar mavi ve güzel olabilir miydi ? Gerçi ben ilk defa gördüğüm için bu kadar beğenmişte olabilirdim. Köprüden geçince hep yüksek binalar görüyordum o güzelim denizden sonra bu yıkık gibi duran evler hiçte hoş değildi. Sanki tüm taşlar üst üste durmuş gibi... Otobüstekilerin hareketlenmesiyle otogara vardığımızı anladım. Bende herkes gibi yerimden doğrulup indim amca çoktan inmişti görememiştim çünki. Otogarda herkesin ailesi gelmişti herkesde mutluydu buna bende dahildim. Otogardan biraz uzaklaşıp kafamı yukarı kaldırdığımda mavi ve hafif kızıllığa bürünen güzel bir gökyüzüyle karşılaştım. İçimden şuan bir yeşilliğe uzanıp bu güzelim gökyüzünü izlemek vardı diye geçirdim. Karanlık basmadan Ahmet abimi aramam gerekiyordu. Yoksa bu büyük şehirde kaybolma ihtimalim yüksekti, neticede yabancısıyım bu şehrin. Elimdeki telefonun şifresini açıp Rehbere girip Ahmet abimin numarunı aradım. Aradığım gibi de açtı -Alo - Alo Ahmet abi nerdesin ben otogardayım ama siz yoksunuz? "dedim -Tamam Zeynep olduğun yerden başka bir yere gitme çok kişilerlede irtibata geçme 10 dakikaya geliyorum. -Tamam abi bekliyorum" dedim Oda tamam deyip kapattı. Boş bir yer bulup abimin gelmesini bekledim. Önüme kol çantamı çekip etrafı izlemeye başladım. Gelenler arasından gözüm abimi arama başladı sonra abim aradı - Efendim abi geldin mi? - Geldim de sen tam olarak nerdesin? Bulunduğum yeri tarif etmeye çalışarak - Abi otogarın çıkışındaki banklarda oturuyorum" Bunu dedikten sonra çantamı koluma geçirdim ve ayağa kalkıp abimi aramaya başladım bir kaç kere etrafıma baktıktan sonra karşıdan gelen siyah deri ceketli ve siyah pantolonlu olan kişiye baktım evet evet abimdi! hemen elimi kaldırıp el sallamaya başladım. -Abi ben buradayım" deyip bağırmaya başladım. Ben böyle deyince çoğu kişi bana baktı! İçimden ne var yani? sanki siz hiç bağırmıyormuşsunuz gibi.. hsjsjsjs birde kendimi haklı çıkarmaya çalışıyorum ahabha. -Tamam Zeynep bağırma gördüm" dedi.içimden görmesen zaten şüphe duyardım diye geçirdim. Yanıma yaklaştı sarılıp arabaya doğru ilerledik. - Nasıldı yolculuk bozulmadın değil mi? - Yok abi gayet güzeldi. Kendimeden emin bir şekilde "hem ben yolda bozulmamki"dedim Arabaya bindikten bir saat sonra eve varmıştık. Abim taksiciye parayı verdikten sonra yüksek binalar arasından eski yeşil bir binaya girmiştik. Soğuk gelmişti bana binalar, yoldaki insanlar. Herkes birbirinden habersiz ve soğuk duygularla kafasını eğmiş yürüyordu... Abim kapının anahtarını cebinden çıkartıp kapıyı açtı beni eve bıraktıktan sonra işi olduğunu söyleyip beni evde tek başıma bırakıp gitti . Bende bavulumu içeri sokup botumu düzeltip kapının kenarına koydum. İçeri girip kapıyı kilitledim abim "benden sonra kilitle demişti biz ses vermeden de açma" dedi. Demek burda kimseye güven olunmuyormuş! Çantamı bir köşeye bıraktıktan sonra etrafı incelemeye başladım. iki oda vardı;küçük bir mutfak ve küçükte bir lavabosu. Nede olsa bekar evi!Ayrıca bekar olduğunu son derece mutfaktaki pisa kulesi! gibi yükselen eğik bulaşıklardan da belli ediyorlardı nsnjskskkskskks. Yorgundum hafif baş ağrım olduğunu hissettim ama evi böyle dağınık bırakıp uyumak istemedim. Zaten abilerim gece geç saatlerde geleceklerdi deyip kıyafetlerimi çıkarttıp çantamın üzerine koydum . Ardından gri eşofmanımı ve siyah tişörtümü alıp giydim saçımda yazma takıp temizliğine başladım. ilk olarak banyoyu temizledim. Orayı bitirdikten sonra da etraftaki herşeyi katlayıp düzelttim sonra süpürge makinesini aradım. Her süpürge makinesi gibi kapının arkasındaydı ordan alıp fişi taktım. Çalıştırdım ama hiçbir şeyi çekmiyordu bozuk mu? diye düşünürken makinenin düğmesini kapattım. Kapağı açınca sanki aldıklarında beri hiç boşaltmamışlar gibi! bir çöp vardı. Mutfağa geçip çöp poşeti aldım, makineyi boşalttıktan sonra etrafıda kısa bir sürede süpürüp temiz bir bezlede sildikten sonra mutfağa geçtim. Telefonumu alıp şarkı açtım iş yaparken müzik dinlemeyi seviyordum. Müzik listemden ~Kenan Adil göçmen kızı şarkısını açıp pencere kenarına koydum. Evet sıra pisa kulesini yıkmaya geldi bshshhshs. Tezgahın üstünü boşaltıp güzelce sildikten sonra büyük bir kovaya bulup içine su koyup tüm bulaşıkları yıkadım sonra mutfak dolabı, fırın, buzdolabı derken iş bitti ama bende bitmiştim. Kendime kahve koysam iyi gelir diye düşündüm. Kahvemi yaptıktan sonra ev havalansın diye açtığım pencereleri kapattım. Ve kahve bardağımı alıp küçük dar olan salona geçtim. Telefonumu elime alıp internetim açtım ardı ardına bir sürü mesaj. Oha lan ölmüşüm gibi bu ne ardı ardına mesaj? Telefonum bu bildirimlerden sonra halay çekmeye başladı nsnsjsj. Kahveden bir yudum alıp herkese cevap vermeye başladım kızlar bana kızmıştı karne günü okula gitmedim diye. Ama elimde olan birşey değildi. Olsun herşeyde vardı bir hayır deyip saate baktım. Gece 23.36 ydı ama daha abilerim yoktu biraz sonra gelirler diye atıştırmalık birşeyler hazırlamak için mutfağa gittim. Tam dolabın kapağını açtım ki kapının vurulma sesi geldi. Acaba kim geldi diye kapıyı tam açacakken Ahmet abimin dediği aklıma geldi. Kapının ardında içimdeki tedirginlikle beklemeye başladım. Bir kaç kere vurduktan sonra: -Zeynep açar mısın kapıyı? benim Fırat deyince derin bir nefes aldım Hemen kapının kilidini açtım. - Hoşgeldin abi. - Hoşbuldum. sende Hoşgeldin Zeynep "deyip sarıldı Bende karışık verdim - Oooo ev evrim geçirmiş! " deyip diğer ayakkabısını da çıkardı. - Güzel oldu mu? - Evet . Mutfaktanda güzel kokular geliyor. Buraya gelmen iyi oldu ev senin sayende ev oldu! Hadi getirde yiyelim. - Peki. Mutfağa ilerleyip herşeyi salonun ortasındaki eski küçük masaya yerleştirdim. Çay ve ekmeğide koyup yemeye başladık. Abimle koyu muhabbete daldık. Ardından abim : -Zeynep bu hafta sonu seni güzel bir şekilde gezdirelim. Gör bakalım bu güzelim şehri gözün gönlün açılsın! -Tamam abi -Ardından da sana bir kaç kıyafet alırız" derken telefonu çaldı. Arayan Ahmet abimdi -Efendim Ahmet neden evde değilsin halen? Ayrıca kızı neden ilk günden yalnız bıraktın? İçimden sanki diğer günlerde onlar olcak mıydı? diye düşündüm neticede onlar çalışıyor. Neyse iç sesim susda dinle jsjsjsjs. -Tamam Ahmet" deyip kapattı -Noldu abi? nerde neden gelmedi? - İş yerinde yüklü bir iş geldi o yüzden eve gelemeyecek orda kalıp sabahlayacak" dedi. -Hmm anladım. Abi sofrayı kaldırayım mı doyduysan? -Tabi kaldır. Bende kaldırıp masayı sildim. Bulaşıkları da toparlayıp salona abimin karşına oturdum. Abim yanındaki ceketinden sigara paketinden bir tane sigara alıp dudaklarına götürüp, yaktı,sigara dumanınınıda burnundan çıkartıp konuşmaya başladı - Zeynep buraya gelmen ne iyi oldu." Ardınan biraz daha sigarasının dumanını çekip "Zeynep okulu bırakıpta buraya mı gelsen? Evde kalıp canım sıkılır dersende sana iş buluruz istersen çalışırsın." dedi Tam ağzımı açıp cevap vercekken -Hem okuyup ne yapcan? insanın ömrü bitiyor okumakla! "dedi ve benim cevap vermemi bekledi - Hayır abi okucam ben. Elime ne zamana mesleğimi alırım bilemem ama okuyacam ben. Bilinçli bir birey Olcam. Kendi ayaklarım üzerinde durcam. Sizin gibi böyle sefilliğe mahkum olmak istemiyorum!
Adam akıllı bir işiniz bile yok!" Dedikten sonra
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Elini kaldırıp yanağıma sert bir şekilde tokat attı. Gözüm yaşarmaya başladı. Yanağımdaki sert darbenin acısını kendi içimde verirken - Senin dilin görmeyeli baya uzamış. Tabi dayak yemeyince akıllanmıyorsunuz siz kadınlar! Bizim gibi sefil hayatmış. Yıkıl lan karşımdan gözüm görmesin! -İşte bu yüzden okumayı tercih ediyorum! Kadınlar sizin hizmetçiniz değil! Kadınlara değer vermek yerine şiddetle onları uyarmayı tercih ediyorsunuz yazık çok yazık "dedikten sonra - Kes lan! Deyip ikinci tokadı da attı. Hemen salonun yanındaki küçük odaya geçip kapıyı kilitledim. Yatağa uzandım. Tokadın acısıyla ve içimdeki birikmişliklerden dolayı gözümden ardı ardına yaşlar akmaya başladı. İçimden" şerefsiz gücünüz anca kadınlara yetiyor değil mi? Adamlık vurup, yıkıp. ezmek değildir! Asıl adamlık koruyup, değer verip, sevmektir! Gözümdeki yaşlar yanağıma akınca hafif bir inilti çıkmıştı ıslak dudaklarımdan. Acıyordu hemde çok. Nefret ediyorum bu hayattan! Zalim insanlardan! Şişmiş gözlerim ve Yanağımdaki tarifsiz acıyla uykuya daldım...
Evet uzun bir bölüm oldu umarım okumanıza değmiştir 🤗🤗❣️👀🤪