Başımda rahatsız edici bir ağrı, sol bileğimde ağırlıkla uyandım. Sağ elimi başıma koyup ovuşturmaya başlamıştım ki elime değen yapışkan bir sıvıyla geri çektim. Gözüm karanlığa yavaş yavaş alıştıkça elimdeki sıvının karanlıktan dolayı siyah renkte olduğunu ancak anlayabildim. Soluma döndüğümde gördüğüm bedenle bağırmam bir oldu. Yerde otururken birazcık uzaklaşmaya çalıştım. Benim bağırmam nedeniyle uyanmış oldu ki birden hareket etmeye başladı. Etrafa bakıp beni farkettiğinde o da bağırdı. Ayağa kalkıp benden uzaklaşmaya çalışınca sol kolumu da beraberinde çekti. O an birbirimize kelepçelendiğimizi ikimizde rahatlıkla anladık. "Kimsin sen?" diye soru yönelince ayağa kalkarken "Asıl sen kimsin?" diye karşılık verdim. O sırada birden ışıklar açıldı. İkimizden de canımızın yandığını belli eden inlemeler çıktı. Karanlıkta bir süre durup birden ışık açılınca gözlerimiz acımıştı. Gözlerimi açınca ilk gördüğüm şey ellerimde ki kan olduğunu tahmin ettiğim kırmızı sıvıydı. Üstümdeki kıyafetlerime de bulaşmıştı. Hatta kıyafetler benim bile değildi. Kafamı kaldırınca onu gördüm. Aynı kıyafetleri giyiyorduk. Onunda üstü başı kan içindeydi. Benimkilere oranla biraz daha uzun saçı vardı. Saçının önündeki bir tutamı gri renkteydi. Benden uzundu. Kafasının yanından kan geliyordu. Kafasını kaldırıp bana baktığında sağ gözünün kanlanmış, tamamen kırmızı rengini almış olduğunu farkettim. Boynunda da kan vardı. Benimde ondan pek bir farkım olmadığına emindim. Tek sorun, buraya nasıl gelmiş olmamızdı.
Bir kaç saniye sonra bir ses duyduk. "Hoşgeldiniz oyuncular. Eminim aklınızda tonlarca soru vardır. Buraya nasıl geldik, neden buradayız falan filan... Buraya kendi rızanızla geldiniz. Oyunu indirdiniz, sözleşmeyi okumadan imzaladınız. Sonrada biz sizi buraya getirdik. Burada olmanızın sebebi de açıkça ortada. Bu binadan kaçmalısınız. Eğer aranızdan bir kişi ölürse, diğeri geriye kalan görevlerden kurtularak direk olarak çıkış hakkı kazanır. Ancak, beraber çıkmak isterseniz de bütün görevleri yerine getirmek zorundasınız. İkiniz birden ölürseniz, cehenneme gidersiniz. Kurallar basit oyuncular. İki çeşit kural var. Birincisi, yanındaki kişinin en kısa sürede ölmesini sağla ve kurtul. İkincisi, beraber bütün görevleri yerine getirin. Umarım görevleri yerine getirirsiniz. Herhangi bir sorun olduğunu farkedersem cezalandırılacaksınız. Unutmayın, her an ölümle burun burunasınız. Kolay gelsin oyuncular."
Birbirimize bakıp korkumuzu belli ettik. Anlaşılan o ki bir psikopatın eline düşmüştük. Karşımdaki beden bana tamamen dönüp boşta olan elini uzattı. "Ben Choi San, umarım bu cehennemden kurtulabiliriz." Bende boşta olan elimi uzatıp onun elini tuttum. "Ben de Jung Wooyoung, ve kurtulmak zorundayız."
.
.
.
.
.
.
İlkk bölüm finniitoo. Aklımda mükemmel şeyler var. Umarım bunları yazıya iyi geçirebilirim. Woosanla kalıııııın. ❤❤❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESCAPE | WOOSAN - Ölümle Burun Buruna
Fanfiction"Ben Choi San, umarım bu cehennemden kurtulabiliriz." Bende boşta olan elimi uzatıp onun elini tuttum. "Ben de Jung Wooyoung, ve kurtulmak zorundayız."