Third Room

189 34 10
                                    

Medyadaki şarkı shiplediğiniz herhangi iki idolü aklınıza getirebilecek şekilde. Çok hoş bir şarkı. Aynı zamanda eskide. Shiplediğiniz kişileri düşününce keyfinizi yerine getireceğini düşünüyorum. İyi okumalar hepinize :)

--------------

 SAN'dan

Bu sefer girdiğimiz oda diğerlerine kıyasla daha büyüktü. Bir sürü sandalye ve onların üzerinde oturan mankenler vardı. Mankenlerin dönük olduğu tarafta da bir çeşit sandalye vardı. Sandalyeye yaklaştığımızda bir not olduğunu gördüm. 

"İzleyicilerin gözleri cezayı karşılıyor."

Notu okur okumaz bize görevleri söyleyen söz tekrar konuşmaya başladı.

"Jung Wooyoung, sandalyeye otur."

Woo bana bakıp korktuğunu belli etsede mecburi bir şekilde sandalyeye oturdu. Kollarını sandalyenin kollarına koydu. Ayaklarınıda sandalyenin alt kısmında bulunan oyuk kısımlara koydu. Tam yerleştiği sırada kollarını ve bacaklarını sandalyeden çıkan kelepçeler tuttu. Sandalyeye şuanda tamamen kilitlenmişti.

"Bu sandalye elektrikli bir sandalye"

"NE!?" Konuşan kişinin sesini Woo'nun bağırması bölmüştü.

"Göreviniz başladığı andan itibaren her 20 saniyede bir Jung Wooyoung'a elektrik verecek. Choi San, o notu sakın unutma. O not senin için bir bilmece. İki seçeneğin var. Birincisi, hiçbir şey yapmayıp Jung Wooyoung'un ölmesine izin verirsin ve buradan direk olarak kurtulursun. İkincisi ise, bilmeceyi çözer ve Jung Wooyoung'un ölmesine engel olup beraber diğer odalara geçmek üzere kurtulursun. Seçim senin."

"Süreniz başladı."

Elimdeki nota odaklanıp ne demek istediğini anlamaya çalışıyordum. Odada sadece süre başladıktan sonra gözlerinden ışık saçan mankenler ve elektrikli sandalye vardı.

"AAAH! San lütfen acele et!"

İlk 20 saniye geçtikten sonra Woo'ya elektrik verilmişti. Çok stres altındaydım ve korkuyordum. Düzgün düşünemiyordum. "İzleyicilerin gözleri cezayı karşılıyor" sözleri aklımda hiçbir şey oluşturmuyordu. Notu defalarca kez okuyordum.

"AAAAHH! SAN CANIM Ç-ÇOK ACIYOR! LÜTFEN!!!"

Wooyoung'un acı içerisinde bağırmaları dikkatimi dağıtıyordu. Canının çok yandığını bilmek benimde canımı yakıyordu açıkçası. Kafamı kaldırıp odaya tekrar göz attım. 'İzleyiciler' derken mankenlerden bahsediyor olmalıydı. 'Gözleri cezayı karşılıyor' cümlesi ise mankenlerin gözlerinden çıkan ışıklarla ilgili olmalıydı. Belki o ışıkların sönmesini sağlarsam görev tamamlanacaktı.

"AAAHHHH! SAN!"

Woo'nun tekrar bağırmasını duyunca elimdeki kağıdı buruşturup attım. Mankenlerin kafasını sırayla koparmaya başladım. Teker teker hepsini zar zor yerinden sökmeye çalıştım. 20 adet manken vardı. Bundan dolayı Woo'nun bir kere daha elektrik yemesi gerekiyordu. Her elektrik çarpması yaklaşık 5 saniye sürüyordu. Daha sonra 20 saniye baştan başlıyordu.

"S-sa-san"

Sesi öncekiler gibi güçlü çıkmamıştı. Eğer bir kere daha elektrik yerse ölebilirdi. Geriye kalan son 5 mankenin kafasınıda olabildiğince hızlı bir şekilde kopardım. Woo'nun kelepçeleri açılır açılmaz onu kendime çektim. Tam çektikten sonra sandalye tekrar elektrik verdi. Onu son anda kurtarmıştım.

"S-san."

Yerde dizlerimin üzerinde yatıyordu. Gözlerini yavaşça açtığında kıpkırmızı olduklarını gördüm. Titriyordu. Gözlerinden de yaşlar akıyordu. Öleceği için korkmuştu. Canı yanmıştı. Birazcık geç kalsam belki ölecekti.

"S-sana gü-güvenebileceğimi b-biliyordum."

Sesi çok güçsüz çıkıyordu. Dinlenmesi lazımdı.

"Hey! Bizi izlediğini biliyorum! Onun dinlenmesi ve su içmesi lazım! Lütfen bir şey yap!"

Bunları söyledikten sonra ilerideki kapı açıldı. Woo'yu kucağıma alıp açılan kapıya doğru ilerledim. Yeni bölüm olmadığı kesindi. Daha aydınlıktı burası. Bir yatak vardı. Woo'yu direk yatağa yatırdım ve karşıdaki dolabın kapağını açtım. Sargı bezleri, ağrı kesiciler beherglas  vs. vardı. Dolabın hemen yanındada bir musluk vardı. Dolaptaki beherglası alıp içine musluktan su doldurdum. Woo'nun yanına giderek suyu ona dikkatlice içirmeye çalıştım. Musluğa tekrar gidip ellerimi biraz ıslaktıktan sonra Woo'ya dönüp ellerimi alnına koydum. Serinlemesi lazımdı. Aklıma gelen şeyle dolaba tekrar gidip içerisindeki sargılardan birini aldım. Woo'nun kolundaki kumaş parçasını değiştirmem gerekiyordu. Kolunu tutup yavaşça kirlenmiş kumaşı çıkardım. Woo hiçbir tepki vermiyordu. Anın etkisinden daha çıkamamıştı sanırım. Koluna temiz bezleri sarmam yaklaşık 5 dakika sürdü. Tekrar Woo'ya baktığımda gözleri kapalıydı. Nefes aldığına da emin olduktan sonra uyuduğunu anladım. Yatakta bir yastık yoktu. Bu yüzden daha rahat hissetmesi için dikkatlice kafasını kaldırıp yatağa oturdum. Kafasını bacaklarıma koyduktan sonrada duvara yaslandım. Kendi kafamı da yatağın başlığına koyduktan sonra, vücudumun uykuya dalmasına izin verdim.

.

.

.

.

Gününüz Woosan kadar güzel geçsin!!! ❤❤❤

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gününüz Woosan kadar güzel geçsin!!! ❤❤❤

ESCAPE | WOOSAN - Ölümle Burun BurunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin