Second Room

194 32 12
                                    

WOOYOUNG'tan

"Choi San, karşında gördüğün sandalyeye otur. Jung Wooyoung, dediklerimi harfi harfine yerine getir." 

San sandalyeye oturduktan sonra ses tekrardan geldi.

"Jung Wooyoung, Sağ tarafında gördüğün masadaki kaskı al ve San'ın başına yerleştir. Daha sonrada sandalyenin kenarlarındaki kelepçelerle onu sandalyeye bağla."

Masaya doğru ilerledim. Kaskı elime alıp ilk önce inceledim. 

Pek bir anlam çıkaramasamda başımıza dert açacağı belliydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Pek bir anlam çıkaramasamda başımıza dert açacağı belliydi. San'a doğru yürüyüp kaskı başına yerleştirdim. Daha sonra kollarını ve bacaklarını kelepçelerle (kemer şeklinde) bağladım. Ondan biraz uzaklaşıp ona baktığımda kalbimde bir ağrı belirdi. Çok korkunç gözüküyordu. Hemen ardından bir kilit sesi duydum. Aynı anda San'ın gözleri büyüdü ve bağırdı. Kafasındaki kasktan dolayı sesi düzgün çıkmıyordu. Çünkü kaskın ön kısmı San'ın ağzının içine giriyordu. Kulaklarının olduğu kısımdan kanlar geliyordu. Ona korku içerisinde kımıldamadan bakıyordu.

"Choi San'ın kafasındaki kask, çıkardığı çivileri San'ın kulağının hemen üstüne sapladı. Bu sayede kaskı istesen de çıkaramazsın, Jung Wooyoung. Şimdi söyleyeceklerimi dikkatlice dinle. San'daki kaskta bir zamanlayıcı var. Benim konuşmam bittiğinde o da başlayacak. Bunu yapmak için sadece 5 dakikan var. Masada bir bıçak ve bardak var. Aynı zamanda iki seçeneğin var. 1. si kolay olanı. Bıçağı alırsın ve San'ı öldürürsün. 2. si , bıçağı alırsın, kendine bir kesik atarsın. Oradan akan kanı bardağa doldurup içersin. Karar verip yapman için önceden dediğim gibi 5 dakikan var. Eğer bunlardan birini 5 dakika içerisinde yapmazsan, kaskın ön, aynı zamanda da San'ın ağzının içinde bulunan kısmı süre bittikten sonra 30 santim kadar açılacak. Buda San'ın kafatasının parçalanmasına sebep olup onu öldürecek. O öldükten hemen sonrada odaya bir gaz verilecek. Zehirli bir gaz. Bu gaz sen nefes aldıkça akciğerini yakacak ve bütün vücuduna zarar verecek. San için ani ve acısız, senin içinse yavaş ve acı dolu bir ölüm olacak. Bu yüzden sana verilen 5 dakikayı verimli kullan. Tekrar kurban aramak için daha çok erken bir zaman.*kahkaha*"

"Süreniz başladı"

Dediği şeyleri daha sindiremeden 'süren başladı' sesini duymak beni iyice germişti. 5 dakikam vardı ve ben ne yapacağımı bilmiyordum. San'ı öldüremezdim ama kendi kanımı da içmek isteyeceğim son şey bile değildi. San karşımda sadece bana bakıyordu. Gözlerinin içinde korku vardı. Sadece saf korku. Bana ihtiyacı vardı. Benimde ona ihtiyacım vardı tabiki de. Gözünden bir yaş aktığını gördüğümde daha fazla dayanamayıp masaya gittim ve bıçağı alıp direk olarak kolumu kestim. Bileğimden biraz yukarısıydı. Anın verdiği sinir ve heyecandan dolayı aşırı derin kesmiştim. Acıdan dolayı gözlerim dolmuştu. Daha fazla tutamayıp çığlığımı serbest bıraktım. Acıya dayanıklı biri değildim. Kanın çok fazla boşa akmasına izin vermeden bardağı alıp kolumun altına tuttum. Bardakta bir çizgi vardı. Oraya kadar kanın dolması gerektiği belliydi. Daha fazla akması lazımdı. Koluma bir kesik daha atıp tekrar çığlık attım. Bir yandan da ağlıyordum. Kan yeteri kadar dolduktan sonra bardağı alıp bir kaç adım geri gittim. Hemen San'ın önündeydim. "G-gözlerini kapat" midesi bulanmaması için söylediğim sözlerden sonra tekrar bardağa döndüm. 

"1 dakikanız kaldı"

Duyduğum sesle hemen bardağı ağzıma götürdüm ve kanımı içtim. Dudağımın kenarından boynuma doğru bir damla kanın akmasına izin verdim. Aldığım yoğun koku ve demir tadından dolayı neredeyse kusacak olsamda bütün kanı içebilmiştim. Titreyen bacaklarım beni daha fazla taşıyamayınca yere çökmek zorunda kaldım. Elimdeki bardağı attım ve bir süre orada oturup ağladım.

"Görev tamamlandı."

Sesten sonra tekrar bir kilit sesi duydum. Hemen ardından ise San'ın inlemesini. Kafamı kaldırdığımda San'ın kafasının eğik olduğunu gördüm. Ayağa kalkıp onun hemen önünde durdum. Oda kafasını kaldırıp bana dolu gözlerle baktı. Kafasındaki kaskı yavaşça, canını yakmadan çıkardım ve yere fırlattım. Kollarındaki ve ayaklarındaki kelepçeleri çözdüm. "Özür dilerim." dedi bana. "Biz her seferinde birbirimizden özür mü dileyeceğiz?" diye sorduğumda bana hafifçe gülümsedi. Yanaklarındaki gamzeleri ancak o sırada fark edebildim. San masaya doğru ilerleyip masadaki bıçağı alıp tekrar yanıma geldi. Tişörtünü çıkardı. Çıkartırken de kafasının kenarlarında oluşan yeni yaralardan dolayı tısladı. Düzgün ve kıvrımlı bir vücudu vardı. Elindeki bıçak yardımıyla tişörtünün bir kolunu kesti ve benim kulumu tutup sarmaya başladı. Her ne kadar canım yansada o zamana kadar kolumu unutmuştum. San kolumu sararken inlemelerimi tutamıyordum. Kolumla işi bittiğinde tişörtünü tam giyeceği sırada onu durdurdum. Elinden tişörtü ve bıçağı alıp diğer kolunu da ben kestim. Uzunlamasına tekrar kesip iki ince ve uzun parça elde edince San'a yaklaştım. Kafasının etrafına bandana gibi iki parçayı da sarıp bağladım. Bıçağı bir köşeye fırlatıp tişörtü tekrar ona verdim. Tişörtünü giyip bana döndü. Sıfır kollu bir tişört giymiş gibi duruyordu. Kolları açıktaydı. "Teşekkür ederim" şeklinde bir çift söz duyunca "Bende teşekkür ederim" diye cevap verdim. İkimizde aynı yöne dönüp önümüzdeki kapıya ilerledik. Kapının hemen önünde durunca kapıdan kilidinin açıldığına dair bir ses duyduk. Elimi kapıya uzattım ve kolu tutarak açtım. İkimizde sırayla içeri girdiğimizde arkamızdan kapı tekrar kendi kendine kapandı ama bu sefer korkmadık.

XxX: İkinci bölüm tamamlandı. Üçüncü bölümdesiniz.

.

.

.

.

Gününüz Woosan kadar güzel geçsin!!! ❤❤❤

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gününüz Woosan kadar güzel geçsin!!! ❤❤❤

ESCAPE | WOOSAN - Ölümle Burun BurunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin