Bölüm 2 : Değer mi?

1K 43 11
                                    

  O karşılaşmanın ardından bir hafta geçmiş, Kaya Ender'i gördüğü yerde ufak ufak flört etmeyi bir adet haline getirmişti. Ender ise bu çocuk her gördüğü güzel kızın peşine takılıyor diye düşünerek onu her gördüğünde içindeki kıpır kıpır kelebekleri dizginlemeye çalışıyordu.
  Kaya, evet yaşına göre çapkın denilebilecek bir gençti. Yakışıklıydı, iyi bir ailenin oğluydu ve en önemlisi kadınlara nasıl davranılması gerektiğini biliyordu. O kendini kızlara karşı frenlese bile karşı taraf hiçbir zaman boş durmamıştı.
Şimdiyse hayatında gördüğü en güzel mavi gözlerin onu her gördüğünde sanki ona basit bit tanıdıkmış gibi davranması ona çok tuhaf geliyordu. Aslında biraz biraz canını da acıtmaya başlamıştı... Kaya Ender'in bu umursamaz tavırlarını görünce birkaç kez "acaba mı?" dedi, "acaba bıraksam mı?" . Kaya daha önce bir hafta boyunca kimsenin peşinden böyle koşmamıştı. Onları bir-iki gün verir, olursa olur olmazsa da diğer seçeneğine geçerdi.
  Kaya denemişti... Ne yaparsa yapsın o bir çift maviyi unutamıyordu...

  Aradan haftalar geçti... Ender Kayayla her karşılaştığında her şey normalmiş gibi davranmaktan, eve gelinceyse heyecandan nefes nefese kalmaktan yorulmuştu. Öyle ki bu heyecanı küçücük kardeşi Caner tarafından bile hissedilir hale gelmişti...
  Artık bu durumdan sıkılan Ender, Kayayla konuşmaya karar verdi. Şu an hayatına girecek bir sevgili en son ihtiyacı olan şeydi... Kaya'nın evinin önüne gitti. Annesi ve kardeşi tarafından hoş karşılanmadığını bildiği için evin önünde öylece dolanmaya başladı.
  İstemsizce sürekli Ender'in yolunu gözleyen Kaya, o mavi gözlerin evinin önünde dolaştığını görünce adeta merdivenleri kırarcasına aşağıya indi. Kapıyı açtı ve onu gördü.
  Kaya: Selam!
  Ender: Merhaba, ıımm seninle konuşmam gereken bir konu var, müsait misin?
  Kaya: Sen istediğin her zaman müsaitim, gel benimle.
  Kaya Enderin peşinden geldiğinden emin, onu sahafın olduğu sokağa doğru götürdü.
  Ender: Mahalleyi çabuk öğrenmişsin, her sokağa kolayca girip çıkıyorsun...
  Kaya: Öyle olması gerekti, sürekli birini arıyordum da...
  Ender yüzündeki gülümsemeye hakim olmak istedi, hatta şu anda yapmak istediği tek şey buydu.
  Yol boyunca ilerlediler ve sahafın orada durdular.
  Kaya: Sahaftaki abiyle çok çabuk ahbap olduk, ona arada yardım ettim ve bu sayede çok güzel bir yer keşfettim. Bence orada konuşabiliriz.
  Ender: İyi..
  Kaya sahafın önünden geçti, yan tarafında duran kapıyı açtı. Ender bu kapıyı daha önce hiç fark etmemişti. Birlikte içeri girdiler, içerisi kitaplarla doluydu, belli ki bir çeşit depo olarak kullanılıyordu burası.
  Ender: Güzelmiş...
  Kaya: Öyle, burada konuşalım istedim. Sahi sen ne diyecektin bana?
  Ender: Bak ben şu anda cidden böyle bir şeye hazır değilim, yani şu an buna vaktim yok...
  Kaya anlamamış gibi yapıyordu, Ender'in de ona karşı boş olmadığının farkındaydı ve bu çırpınma hoşuna gidiyordu.
  Kaya: Anlamadım neye vaktin yok?
  Ender: Sana... Seninle bir çeşit...
  Kaya: Bir çeşit?
  Ender: Arkadaşlığa?
Kaya gülmeye başladı.
  Ender: Neye gülüyorsun?
  Kaya: Benim arkadaşa ihtiyacım yok ki... Hem seninle arkadaş olmak isteyen de yok.
  Ender: Okay, problem yok o zaman. Görüşürüz. 
  Diyerek kapıya yöneldi. Kaya bir anda Ender'i kolundan kavradı ve belinden tuttuğu gibi kendine çevirdi.
Kaya: Arkadaşa ihtiyacım yok dedim Ender... Sana ihtiyacım var ama...
Ender: Kaya bak ben gerçekten-
Kaya: Ender nolur, nolur bize bir şans versen. Seninde bana karşı bir şeyler hissettiğini görebiliyorum.
Enderin yüzü kızarmaya başlamıştı. Kaya'nın ellerinin beline sarılı olması, dudaklarına, gözlerine bu kadar yakın olmak kalbini öyle hızlı çarptırıyordu ki dışarıdan duyulacak diye çok korkuyordu....
Ender: Yapamam, böyle bir şey yaşarsam eğer, yani kontrolü benim elimde olmayan bir şey... Bak benim hayatım seninkinden çok farklı, çok daha zor. Ben bugüne kadar kontrolüm dışına çıkacak tek bir harekette bulunmadım ve şimdi sen...
Kaya: Neyden korkuyorsun? Benden mi?
Ender: Senden korksaydım burada olmazdım, ben bozulmasından korkuyorum... Bozulursa bana ne olur kestiremiyorum, böyle bir hayatım varken bir şeylerin  daha alt üst olmasına izin veremem...
Kaya: Bozulmaz... Ben hayatımda bir göze bakarken bu kadar heyecanlandığımı hiç hatırlamıyorum Ender... Lütfen! Hem yaşamaya değmez mi?

Değerdi... Ender çok istiyordu yaşamayı... Ama sonunda olabilecekler, Kaya'nın annesi, kız kardeşi... Caner... Annesi üvey babası derken liste uzuyordu...
Ender cevapsız kaldı. Yalvarır gözlerle Kaya'ya baktı.

Kaya ellerini Ender'in beline daha sıkı sarmıştı, Ender'i mümkün olan en fazla şekilde kendi bedenine yapıştırmıştı. Saçlarıyla oynamaya başladı.

Ender çok sıkılmıştı... Karnındaki kelebeklerden, hayatı hep başkaları için yaşamaktan... Çok sıkılmıştı. Ne olursa olsundu! Bu adamla yaşayacağım şeylere değer diye düşündü...
Kaya'nın gömleğinin yakasıyla oynamaya, düzeltmeye başladı. Huzurluydu... İlk defa kim nereden çıkacak huzurumu nasıl bozacak düşünceleri yoktu kafasında... Bir eliyle belini sıkıca kavrayan, diğer eliyle saçlarını okşayan bu adamın kolları arasında huzurluydu.
Kaya'nın elleri Ender'in saçlarından dudaklarına kaydı... Biraz okşadı dudaklarını... Sonra elini diğer elinin oraya, o incecik belin yanına koydu.
Ender'e baktı... Bakışları dudaklarına kaydı... Sonra yavaşça eğildi ve o kıpkırmızı dudaklara ufak bir öpücük kondurup geri çekildi.
Kaya: Bence yaşamaya değer Ender...

Ender bunun farkındaydı. Kaya'nın kendinden uzaklaşmasına fırsat vermeden ellerini boynuna doladı ve bu sefer o öpmeye başladı... Dakikalarca...

Ender & Kaya: Sen Beni Ömrünce UnutamazsınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin