Bölüm 9 : Yetmedi mi?

1.1K 50 19
                                    

Akşam şirketin 20. yılını kutlayacakları bir davet organize edilmişti. Boğazda çok güzel bir otelde tüm şirket çalışanları ve müşteriler toplanacak, güzel bir gece geçirilecekti.
Ender derin sırt dekolteli, ip askılı ve yırtmaçlı bir kırmızı elbise giyecekti. Ne de olsa ev sahibiydi, ve bu gecenin en güzel kadını olmalıydı. Nasıl bir makyaj ve saç yapması gerektiğini düşünürken bir anda içeri Caner girdi;
-Abla telefonun çalıyor!
+Yaa kimmiş?
-Kayıtlı değil
+Ok canım ver
Ender telefonu açar:
-Efendim?
+Ender?
-Buyrun benim...
+Orhan ben.
-Aaa Orhancım, kusura bakma alamadım sesini.
+Olur mu canım, bende Kaya'dan aldım numaranı.
-Yaaa... (Kısa bir es veren Ender devam eder) Bir şey mi oldu Orhancım?
+Yooo yani aslında bu akşam ki davete bende geliyorum onu söylemek istedim, hem yarım kalan(!) sohbetimize devam ederiz.
-Yarım bıraktığın(!) sohbetimize devam ederiz demek istedin herhalde, tek kelime etmeden kalkıp gittiğini unutmadım Orhan. Kaya mı davet etti seni?
+Sizin çalıştığınız firmaların dolaylı yoldan avukatlığını yapıyorum, normalde gitmem böyle davetlere ama can dostlarımın şirketi olunca kaçıramazdım.
+Sevindim, akşam görüşürüz Orhancım.
-Görüşürüz.

Ender, Orhan'ın gelecek olmasına sevinmişti, hem onu çok sevdiğinden hem de Kaya'nın Orhan'la ilgilenmesi gerekeceğinden. Böylece kendisiyle uğraşacak çok vakti kalmazdı.

Ender elbisesini giydi, hafif koyu bir makyaj yaptı ve saçlarını hafifçe dalgalandırdı. Aynadaki kadın hoşuna gitmişti. Çok güzel bir kadın olduğunun farkında olan Ender, bu kıyafetle güzelliğinin daha da öne çıktığının farkındaydı. Canerle birlikte evden çıktılar. Aslında daha davetin başlamasına vardı ama Ender son hazırlıkları kontrol etmek, hiçbir eksik kalmaması için önceden varmak istiyordu.

Kaya, holdingin 20.yıl toplantısına gitmek için heyecanlanıyordu. Normalde çok hoşlanmazdı böyle davetlerden ama yıllardır Londra'daydı. Burada ki arkadaşlarının çoğuyla bağı kopmuştu ve birçoğu bugün o davette olacaktı. Sabah Orhan'la konuşmuştu, onunda geleceğini biliyordu. Orhan'ın bu davete Ender'in gönlünü almak için geleceğine emindi. Çünkü Ender, Orhan'ın onları masada bırakıp gitmesinden sonra ona sitemkar bir mesaj atmıştı ve bu tarz davetleri sevmeyen Orhan bu akşam orada bulunarak Ender'in gönlünü alacaktı. Orhan'ın orada olacak olması Kaya'yıda rahatlatıyordu. Halit ve Ender muhtemelen gelen konukları beraber karşılayacaklardı ve bütün gece yan yana olacak olmaları Kaya'nın sinirlerine hakim olamamasına sebep olabilirdi. Orhan'ın kendisine destek olacağından emindi.

Ender ve Caner mekana herkesten önce varmışlardı, son hazırlıkları kontrol ediyorlardı. Halit ve eşi Yıldız da onlardan sadece birkaç dakika sonra gelmişlerdi. Halit ve Ender yapacakları konuşmayı tartışırlarken Yıldız ve Caner'de bu tarz etkinliklerden nefret ettikleriyle ilgili konuşuyorlardı. 

Hava yavaş yavaş kararmaya başlamış, davetliler birer birer mekana gelmeye başlamışlardı. Davet eski bir konakta yapılıyordu. Konağın girişinde herkesi karşılayan Ender ve Halit daha sonra konuklarını bahçeye yönlendiriyorlardı.
Halit: Mekan seçimini sana bırakırken tereddütlüydüm ama güzel bir mekan seçmişsin.
Ender: Ben göz zevkimi bozan şeylerden hoşlanmam Halit. Mesela karının giydiği o elbise göz zevkimi bozuyor.
Ender bunu söyler söylemez yüzüne sinsi bir gülümseme yerleştirip yüzünü çevirdi. O sırada başka konuklarla birlikte gelen Orhan'ı görünce onun yanına gitti ve bahçeye bizzat kendisi götürdü.
Orhan: Ender! Ne kadar şık olmuşsun. Kırmızı sana gerçekten çok yakışıyor. Hala...
Ender: Seviyorum kırmızıyı (o meşhur kahkahasını  patlatır.)

Ender ve Orhan yine koyu bir sohbete girdiklerinden Kaya'nın geldiğinin farkına varmazlar.  Oysa ki Kaya, belkide dakikalardır onların yakınında onları izliyordur.
Kaya: Sohbetiniz çok koyu anlaşılan, ne zamandır burada duruyorum farkında bile değilsiniz...
Ender Kaya'ya döner;
Ender: Demek ki çok fark edilmiyorsun.(!)
Kaya: Öyle mi dersin?
Ender gözlerini devirir;
Ender: Orhan sonra görüşürüz benim diğerleriyle de ilgilenmem gerek.
Ender Kaya'nın yanından geçerken ona bakmamaya özen gösterir, Kaya'ysa Enderi baştan aşağı süzmüştür.
Orhan: E yuh ama artık abi. İçine düş istersen, herkes anladı neredeyse.
Kaya: Ya orhan, benim bu kadına kızgın olmam gerekmiyor mu?
Orhan: Gerekiyor abi gerekiyor... ama kızabilmen için önce onun sana soktuğu lafları falan anlaman lazım. Tabii onun içinde kafanın yerinde olması ama onu her gördüğünde böyle uçup gidiyorsa işin var senin.
Kaya: Bayılıyor benimle uğraşmayı, iğneleyici laflar söylemeyi.
Orhan: Çok da iyidir o konuda, hatırlasana bodrumdaki sahilde sana asılan kızların hayatını karartmıştı sözleriyle... Kızlar ertesi gün başka sahile gitmişlerdi.
Kaya: O zamanlar çok emindim ama, beni sevdiğine adım gibi emindim.
Orhan: Artık değil misin?
Kaya: Ya bana deliler gibi aşık, ya da Ender Enderliğini yapıyor ve benim ona olan aşkımın bitmediğinin farkında olduğu için benimle oynuyor.
Orhan: Belki de sana kızgın olan o dur. İntikam alıyordur.  Sonuçta o seninle evlenmeyi hayal ederken bir anda kızın karşısına çıkıp ben yurt dışına gidiyorum dedin.
Kaya: Benim sinirlerimi bozma Orhan. Keyfimden gittim sanki. Ayrıca ben döndükten sonra barıştık her şey eskisi gibiydi. Sonra o beni bıraktı. Belli ki Halit daha cazip gelmiş.
Orhan: Korkmuştur belki, tekrar gitmenden.
Kaya: Neden korksun Orhan. Benim onu çok sevdiğimi biliyordu.
Orhan: Bazen sevmek yetmiyor ki... Sen gittikten sonra Ender ne kadar zor kendine geldi biliyorum ben. Evden dışarı çıksın iki insan yüzü görsün diye neler yapıyorduk.
Kaya biraz sessiz kaldıktan sonra Ender'in olduğu yöne doğru baktı. Ender yanında Erim'le Zehra ve Lilayla konuşuyordu.
Kaya: Baksana, hala çok güzel be Orhan...
Orhan: Öyle, yanındakiler kim? Şu iki kız galiba Halit Bey'in kızları. Peki şu delikanlı?
Kaya derin bir nefes alıp verdi;
Kaya: Halit Bey'in oğlu. Erim. Annesi de Ender.
Orhan: Aa Ender'in bir çocuğu olduğunu hiç düşünmemiştim.
Kaya: Bende, öğrenince şok oldum.
Kaya ve Orhan onlara doğru biraz daha baktıktan sonra Kaya yüzüne bir gülümseme yerleştirir ve Orhan'a döner.
Kaya: Çok yakışmış annelik.
Orhan: Eee Ender bu. Yapamayacağı şey yok. Eminim iyi bir anne olmuştur.
Kaya: Ender düşük yapmasaydı... Bizim de bir çocuğumuz olacaktı. Acaba nasıl bir aile olurduk birlikte?
Orhan: Böyle bağıra bağıra anlatmasana oğlum. O zamanlar Ender hamile olduğunu anlayınca bir bana söylemişti, sana söylememem için kaç tane yemin ettim ben senin haberin var mı? Ama dayanamadım işte. Ender kısa süre sonra düşük yapınca da söz verdim ona sana bu olayı anlatmayacağıma dair. Yani bildiğini bilmiyor. Sakın bildiğini belli etme Ender harlar beni.
Kaya: Merak etme, zaten böyle bir konu onu ancak yaralar...

Davet tüm hızıyla devam ederken Ender makyajını tazelemek üzere tuvalete gider. Herkes bahçede Halit'in az önce yaptığı konuşmanın etkisinde olduğundan Ender'in gidişini fark etmez. Kaya hariç...

Ender işini bitirip tam çıkacakken içeri Kaya girer.
-Sen iyice şaşırdın artık!
+Evet şaşırdım Ender, ilk şaşkınlığım şu: kırmızı hala sana çok yakışıyor.
Ender gözünü devirir ama içten içe hoşuna gitmiştir.
+İkincisi de artık konuşmak zorundayız.
-Burada mı?
+Burada. Herkes bahçede merak etme.
-Kaya bak artık gerçekten-
Kaya Endere yaklaşmış belini kavramıştır. Enderin kalbi yine eskisi gibi çarpmaya başlar ve Ender belki de yıllar sonra ilk kez kendini bu kadar hayatta bu kadar yaşıyor hisseder.
+Ender, sana kızgın olmam lazım. Haliti tercih ettiğin için, bizi harcadığın için... Ama olamıyorum. Seni her gördüğümde ne kadar özlediğimi anlıyorum. Senin hislerin ne bilmem, ama ben seni hala çok seviyorum. İlk günkü gibi, seni o kitapçıda gördüğüm gibi, o depoda öptüğüm gibi.. Hala o kadar aşığım sana!

Kaya bunları söylerken Ender'i kendine yaklaştırmıştı. Ender Kaya'nın söyledikleriyle geçmişe ufak bir yolculuk yapıp anın farkına varınca;

-Ne hissettiğinin ya da hissettiğimin en ufak bir önemi yok. Sana benden uzak durmanı çok açık bir şekilde söylemiştim Kaya. Neden yapıyorsun bunu!
+Evet söyledin, bende kabul ettim. Sen bana onları söyleyeli tam 17 saat oldu Ender. Ben bu 17 saat boyunca seni görmediğim için delirdim. Kusura bakma ama ben artık böyle yaşayamam. Eskiden uzaktaydın, seni uzaktan sevebiliyordum. Ender karşı kapım senin ofisin, sürekli birlikteyiz. Kaç yaşına geldik, artık 20 yaşında değiliz. Ben geriye ne kadar zamanımız kaldıysa onu sevdiğim kadınla geçirmek istiyorum. Lütfen bana söyle, beni sevip sevmediğini söyle.
Ender uzun bir süre cevap vermedi. Öylece baktı Kaya'nın suratına.
-Sevmiyorum.

Kaya bunu duyunca yüzüne acılı bir tebessüm yerleştirdi. Her şey bitti dercesine. Ellerini Ender'in incecik belinden ayırdı ve kapıya yöneldi. Kapı Ender'in arkasındaydı. Ender ve Kaya sırt sırta durdular ve Kaya kapı koluna yöneldi.

+Seni sevmiyorum, ben bana gözlerimin mavisinin ne kadar güzel olduğunu söyleyen adamı seviyorum.

Aynı anda birbirlerine döndüler.

+Bana kırmızıyı yakıştırdığı için kırmızı bir elbise yollayan, beni depoda öpen, her şeyin üstesinden elini tutarak geldiğim adamı seviyorum. Ben hep sevdim o adamı. Ama sen Kaya, bana ne kadar güzel baktığını görsem de, o güzelliğin arkasında bir öfke var görebiliyorum.
-Öfke var. Doğru. Bizim birbirimizden ayrı geçirdiğimiz 17 seneye ben öfkeliyim. Sebebi kim veya ne olursa olsun Ender sence de yetmedi mi artık?

Kaya bunları söylerken Ender'in gözlerinin içine bakıyordu. Elleriyse belindeki yerini çoktan almıştı.

+Yetti gibi sanki ( Ender yüzüne bir gülümseme yerleştirir)

Kaya Ender'in belinde olan elleriyle karşısında duran o güzel kadını kendine çeker. Alınları birbirlerine değerken Kaya'nın bir eli Ender'in ipek gibi yumuşacık saçlarında diğeriyse belinde onu okşuyordur. Ender ellerini Kaya'nın göğsünde gezdiriyordur. Kaya elini Ender'in saçından çekerek tekrar beline koyar ve onu daha da kendine çeker. Ellerini belinde gezdirirken dudaklarını onun dudaklarıyla birleştirir. Yılların özlemi, küllenmeyen aşkı ve öfkesiyle birbirlerini dakikalarca öperler. Öyleki bu yokluk davetlilerin dikkatini çeker.

Ender & Kaya: Sen Beni Ömrünce UnutamazsınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin