Beni eve bıraktıktan sonra sürekli onu düşünmeye başlamıştım. Yanından hiç ayrılmak istemiyor hep birlikte olalım istiyordum. Zaman onun yanında bir başka güzeldi dünya bir başka dönüyordu ve ben başka bir ben oluyordum.
Bunu hissedebiliyordum. Kim görse bendeki bu değişikliği fark ederdi aslında. Ondan başka bir şey düşünemez olmuştum. Bir an önce sabah olsun ve ofise gideyim istiyordum. Hiç üşenmeden kalkıyor usanmadan her gün onun gelmesini bekliyordum.
Onu beklediğim bir sabahtı her zamanki saatinde gelecek diye fazla kasmamıştım. Henüz uykumu alamamış olacaktım ki başımı masaya koyup biraz gözlerimi dinlendirmek istemiştim. Kalbim bir an da hızlı hızlı atmaya başladı o an Baran'ın geldiğini hissetmiştim. Aşk böyle bir şey miydi. Görmeden de hissedebilmek. Tam kafamı kaldırdım ve kapıdan içeriye girdi.
"Erkencisin bugün."
"Evet bugün bir arsa satışım var dua et de bir sorun çıkmasın."
Baran'ın satış yapması demek artık yavaş yavaş gideceği anlamına geliyordu. Hiç istemedim satış yapmasını ama tabi böyle diyemezdim.
"Dua ederim tabi. “diyebilmiştim sadece.
İçimin cız edişini hala hissedebiliyorum. Ve o gün Baran'ın satışı gerçekleşmişti o seviniyordu ama benim için aynı şey geçerli değildi tabi. Bir kaç yer daha vardı satılacak o yüzden hemen karalar bağlamamam gerekiyordu.
"Yemek yedin mi?" diye sormuştu.
"Hayır henüz yemedim."
"Tamam birlikte yeriz o zaman."
Lokantaya gitmektense ofiste yemeyi tercih ederek siparişi ofise getirmelerini söylemiştik.
İçeceklerin kapakları açılmadan geldiği için Baran kendisi açmıştı ve yemeğin sonunda boş tabakları garson almaya gelmeden önce tepsiden kola kapaklarını almıştım. Bir şeyleri hatıra olarak saklama gibi bir alışkanlık oluşturmuştu bende. Belki birisini ona verirdim baktıkça beni hatırlaması için.
Aslında bir fotoğrafımız olsa daha akılda kalırdı ama hiç birlikte bir fotoğrafımız yoktu belkide hiç olmayacaktı. Sosyal medya hesabına baktığımda hep arsa sattığı insanlarla olan fotoğraflarını görünce kıskanmıştım.
Bir sürü arkadaşlarıyla fotoğrafları vardı. Birlikte fotoğrafımız olması için yer mi satın almam gerekiyordu ondan. Ne garip demi altı üstü bir fotoğraf ama insan ondan bile mahrum kalabiliyormuş.
Korkmuştum gittikten sonra bende bir fotoğrafı bile olmayacağından. Ona şimdi baktığım gibi bir daha bakamayacağımdan. Evet şimdi yanımdaydı ama bir gün bir gün...
Devamını getirmek bile istemesem en sonunda korktuğum şey başına gelecekti bunu biliyordum. O yüzden şimdi içinde bulunduğum zamanın tadını çıkartmaya çalışıyordum.
Zaman o kadar acımasız ki hep mutlu zamanlarımız da hızlı ilerliyordu ve geçmesini istediğimiz zamanlarda ise yaramıza daha çok tuz basıp öylece duruyordu. Baran'ın ofiste olmadığı zamanlar gelsin diye dört gözle bekler olmuştum artık. Yoldan geçen her arabayı onun sanıp heyecanlanmaktan kalbim yorgun düşüyordu. Ama geleceğini bilmek içime su serpiyordu. Sobanın başında sohbetler ediyor, internetten komik videolar açıp seyrediyorduk. Bana film öneriyor ve ben izleyene kadar başımdan ayrılmıyordu.
Yine bir gün "Sana söyleyeceğim videoyu açar mısın? “demişti. Her zaman ki gibi hemen açmıştım. Video çok komik olduğu için artık gülmekten gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı.
"Çok güzel gülüyorsun. “dedi. Gerçek mi söylüyordu güzel miydi gülüşlerim. Aynı şeyi o gittikten sonra söylemek biraz zor olacaktı.
Öylece bakıyordu sadece benim gülüşüme. Nasıl anlatılır ki o bakış. O kadar içtendi ki ilkbaharın gelişi gibi bir kuşun kanat çırpışı sanki. Bir annenin bebeğine şevkatle bakması gibi. Gözbebeklerinde kendimi görmek tarif edilemez bir mutluluktu benim için. Ne ara bu adama bu kadar alışmıştım bilmiyorum.
Bütün duyguları aynı anda yaşamama neden oluyordu. Bir film söylemişti ve onu açmıştım bu seferde. Duygusal bir filmdi. Ben izlerken başımda bekliyordu yine. Bilgisayarın ekranına yansıyan görüntüsüne bakmaktan filmin çoğu sahnesini kaçırıyordum.
Az önce beni gülmekten ağlatan adam şimdi de üzüntüden ağlatıyordu dedim ya değişik birisiydi. Hem mutluluktan ağlatıyordu hem üzüntüden. Bütün duyguları bir anda yaşamama neden oluyordu.
"Benim belli başlı filmlerim vardır onları hangi duygum eksik olursa açar bakarım. “dedi filmin sonunda.
"Şimdi hangi duygun eksikti peki. “dedim gözyaşlarımı silerken.
"Benim değil senin eksikti. “dedi.
Öylece şaşırıp kalmıştım. Ne demek istemişti şimdi. Beni ağlatmaktan zevk mi alıyordu bu adam. Hem güldürüyordu hem ağlatıyordu birde bundan zevk alıyordu.
Çok sonraları anlayacaktım ki gülüşlerimi hep kursağımda koyacaktı.
İkimize de kahve yapmak için mutfağa doğru yönelmiştim.
"Bir hayalin var mı gerçekleştirmek istediğin?" Onun hakkında bir şeyler öğrenmek adına sormuştum bu soruyu.
"Şuan hayalimi yaşıyorum zaten."
"Nasıl yani neydi ki hayalin?"
"Okuyup cahil bir adamın yanında çalışacağıma cahil kalır okumuş birisini yanımda çalıştırırım demiştim öylede yaptım." dedi.
Çalışkan bir öğrenci olmasına rağmen liseden sonra okumaya devam etmemiş. Ticaretle uğraşmayı sevdiği için kendisini bu yolda ilerletmeyi düşünmüş.
"Vaavv çok havalı." dedim.
"Senin hayalin nedir peki?"
Ben hayal kurmaktan vazgeçeli çok olmuştu. Hayallerin peşinde değildim artık. Gerçeklerin verdiği acılar hayallerden daha ağır geliyordu.
Bunu Baran'a söylemek istememiştim. "Belki daha sonra anlatırım. “diyerek geçiştirmiştim.
"Akşama ne yapıyorsun bir planın var mı?"
"Bilmem henüz bir şey düşünmedim."
"O zaman birlikte bir şeyler yapalım mı?"
"Üzgünüm gelebileceğini pek sanmıyorum."
"O zaman geçen sefer ki gibi bir kaç dakikanı bana ayırabilir misin?"
"Peki olur. “dediğimde yüzündeki çocukça sevincin nedenini anlayamamıştım. Bana karşı bir şeyler hissettiği belliydi ama tam olarak neydi bu his. Emin olmak istiyordum ama zaman zaman içimi huzursuz eden şeyler de oluyordu.
Her şeyi zamana bırakmıştım yaşayarak görecektik.
Ofisi kapattıktan sonra Baran artık beni nereden alması gerektiğini biliyordu. Nerede kaldığımı öğrenmek için aramıştı. Dışarısı o kadar soğuktu ki neredeyse telefon kulağıma yapışacaktı. Ellerimi hissetmiyordum bile. Telefonu bir sağ elime alıyor bir sol elime alıyordum. Yanına gidiyor olsam bile telefonu kapatmayı istemiyordum.
Soğuktan ellerinizi hissetmeyecek kadar üşümenize neden olan adamları sevmeyin. Sonradan ısıtsa bile hiçbir şey canınızın o an ki yanmasını geçiremiyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Sevdiğini Söylemesi Başka Şey Gerçekten Sevmesi Başka (TAMAMLANDI)
Teen FictionSıradan insanların sıradan hayatları olur sanırdım. Ama herkesin hayatı kendi içinde bir sır barındırırmış ve çekilen hiç bir acıda sıradan olmazmış. Kalp kırıkları da cam kırıkları gibi batar nefes alamaz duruma getirirmiş. Bunu seni sevdiğimde anl...