Aşk mı? Acı mı? Para mı?🗝

187 4 0
                                    


O konuştukça zaman aktı, o konuştukça baharlar geldi, kalbimin çorak tarlaları suya kavuştu, o konuştukça küsler barıştı, hava güneş açtı, mevsimler değişti, yaz geldi, o konuştukça tarifsiz hisler kayboldu, o konuştukça bütün büyüler bozuldu. O konuştu  ben  sustum benim adım Efsun'du şimdi ona EFSUN oldum.

Ne kadar da güzel söylemişti öyle. Hiç bu kadar etkilendiğimi hatırlamıyorum. Her haliyle bilgili birisi olduğunu belli ediyordu. İnsan yanında hiç yaşlanmazdı.

Işıklar birden kapanmış sinemanın başlayacağını bildiren sesin kulağımda yankılanmasıyla kendime gelmiştim. İşte o zaman gerçek dünyaya döndüm. Şimdi sinemanın keyfini çıkartmak için geriye doğru yaslanıp anı yaşamak  gerekiyordu.

Film o kadar komikti ki kendimi ne kadar tutmaya çalışsam da kahkaha atmaktan alıkoyamıyordum. O ise bana göre daha sakin gülüyordu. Daha fazla etkilenmemek adına yüzüne bakmamaya çalışıyordum. Filmin ilk yarısı bitmiş herkesten önce salonu biz terk etmiştik. Yine sigara içmesi gerekiyordu.

Telefonlar sessizde olduğu için arayan soran var mı diye baktığım da kız kardeşimin 5 cevapsız çağrısını görünce bir an paniklemiştim. Normalde bu kadar hiç aramazdı beni nereye gittiğimi yalan da olsa annem biliyordu. Acaba kötü bir şey mi olmuştu.

Hemen Baran'a dönerek "Ela aramış hem de beş defa. “dedim.

"Tamam sakin ol bir şey yoktur. Ara bakalım öğreniriz şimdi."

"Ya öğrendiyse birlikte olduğumuzu. Bak öğrendiyse daha fazla yalan söyleyemem."

"Öğrenmesi senin için sıkıntı olur mu peki?"

" Hiç bilmiyorum." derken bir yandan da kardeşimin telefonu açmasını bekliyordum.

"Efsun neredesin? Annem arkadaşına bebek görmeye gideceğini söyledi ama gitmemişsin. Herkesi kandırabilirsin ama beni asla. “derken bir yandan da pis pis sırıtıyordu.

Aramızda altı yaş olmasına rağmen işi düşünce abla diyen ve tehditle bir şeyler yaptırmaya çalışan bir kardeşiniz varsa ona yalan söylemek hiç de kolay olmuyordu.

"Tamam yalan söylemeyeceğim sana Baran ile birlikteydim sinemadaydık. Fazla geç kalmadan evde olurum tamam mı ablacım."demiştim imalı bir şekilde.

"Hani babamın ortağı olan Baran mı? Babama söylememi istemiyorsam istediklerimi yapacaksın."

"Tamam bu konuyu ben eve gelince konuşuruz canım kardeşim. “dedim dişlerimin arasından konuşarak.

Allah'tan  fazla uzatmamıştı. Gerçeği söylediğim için yüzüme şaşkınca bakan Baran'a dönüp "Eee ben sana yalan söyleyemem demiştim. “dedim ellerimi iki yana açarak.

En azından birazda olsa içim rahatlamıştı. Küçükte olsa yalanlar her zaman germiştir beni.
Baran sigara içmekten vazgeçmişti ve sinemanın yakınında olan kitapçıdan benim ona önerdiğim kitabı almak için oraya doğru yönelmişti.

Ah! bir sürü kitap ömür boyu yaşayabileceğim tek yer. Her kitapçıya girişimde hepsini kucaklayıp alıp kaçasım gelir.

Baran kitaplara biraz göz gezdirdikten sonra "Sana hediye olarak bir kitap almak istiyorum." demişti. Hediye bir kitaba asla hayır diyemezdim. Raflardan birinde duran kırmızı renkli bir kitabı eline alarak bana doğru uzattı.

"İnsan ancak kendisinde olanı verebilir, bu aşksa aşk, acıysa acı, paraysa paradır." Yazıyordu kitabın kapağında.
Peki Baran bana hangisini verecekti.

Aşk mı? Acı mı? Para mı?

Bu kitabı benim için satın alırken birde mıknatıslı kitap ayracından almıştı üzerinde Tarık Akın'ın karikatürü vardı.

"Teşekkür ederim."

"Umarım severek okursun."

Tekrar salona döndük ve yerimize oturmamızla film başlamıştı.
Tam filme konsantre olmuştum ki bir sahneden dolayı ses aniden yüksek çıkmıştı ve Baran birden elimi tuttu. Ben tam olarak ne olduğunu anlamaya çalışırken bir ellerimize bir Baran'a bakıyordum.

Kısık bir sesle: "Baran napıyorsun?"dedim şaşkın bir haldeydim. Hemen elimi geriye çektim. Bir dakika bile olmamıştı ki tekrar tutmuştu elimi.

"Baran ne yapıyorsun? Çeker misin lütfen elini." ondan bir cevap alamayınca tekrar sormuştum aynı soruyu.

Ne hissedeceğimi şaşmıştım. Birden ateş basmaya başlamıştı beni.
"Sesten dolayı korktum. Biraz böyle kalsın ellerimiz."

"Saçmalama “derken bir yandan da elimi çekmeye çalışıyordum. “Korkulacak ne var sanki korku filmine mi geldik. “dedim kızgın bir şekilde.

"İnanmıyor musun korktuğuma bak kalbim nasıl atıyor. “demişti elimi göğsüne doğru götürerek.

"Pis yalancı. “dedim gözlerimi kısarak karanlıkta görmesini pek ummuyordum ama sonra devam ettim.

"Tamam belki biraz korkmuş olabilirsin ama bu elimi tutabileceğin anlamına gelmiyor. “dedim elimi göğsünden çekerken.

İkimizde susmuştuk o an tekrar filmi seyretmeye çalıştım. Ama kızgındım tamam belki elimi tutmasında bir şey yoktu ama henüz ne kendi hislerime ne de onun hislerine tercüme olabilmiştim. Benim için  birisine güvenmek öyle kolay değildi. Zamanın da eski sevgililerimden yediğim kazıklar sonucunda zor da olsa öğrenmiştim bunu. Benimle sadece zaman geçirmek için mi birlikte yoksa bana karşı bir şeyler gerçekten hissediyor mu bundan emin olmam gerekiyordu. Kim ne derse desin ben kolay güvenebilen birisi değildim işte.

Elimi sürekli tutmak istiyordu ama bende ısrarla geri çekiyordum. Film seyretmeye mi gelmiştik güreş tutmaya mı bilemedim. Cebelleşmekten yorulmuştum resmen oturduğum yerde. O inatçı olabilirdi belki ama ben ondan daha inatçıydım ve bu savaşı ben kazanmıştım sonunda pes etti ve "Yemedim elini. “dedi küsmüş küçük bir çocuk gibi bende "Evet yedin!" demiştim ona inat.

Film nasıl bitti ben o Avm den nasıl çıktım bilmiyordum ama arabaya bindiğimde ateş püskürüyordum.

"Çok mu kızdın?"

"Evet."

"Tamam özür dilerim ama elini tutmamda bir sakınca yok ki."

"Sana göre belki yok ama bana göre bir sakıncası var. “dedim.

Sonra bir sessizlik oldu ama beş dakika sonra bu sessizliği bölen yine ben olmuştum. Kendi kendime sanki o yanımda değilmiş gibi konuşuyor ve ona kızıyordum.

"Bir de korkmuşmuş yalancı işte ne olacak. Hayır sanki korku filmine geldik ne varsa korkacak. Korku filmine gelsek ne yapacaktı acaba sarılıp öpmeye başlardı herhalde."

Arka arkaya saydırıyordum içimde kalıpta söyleyemediklerimi.
Baran birden kahkaha atmaya başlamıştı filmin komik sahnelerinde bile böyle gülmeyen bir adam şimdi kulaklarımı çınlatıyordu resmen. 
O güldükçe ben daha da sinirleniyordum.

"Ne var bu kadar komik olan. Hayır anlamıyorum ki neye gülüyorsun."

"Kızınca çok tatlı oluyorsun biliyor musun?"

"Yaa ne demezsin."

Benimle uğraşmaktan döneceğimiz yeri kaçırmıştı.

"Nereye gidiyorsun dönecektik şuradan." Birde üstüne üstük yolu uzatmıştı. Ben eve geç kalmayım dedikçe her şey ters gitmeye başlamıştı.

"Geç kalacağım senin yüzünden işte. Bir de döneceğin yeri geçiyorsun ya!"

Ben sürekli sitem ederken bir an Baran da ne yapacağını şaşırmış ve yolun ortasından dönmeye çalışmıştı. Ters yola girmiştik ve karşıdan üzerimize doğru gelen arabalardan kurtulmaya çalışıyorduk. Ama gram korkmamıştım. Böylede bir deliyim işte ölüme kafa göz girecek kadar. Baran daha çok korkmuştu sanki.  Allah'ım nasıl bir gece geçiriyordum ben böyle.

Birisi çıkıp bunları yaşayacaksın dese güler geçerdim ama şuan bu olayların içinde olmak biraz da olsa ürkütüyordu beni. Bu adamla birlikte olmaya devam etsem kim bilir daha başıma ne gelecekti. Belki de Allah'ın bana bir uyarısıyla bu olanlar ama ben göremiyordum. İnsan görmek istemezse kördür. Duymak istemezse sağır. Bende o an hiç bir şeyi görmek istememiştim işte.

Biraz ilerden U dönüşü yapmıştık. Artık biraz sakinlemiştim. Bu seferde Baran biraz kızmıştı.

"Öldürecektin bizi acele ettirecek ne vardı sanki."

"Yanlış yola girmen benim suçum mu? Başına taş düşse benden bileceksin sende."

İkimizin de kendisine gelmesi gerekiyordu. O yüzden Baran bir sigara yaktı bende sessizce camdan dışarıyı izledim. Eve gidene kadar ikimizde konuşmadık. Ben yaşadıklarımı düşünüyordum. O ne düşünüyordu hiç bilmiyorum. Belki de çattık belâya diyordu içinden.

Eve gelmeme az kalmıştı "Müsait bir yerde durur musun? “dedim.

"Burada indiremem seni her yerde köpek var ıssız bir yol hem."

"Bir şey olmaz birisi filan görür
şimdi. Sana da sorun olmayım."

Yeterince oldun zaten der diye bekledim ama o "En azından köşe başında bırakayım." dedi.

Sessizce kapıyı açıp içeriye girdim. Herkes uyumuştu. Oda geçtiğimde kardeşim uyandı. Aynı odayı paylaştığımız için ondan kaçışım hiç yoktu zaten.

Yarı uykulu bir halde "Nerde kaldın?" dedi. "Sabah anlatırım." deyip geçiştirdim. Şimdi sadece uyumak istiyordum ve yaşadıklarımı unutmak.

Seni Sevdiğini Söylemesi Başka Şey Gerçekten Sevmesi Başka (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin