İnsan canının yanacağını bilseydi yine de aşık olmaktan vazgeçer miydi?
Vazgeçmezdi elbette çünkü aşkın kendisi acıydı ve insan içindeki o acıyla ayakta kalacaktı.
🌙🥀
Ondan haber alamadığım zamanlarda ne yapacağımı şaşırmış fallara merak sarmıştım. Kahve falı, burç yorumları hatta tarot fallarından bile medet umar duruma gelmiştim. Küçücük de olsa ona dair bir şeyler duymak istiyordu insan. Söylenen şeyler yalan dâhi olsa kendimi kandırıp mutlu etme çabasındaydım. Boşa çabalamışım. Olmayacak şeylere boştan yere umut bağlamışım.
Gerçekler yüzüme vurarak öğretti bunları. Şimdi insanların neden fallara meraklı olduklarını daha iyi anladım. Sırf kendilerini kandırıp mutlu olabilmek içinmiş bütün çabaları.
Zamanla içimdeki özlem duygusunu bastırmaya çalışıp yavaştan hislerimin üzerini örtmeye çalıştığım sıralarda nasıl olduğunu anlamadığım bir gazete haberi çarpmıştı gözüme. Ama nasıl bir çarpma. Yok böyle bir şey. "Hadi canım bu kadar da olamaz! Herhalde hayal görüyorsun Efsun!" dediğim bir haber.
Gözlerimi ovuşturup tekrar tekrar bakmama sebep olan bir haber. İşte asıl film zaten bundan sonra başlıyor.
Daha doğrusu Efsun'un uyanışı demek çok doğru olur. Yerel bir gazetenin şöyle bir başlığını gördüm. Büyük puntolarla yazılmış, kelimeler özenle seçilmişti sanki.
"Vural çiftinin ikinci bebek heyecanı."
Pardon Vural çifti mi? Bebek heyecanı mı? Şakaydı demi bunların hepsi birisi kamera şakası yapıyorsa eğer nereye el sallamam gerektiğini de söyleyebilir miydi. Zira şizofren filan olduğumu düşünmeye başlayacaktım. Başımdan aşağıya dökülen kaynar suların haddi hesabı yoktu.
Baran evliymiş EV-Lİ. Bütün yaşadıklarım film şeridi gibi işte o zaman geçmişti gözümün önünden. O an ki hisler nasıl anlatılır ki tarifi var mı bu acının. Kalbin nasıl parçalandığını bir insanın canlı canlı nasıl gömüldüğünü olan biten her şeyin hepsinin bir yalandan ibaret olduğunu hangi kitaplar yazar. Bütün etrafımda çevrilen dolapları, dümenleri fark edemeyecek kadar kör olmama ne demeli peki.
Yanlış kişide doğru şeyler yaşadığını hissetmek çok tuhaftı ve yaşadığım her şey gerçek olabilecek kadar yalandı...
Diğer yarınızmış gibi hissettiğiniz insanların aslında bir başkasıyla çoktan bir bütün olduğunu anladığınızda yarım kalan sadece siz oluyorsunuz.
Bunu da en iyi onda öğrenmiştim. Bir gün birisi çıkıp bunları yaşayacaksın dese herhalde güler geçerdim. Dalga mı geçiyorsun diye söver sayardım hatta. Ama olabiliyormuş. İnsanın başına her şey gelebiliyormuş. Hani hatırlıyor musunuz hikâyenin başında ne demiştim. Yeni yıla girerken bu yılın benim yılım olması gerektiğini ve aşkı bulmayı dilediğimi söylemiştim. Galiba dua ederken eksik dua etmişim. Doğru dua etmek gerekiyormuş bunu da anladım. Ve ruh eşinizi arıyorsanız siz de benim gibi dikkat edin belki sizin ruh eşinizde çoktan başka birinin eşi olmuş olabilir.
(Ben zaten bu Baran'da bir boklar olduğunu sezmiştim diyenlerle, evli olduğunu tahmin etmek çok da zor değildi diyenler ölümüne kapışır şuan.)
Bugünlerde hep dalıp gidiyorum uzaklara. Elime aldığım çayım soğuyor. Bunun farkına bile varmıyorum. Sonra dönüp bakıyorum gözlerimin takılı kaldığı yere sahiden orada mı diye. Ben bir çare orda mı diye ararken yine çaresiz kaldığımı fark ediyorum. Üzülüyor muyum evet ya da hayır. Bekliyor muyum onu evet ya da hayır. İşte ben o ya da derken iki harfin arasındaki boşlukta kaldım. İleriye de gidemiyorum geriye de dönemiyorum.
Yaşadığım o travmatik günleri geri de bırakmak hiç de kolay olmamıştı benim için. Yaşarken çektiğim acıları şimdi buraya yazmak daha kolay geliyor belki de. Ama o zamanlar akıl sağlığımın pek de iyi olduğunu söyleyemeyeceğim. Şimdi diyeceksiniz bu durum karşısında ne yaptın. Arayıp sayıp sövmedin mi yüzüne vurmadın mı bu yaptığı şerefsizlikleri.
Hiçbir şey yapmadım arkadaşlar. İçimdeki öfkeyi, kini kusmak istiyordum elbette ki ama bunu böyle kolayca yapmayacaktım. Ve yapılması gereken en güzel şeyi yaptım. Onu Allah'a havale ettim. Ve belki bir gün olurda ben affedersem sen affetme Allah'ım diye dua ettim. Ama hiç bir zaman beddua etmedim.
Beddua etmiyorum ama hıçkırıklar tutsun seni adımı anmadan geçmeyen hıçkırıklar.
Buradan koşa koşa gitmesine gelince gittiği günden bir gün sonrasına da karısının doğum günü olduğunu araştırmalarım sonucu öğrenmiştim.
İnsanlar gerçeklerle hiçbir zaman yüzleşmek istemez ama saklı kalan her şeyde elbet bir gün günyüzüne çıkardı.
Tıpkı benim Baran hakkındaki bütün gerçekleri öğrenmiş olmam gibi. Belki de sakladığı daha çok şey vardı. Ama artık hiç birisi ile ilgilenmiyordum. Elbet bir gün herkes yaşattığını yaşayacaktı.
Ona Ahmet Batman' ın Beni İçinden Sev adlı kitabını verdiğim zamanlarda "Beni seviyor musun?" diye sorduğum zaman dönüp bana "Seni İçimden Seviyorum" demişti. Şimdi ne demek istediğini daha iyi anlıyorum.
Seni içimden seviyorum dedi ve içimde kaldı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Sevdiğini Söylemesi Başka Şey Gerçekten Sevmesi Başka (TAMAMLANDI)
Novela JuvenilSıradan insanların sıradan hayatları olur sanırdım. Ama herkesin hayatı kendi içinde bir sır barındırırmış ve çekilen hiç bir acıda sıradan olmazmış. Kalp kırıkları da cam kırıkları gibi batar nefes alamaz duruma getirirmiş. Bunu seni sevdiğimde anl...