.~7~.

25 2 0
                                    

•°Kızın anlatımından•°
- Başım dönüyor. Dur artık.
Hafifçe kolumdan tutup kapının içerisine doğru adım attı.
Kimsenin olmadığını kontrol ettiği belliydi.
Arkasından yavaş adımlarla girdim.
Başım çok fazla dönüyor.
-Evet,şimdi buraya otur.
Dedi. Gösterdiği yere oturmadım.
Kapının yanındaki küçük koltuğa yerleştim.
Kaşlarını çatıp konuşmaya başladı.
- Orkun yani sana çarpan çocuk ne ara senin yanına geldi, ne konuştunuz,ne zaman uyandın ve Alara nerdeydi?
-Hangisinden başlamam gerekiyor?
- Bak velet kız. Birazdan buraya çullanırlar.O yüzden başlatma gevezeliğine cevapla sorularımı.
-Ben velet değilim.Herkesin olduğu gibi benimde bir ismim var.
-Umurumda mı sence ismin?
-Umurunda olması benimde umrumda değil.Bana velet diye hitap etme diye ismini söylüyorum.
-Sence ismini söyledikten sonra sana velet demiyecek miyim? Bir kere bile ismini ağzıma almıyacağım.
-Sara..
- Ne?
-Ismim Sara.
-Velet.Bak değişen birşey oldu mu?Olmadı.
Senin yüzünden oldukça vakit kaybettim zaten.Hemen sorularımı yanıtla sonra..
- Sonra ne ? Biticek mi işiniz benimle?
-O kadar kolay çıkabilir misin sence? İstesekte burdan seni burdan çıkaramayız.
Ayağa fırlayıp bağırmaya başladım.
Ömrümün sonuna dek burda yaşayacağım gerçeği gözlerimin önüne geldikçe kötü hissediyordum.
-Nediyorsun sen Çıkamayacak mıyım ben burdan ?
- Kulağım...Ahh
Ayağa kalkıp bana doğru yürümeye başladı.
Kolumu kavradı.
Öylece dikti gözlerini gözlerime..
Bir şeyler söylemek istiyor gibi..
Ama sımsıkı kapadı gözlerini.
Olmaz dedi.
Söyleyemem dedi.
Üzülürsün dedi.
Kolumu çektim ellerinden.
Saçmalıyordu.
Anlamıyorum, üzüleceğim bir şey varsa bu onun umurunda olmazdı.
Benden ne saklıyor?
Hâlâ gözleri kapalıydı.
Gözlerini usulca açtı..
Gözleri mi kızarmıştı ?
Hadi ama..
Bu ne şimdi?
Umurumda değil ağlaması, fırsattan yararlanarak arkasına geçip onun kolunu bu sefer ben kavradım.
Bacağına tekme atıp yere çömelmesini sağlayacakken benden önce davrandı.
Bacağıma tekme atıp benim yere çömelmemi sağladı.
Kulağıma doğru fısıldadı.
- Sen çok oluyorsun.
- Öyle mi o zaman neden bırakmıyorsun beni. Sana fazla oluyorsam bırak gidiyim.
Yada benden sakladığın şeyi itiraf et.
Direnmeye çalıştım.
Kolumu kurtarmaya çalışıyordum.
-Yo yo. O kadar kolay değil küçük velet.
-Velet senin-
Derken beni koltuğa doğru sertçe itti.
Yerdeki sopaların bir kaçına takılıp yere tökezledim. Ayağa kalkıcakken dolabın üst rafındaki sıralanmış sandalyeler yavaş yavaş kaydı ve..
Sandalyeler üzerime düşmeye başladı.
Rüzgar beni kendisine doğru çekti.
Nefes nefese kaldık ikimizde.
Şaşırdım.
Beni neden çekti oradan.
Benden nefret ediyor.
Neden kurtardı beni..
-Neden çektin beni ?
- Sinan abiye hesap vermek zorunda kalırdım. Ve.. sandalyeler kırılır falan diye..
- Zaten bir kaçı kırıldı.
-Ondan değil aslın-
Yere düşerken boynumu incitmişim.
Sızlandı.
Elime boynuma götürdüm.
Kanıyor.
Rüzgar kontrol etmek için ellerini boynumda götürdü.
Kapı sertçe açıldı.
Tanıdığım bir kaç yüz girmesiyle..
Rüzgar ellerini boynumda çekti.
Ve bana bağırmaya başladı.
- Yalancı, söyle artık gerçekleri boşuna vakit kaybediyorum seninle deyip yere itti birden.
Diğerleri geldiği için birden rol yapmaya başladı.
Ve beceremiyordu.
Gerekte yok, illa bana kötü mü davranması gerek?
Yerden kalmaya çalışıyordum.
Cesur köşedeki şişeden bana su içirmeye çalışıp, Sinan denilen adam ki herkes onun sözünü dinliyor sevdim bu adamı.
Rüzgar'ı dışarıya sürüklemişti.
Bağırışlar duyuyordum.
Rüzgar'ın bana yalandan hakaretleri.
Alara'nın öfkeli bakışları.
Orkun'un bana acıyarak bakması.
Cesur ise hala su içirmeye çalışıyor.
Bir kaç yudum içtikten sonra Cesur ve Orkun'un yardımıyla ayağa kalktım.
Gerek yok dedim ama dinlemediler.
Bir ara boynuma baktı Cesur, sonra Rüzgara bakıp küfretti. Rüzgarın yaptığı zannediliyor. O yapmadı demem gerekiyor ama, Rüzgar Cesura;
-Hak etti.
dedi, demek ki söylememem gerekiyormuş. Ne saçma.
Alara Cesuru kendi tarafına aldı.
Orkun'a tutunmak istemiyordum.
Ama o daha fazla ona tutunmamı sağlıyor.
Kulağıma eğildi.
-Rüzgarın kesinlikle akıl hastanesine yatırılması gerekiyor.
Beni düşünceli halde gördü.
Durdu. Ve devam etti.
-Sara ..iyi misin ?
-Evet daha iyiyim, ismin Orkun değil mi ?
-Hayır.. Ah yani evet. Pardon bir an şaşırdım. İyiyim dedin ama boynun sanki biraz şey..
- Çok mu kötü?
Başını sağladı.
-birde ..özür dilerim.
-Ne için?
-Sana çarptığım için kusura bakma. Önümü
göremiyordum. 

Her ne kadar samimi davranmaya çalışsa da, içimde ona karşı huzursuzluk vardı. Yada olanlar beni huzursuz hissetirmişti.  

 -Sorun değil. Bende önüme bakmıyordum.

İkimizde sessizleşip öndekilere yetişmeye çalıştık.

Rüzgar Alara ile konuşuyordu.
Alara durmadan arkasına bakıyor..
Yani bana..
Benim hakkımda konuşuyorlar. Kötü hissettiriyor.
-Nerde kalıyorsun?
Dedi Orkun.
- Sürekli Sinan'ın odasında uyanıyorum.
Nasıl oluyorsa artık..
- Şey de..
- Ne?
-Sinan "abi" desen daha uygun olur. Buradakiler, Alara falan zaten açığını arıyor .
- İyi derim.
Dizimde çizikler vardı, pantolonum da yırtılmış ve toz içindeydi. Başka kıyafet nereden bulacağım diye düşünürken öndekiler oldukları yerde durdular. Bizde ilerleyince Sinan abinin bana göz gezdirip konuşmaya başladığını fark ettim.
"Şuan kafamın içine ettiniz. Bazılarınız var ki sabrımı sınıyor."
Derken Rüzgara göz attı.
"Bazılarınız benim hiç hoşlanmadığım şeyler yapıyorlar. Kendinize hemen çeki düzen verin. Gereksiz kavgalarda bulunmayın. Aksi takdirde ceza vermekten kaçınmayacağım. Başkası olsa çoktan.."
Yutkunup devam etti sözlerine.
"Herkese iyi akşamlar, yarın çok iş var. Dinlenin iyice."
Sinan abi eline aldığı cihazla bir kaç adamı yanına çağır, boğazını sıkarak bağırıyordu "buna iş mi diyorsunuz" diye söylenip ilerlemeye başladılar.
Rüzgar ise buraya doğru sinirle ilerliyor.
Orkun önüme geçti.
"Hayırdır Rüzgar?"
"Orkun yürek falan mı yedin?" Dedi Rüzgar.
Sinirli bir şekilde nefesini dışarı savurdu.
Sonra bize döndü.
"Ne o küçük hanım kendinize koruma bulmuşsunuz."
"Koruma mı ? Saçmalama."
"O zaman neden arkada saklanıyorsun?"
Orkun'u yok sayıp önüne geçtim.
"Arkaya falan geçtiğim yok. Sadece Ork-"
Bileğimden sıkıca tutup kendine doğru çekti. Nedir bu bileğimden çektiğim.
Hızlıca ilerlemeye başlayacaktı ki.
Diğer bileğimden Orkun tuttu. Beni ikiye ayırmayı düşünüyorlar.
"Bir kıza el kaldırdıktan sonra o kıza dokunamazsın bir daha."
"Öyle mi?"
Dedi ve belimden kavrayıp bileğimi Orkun dan çekip beni kendine yasladı.
" Bir kıza el kaldırmayacağını bizde biliyoruz aslanım."
" O yüzden-"
Pekte hoş gitmeyen sohbeti ben bölmek zorundaydım.
" Rüzgar bana el kaldıramaz. Öyle bir şey olmadı. Sadece yanlış zamanlama."
Cesur, Ertuğrul ve Alara arkada ağızları açık "ne!" diye bağrıştılar.
Sanırım yanlış anlaşıldım.
Alara pek de hoş olmayan manzaraya doğru geliyor.

O pek hoş olamayan manzara ben oluyorum.

Alara Rüzgar'a ne yaptığını soruyordu bir yandan beni Rüzgardan ayırmaya çalışıyordu. Bende denedim ama öyle sıkı sarmıştı ki, mümkün değildi.
Rüzgar cevap vermiyordu.
Kolumu tekrar hafiften tutup sürüklemeye başladı.
Bir an sırtımı dönüp Orkun'a çevirdim bakışlarımı.
Ertuğrul Orkun'u tutuyor.
Alara ise..
Alara'yı ilk defa böyle görüyorum.
Sanki tüm duyguları sergiliyor şuan.
Öyle bakıyor ki.
İçimde bir yerleri bıçaklıyordu.

.
.
.

Bölüm sonu ..

Okuduğun için teşekkür ederim...

Bölüm nasıldı ?

Normalin tersine uzun bir bölümdü..

14 mayıs 2020 tarihinde yazıldı.
19 ağustos 2020 de düzenlendi.
Düzeni değiştirdim.
;)

HiçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin