❀5❀''Benim için üzülür müydün?''

790 104 47
                                    

Bir insan ne kadar çaresiz olabilirdi? Yapamayacağını bildiği halde uçsuz bucaksız çölde eskimiş tahta kürekleri çekebilir miydi umutlarına doğru?

Peki sevdiğini toprağa vermek nasıl bir duyguydu, üstelik sevdiğin kişi tüm saflığın ve acemiliğinle tutulduğun ilk aşkın ise?..

Adna'nın Adin'in ilk aşkı olduğunu kesin söyleyemezdim ama kuvvetle muhtemel öyle düşünüyordum. Bana Adna derken ki o bakışları hayatım boyunca unutmayacaktım. Yıllar geçse ve ben evlenmesem, Kerim'den sonra kimseyi sevemesem ve sevilmesem de aklıma Adin'in o bakışları gelip, ''Evet, ben de bir anlığına her şeyiyle beni seven bir adamla karşılaştım.''derdim.

Birkaç dakika boyunca sustum. Adna'nın nerede ve ne zaman öldüğünü biliyordum. Üstelik Bosna'da yıllar önce ölmüşken nasıl olur da bu davayı alırdım? Türkiye'nin bir avukatı olarak burada gerçekleşen olaylardan sorumluydum.  Üstelik Seda'nın dediğine göre Adin de bir avukattı, Türk vatandaşı olması hasebiyle o da bu ülkenin hukukçularından biriydi. Bana söylediklerine çözüm bulmamın imkansız olduğunu bilmiyor muydu?

''Neden susuyorsun Adna?''

Dışarı doğru sert bir şekilde nefesimi verdim.

''Bana Adna demekte neden bu kadar ısrarcısınız?''diye sorduğumda bakışlarını yere indirip cevap vermedi.

''Bakın, böyle bir davanın avukatı olamayacağımı eminim siz de biliyorsunuz. Boş yere beni meşgul etmeyin.''dedim, bunun üzerine hızla ayağa kalktı.

İki elini de masaya koydu ve bakışlarını keskinleştirdi.

''Peki sizi daha fazla oyalamadan gitmeliyim değil mi?''diye sorduğunda evet anlamında başımı salladım. Bunun üzerine hızlı adımlarla odadan çıktı.

Ƹ̵̡Ӝ̵̨̄Ʒ

Seda'yla birlikte çalıştığım ofise girince odanın sağ köşesine bir masanın daha konulduğunu gördüm. Şaşkınlıkla Seda'ya baktığımda, ''Sana yeni avukat gelecek demiştim.''dedi ve ardından gözlerini önündeki bilgisayara çevirdi.

''Neyse, hayırlısı olsun bakalım.''dedikten sonra sandalyeme oturdum.

Masamın üzerinde duran ''Mavi Kelebek Mezarlığı''kitabına ve yanına koyduğum mavi kelebek kolyesine baktım.

Kolyeyi elime alıp salladım. Kanatları siyah ve mavi renklerinden oluşmuşken gövdesi gümüşe benziyordu. Madem Adin bunu bana vermekte ısrarcıydı benim de ihtiyacım olmadığına göre çöpe atabilirdim. Oturduğum yerde odaya yeni konan masanın yanındaki çöp kutusuna fırlattım. Kolye çöpün içine girerken elimi yumruk haline getirdim ve ''Basket!''diye bağırdım. Bu hareketim karşısında Seda gülümserken odada bir alkış sesi duyuldu.

Kapının önünde Adin duruyordu, ne yani hala bu bürodan gitmemiş miydi?

Yaptığı alkışı kestikten sonra çöpe doğru yürümeye başladı.

Buruşturup atılmış kağıtların üzerinde duran kolyeye doğru eğildi ve eline aldı kolyeyi. Zincirinin ucundan tutarak salladı onu, bana doğru dönüktü.

''Ne yazık ki insanlar değer bilmiyor.''

Dedikten sonra masaya önündeki sandalyeye oturdu ve gözlük taktı. Ardından önünde duran kağıtları karıştırırken, ''İlk iş günümde böyle aşağılanacağımı bilmezdim.''dedi.

Allah'ım... Biri benim kolumu çimdirsin, ne olur...

Ne yani Adin bir müvekkil olarak değil de avukat olarak mı gelmişti büroya? Hani avukatlığı bırakmıştı? Bu saatten sonra Adin'in beni takip ettiğini düşünüyordum.

Kelebeği Yakala(RAFLARDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin