❀15❀ ''Onu mahveden kişi...''

694 85 34
                                    

(Yeni bölümü bu manidar günde paylaşıyorum. Ne yazık ki bugün Bosna'da gerçekleştirilen katliamın, soykırımın yıl dönümü. Daha bugün, savaşta canice öldürülen şehitler defnedildi toprağa çünkü mezarları bulunamamıştı önceden. Böyle cani, merhamet yoksunu, alçak zihniyetlerin kirli fiilleri sonucunda binlerce kardeşimiz şehit düştü. Siz de bu bölümü okumadan önce gelin hep birlikte ruhlarına bir fatiha okuyalım)



Gönlüm sevda salıncağında bir o yana bir bu yana savrulurken içimde yeni zuhur eden duygularımın dizginlerini verdim Adin'in ellerine... Kerim'den sonra anladım ki, ben şu ana kadar sevmeyi bilmemişim, öğrenmemişim. Belki de sevgiyi bildiğimi zannederek kendimi kandırmıştım bu ana dek... Belki de artık kaçmamalıydım, sevdayı öğrenmeliydim ve gönlümün bana anlatmaya çalıştıklarına kulak asmalıydım.

Adin'in karşısında soğuktan donmuş bir şekilde dururken bir an olsun yerimden kıpırdayamıyordum. Ben ne kadar şaşkınsam Adin o kadar sakindi. Beni görmeyi bekliyormuş gibi, burada olacağımı biliyormuş gibi bakıyordu bana...

Nefes aldığımı hatırladığımda zar zor, ''S-sen?''diye fısıldadım.

Adin hafifçe gülümsedi ve ''Ben...''dedi.

Nefes alış verişim düzensizleşmişti... Adin'in burada olduğuna inanamıyordum...

''Benim dünyama hoş geldin Nisa...''dedi birden.

Onun dünyası mı?..

Artık onun hayatına dahil olan ben miydim yani?.. Benden uzakta yaşayan amcam benim değil de Adin'in hayatında mıydı?..

''Sen... Gittin ama... Hani veda etmiştin bana? Her şeyden vazgeçmeliydim hani? Niye yine karşıma çıktın benim?''diye haykırdım.

Adin birkaç adım attı öne doğru, soğuktan burnu kızarmıştı, siyah beresi saçlarını örterken gözlerinin mavisi daha belirgindi.

''Ben senin dünyana veda ettim, kendiminkine değil...''dedi.

Ƹ̵̡Ӝ̵̨̄Ʒ   

Hafsa aynanın karşısında başörtüsünü bağlarken merakla onu izliyordum. Nişanlısı ile buluşup şehir merkezinde alış veriş yapacağı için çok mutlu ve heyecanlı görünüyordu. En güzel elbiselerinden birini giymişti, en güzel başörtüsünü takıyordu, muhtemelen en güzel ayakkabısını da giyecekti...

Hafsa'yı hayran hayran izlerken gözlerini aynadan bana doğru çevirdi ve bir süre düşünceli bir şekilde bana baktı. Hafsa'nın bu bakışlarına anlam yüklemeye çalışırken birden kaşları çatıldı.

''Adin abi geldi diye bağırdığımda koşarak aşağı gelip kapıya koştun daha sonra Adin abi içeri girmeden koşarak yukarı çıktın. Bir sorun mu var?''diye sordu.

Bunun üzerine gözlerimi kaçırmaktan başka bir şey yapamadım. Ne diyebilirdim ki ona?..

''Adin abiyi tanıyorsun değil mi? Kesin tanıyorsun...''deyince evet anlamında başımı salladım çaresizce.

Başımı salladığım anda Hafsa yerinde zıpladı, ''Biliyordum işte, biliyordum! Hem Adin abinin bakışlarından da belli oluyor seni tanıdığı!''dedi.

Biraz çekinerek de olsa kısık sesle, ''Nasılmış bakışları?''diye sordum.

Hafsa yürüyerek odasının içinde dolaşmaya başladı.

''Sana bakarken gözleri parlıyordu sanki, hani bir ara gülümsedi ya sana bakarken, daha önce Adin abinin öyle samimi güldüğünü hiç görmemiştim.''dedi.

Kelebeği Yakala(RAFLARDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin