Ezel Çakır (16.05.2020)
Ne yani sabah mı oldu? Ne ara oldu ya! Güne her zamanki gibi 3 saatlik uykuyla uyandım, saat 07.00'dı. Annem uyuyordu, babam ise işe gitmişti. Kalktığım gibi mutfağa gidip su ısıtıcısına su koydum, kahvesiz yaşayamam. Sonra banyoya doğru yol aldım. Elimi yüzümü yıkayıp kaynayan suyu kapatmak için mutfağa gittim. Normalde 10 saatte kaynayan su ben banyo ya da lavaboya girdiğim zaman 10 saniyede kaynıyor, evrenin bana bir oyunu bu ya da Amerika'nın!
Bardaklıktan siyah kupamı çıkarıp kahve tozunu döktüm, tam su ısıtıcısını elime almıştım ki mesaj geldi; aniden mesaj sesinden korkunca elimdeki ısıtıcı çalkalandı ve suyun birazı yere birazı da ayağıma döküldü. Ayağıma döküldüğü gibi "Ah, yandım!" diye bağırdım. Kim bu gereksiz sabahın bir köründe acaba diye telefonuma savaş açacak gibi yürürken koltuğun üzerindeki telefonumu aldım, hızla şifreyi girip gelen bildirime baktım. Evet, bildirim. Mesaj değil. Ayağımı da iyi yakmışım ha. Bildirim olduğu için önemsemeden telefonu koltuğa atıp banyoya koştum. Ayağımı soğuk suya tutarken hala sızlıyordu.
Eczane dolabında yanık kremini alıp ayağıma sürmeye başladım. Günümün kötü geçeceği buradan belliydi işte. Banyoda işim bittikten sonra mutfağa geçip sonunda yaptım kahvemi. Telefonumu da alıp balkona çıktım. 5.katta olan evimizde manzara süperdi; manzara da 4 5 katlı evler ne güzel manzara ama!
Telefonumdan şarkımı da açıp balkondaki küçük masanın sandalyesine oturdum.
Şu an çok huzurlu bir ortam var değil mi? Yok işte yok nerede o huzur karşı komşumuz evinin balkonunun demirliklerini yaptırıyor 1 aydır! Çin Seddi yapıyorlar sanki 3 5 demir takıp gidecekler 1 ayda bitmedi gitti. Sabah sabah o sesi çekemeyeceğimi anlayıp içeriye girdim.
Koltuğa oturup kahvemi içmeye başladım, biten şarkıyı tekrar açtım.
Ve yine mesaj sesi! Sonra diyorlar neden telefonun hep sessizde? Acaba neden?
Mesaj tabii ki de canım kardeşim Eymen'den. Başka kimden olabilir ki zaten? (Ne ara uysal oluvermiştim? İşte, deliyim ben!)
Tavuk Göğsüü: Kız! Uyudun herhalde?
Tavuk Göğsüm: İnsan bir günaydın yazar be!
Tavuk Göğsüm: Hayırsız!
Bu çocuk sabah sabah nasıl bu kadar enerjik ya?
Ben: Günaydın.
*****
Saatin 07.55 olduğu fark edince arkamdan atlı kovalıyor edasıyla oturduğum koltuktan kalkıp kahve kupamı tezgâha koydum ve uçarak odama yol aldım. Okul formalarımı giyip, saçlarımı taradım. Telefonumu alıp, ayakkabılarımı giydim ve evden çıktım. Ne evden mi çıktım? Nereye gidiyorum acaba ben nereye? Okula. Okul çantam evde kaldı, anahtar da evde kaldı. Allah'tan yedek anahtar saksının altında duruyor hep. Saksının altından anahtarı alıp eve girdim çantamı alıp çıktım. Evlerimiz birbirine çok yakın olduğu için okula beraber giderdik bizimkilerle.
Her sabah sokağın başında buluşur sonra da okula giderdik. Köşe başına geldiğimde Sıla'nın çoktan geldiğini gördüm. "Günaydın, kanka." Al, işte bu da başka tür enerjik. Bense ona baygın bakışlarla "Günaydın." diye bir şeyler geveledim. Sılanın bana attığı bakışı görmelisiniz, resmen göz deviriyordu. Sonra ise şaka yaptığını söyleyip gülümsedi.
Okula doğru ilerledik. Yolda giderken pastahanenin yanından geçiyorduk. İçeriden gelen kokuya dayanamamıştım. Sıla ile ikimiz birbirimize baktıktan sonra hemen pastaneye koştuk. Amcaya kolay gelsin dedikten sonra hemen ben bir tane kaşarlı poğaça ve sade süt aldım. Sıla ise çeşit çeşit; patatesli, peynirli ve kaşarlı poğaça ve iki tane çikolatalı süt almıştı. Paramızı ödeyip hemen çıktık. Ben de çarçabuk "Yuh! Çüş! Yavaş gel kanka." dedim gülerek. O ise kıkırdadı ve cüzdanını çantasına attı.
Birkaç dakika sonra okula gelmiştik. Eymen ve Taha köşedeki sıraların üçüncüsünde oturuyorlardı. Biz de Sılayla birlikte arkalarına oturduk. Hemen Eymen "Günaydın kankalarım!" dedi sevinçle. Ben de aynı o gibi enerjik olmaya çalışarak "Günaydın." dedim. Sıla da "Günaydın!" dedi harfleri uzatarak. Ayda ise Açelya ile oturuyordu. Onlara da uzun uzun günaydın dedikten sonra yerimize oturduk. Açelya Ayda'yla konuşurken daha açıktı. Bizle de konuşuyordu ve aramız çok iyiydi ama Ayda ile daha iyi anlaşırdı. Benim Sılayla ve Eymen'in de Taha ile çok iyi anlaştığı gibi...
*****
İlk dersimiz her zamanki nefret ettiğim dersti, matematikti. Ama aklımdan geçen şuydu "İnşallah hoca gelmez." Her zamanki geleneksel duamız. Tam kızlarla dedikodu ederken nöbetçi öğrenci geldi ve "Gençler, Nagihan Hanım bugün rahatsızlanmış, ondan gelmeyecekmiş. Haberiniz olsun." dedi ve çıktı. Okulun çalışkanına bak sen, bizim sınıfa gelir miydi? O dediği gibi tabii ben göbek atmaya başlamıştım. Hepimiz sevinçten yerimizde duramıyorduk. Sonra Sıla aklına bir şey gelmiş gibi hemen beni dürttü ve "Aa biz poğaça almıştık, dur bunlarla yiyelim." dedi. Ben de "Tamam." dedikten sonra çantamdaki kendi poğaçamı çıkardım. Sonra Sıla Eymen ve Aydalar'ı çağırdı. Hep birlikte oturup poğaçaları bölüşüp yedik. İşte arkadaşlık (kardeşlik de denilebilirdi.) böyleydi. Bence arkadaşlıklar paylaşma ve yardımlaşma ile kurulurdu. İyi ki de böyle delilerle arkadaşım...
*****
Zaman çok hızlı geçmişti gerçekten. Okuldan çıkmış, hepimiz evlerimize gidiyorduk. Yolda giderken Sıla hemen duyduğu dedikoduyu bana anlattığı gibi gidip hemen Ayda'ya anlatmaya başladı. Sonra da Eymen yanıma geldi ve "Ne yapıyorsun kankam?" dedi neşeli bir şekilde. Gerçekten Sıla ve Eymen'in enerjisi tükenmek bilmiyordu. Benim enerjim ise 3 saatlik uykuyla durduğum içindi sanırım. Ben de "İyiyim ama çok uykum var." dedim halsiz halsiz. O da "Hımm, o zaman çok uyu ki enerjini kaybetme." dedi. Ben de kafamı sallayarak yürümeye devam ettim. Biz birbirimizi ortaokuldan beri tanırdık. Hepimiz de çok iyi anlaşırdık. Hepimiz iyi niyetli olunca gerisi çorap söküğü gibiydi zaten...
Sıla Ayda'ya dedikodusunu anlattıktan sonra yanıma geldi. İkimiz kol kola girip yürümeye devam ederken bizim evin sokağına gittik. Hepimizin evleri arasında çok fazla bir mesafe yoktu. Aramızda bir veya iki sokak vardı. Herkes birbirine doya doya 'Görüşürüz.' dedikten sonra evlerine ilerledi. Hemen cebimden anahtarlığımı çıkarıp kapıyı açtım. İçeriye girdikten sonra asansöre doğru ilerledim. Dördüncü kata basıp beklemeye başladım. Kimse de olmayınca hemen kendi katımıza çıktım. Anahtarı kapının deliğine koyup çevirdikten sonra ayakkabılarımı çıkarıp içeriye geçtim. Annem ütü yapıyordu. Babam ise gelmesine birkaç saat vardı. Anneme kolay gelsin dedikten sonra hızlıca odama geçtim. Üstüme tişörtümü altıma da ince eşofmanımı giyip hemen ellerimi yıkadım. Annem "Kızım gel şu kekten ye. Yeni yaptım kendim de biraz yedim. Sen de ye." dedi. Ben de tabağa birkaç dilim koyduktan sonra odama geçtim. Telefonumu çıkarıp Instagram'da dolaşmaya başladım. (Hepimizin bir ortak yönü ise Instagram bağımlısı olmamız.) Sonra canım bir anda kitap okumak istedi. Okumaya bayılırdım. Arkadaşlarım da bayılırdı okumaya, bir nevi ortak kitaplarımız da vardı fuarlardan aldığımız. Hepimizin zevki hemen hemen aynı olunca sıkıntı olmuyordu, istediğimiz tür kitabı alıp okuyorduk.
Babam da biraz önce gelmişti, hemen yemeğimizi ve babamın aldığı dondurmayı yedikten sonra annemler kahve içerek televizyon izlemek için salona geçtiler. Ben de kendime kahvemi yaptıktan sonra odama geçtim. Çantamı hazırlayıp kahvemi hızlıca bitirdim. Bugün çok yorgundum, hemen uyumak istiyordum. Son bir kez daha telefonuma bildirim gelmiş mi diye kontrol ettikten sonra gözlerim uykuyu istercesine kapanmaya başladı. Hemen kafamı yastığa koyduğum gibi uyudum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELİLİK BİZİM İŞİMİZ (KİTAP OLDU!)
Dla nastolatkówEyAyEzSıTaAç♥ ve AsBiAhAl♥ Bu gençlerin harika ötesi ve maceralı hayatını okumaya ne dersiniz ? Eymen'in komiklikleri, Sıla'nın soğuk esprileri, Ayda'nın sevgili aşkı, Ezel'in sert bakışları, Taha'nın Açelya'ya olan aşkı, Açelya'nın da Taha'ya olan...