Gözlerimi açtığımda hava aydınlanmıştı Şırnaktan uzaklaşmıştım artık ..
Bir kaç saat sonra istanbula varmıştım kiminin vazgeçilmez şehiri benimse kendimi tamamen yabancı kaldığım korkum, hiç sevmiyordum istanbulu bana hep boğucu gelmiştir ben hep kendimi özgür bulduğum yere ait hissetmişimdir.
Şimdi nereye, kime gideceğimi bilmiyordum buraya hesap kitap yapmadan gelmiştim.
Telefonum hala kapalıydı açmaya çekiniyordum davranla konuşamazdım hattı çıkarıp iki parçaya ayırdıktan sonra atmıştım bir çöpe, elimde küçük bir valiz omuzumda bi sırt çantasıyla durakta nereye gideceğimi bilmeden bekliyordum üstümde sadece elli lira vardı iki aylık maaşımı çekmemiştim yakında bir ATM bulup para çeksem iyi olurdu.
Para çektikten sonra yeni bir hat almam gerekiyordu onun açılması da en az bi hafta kadar sürerdi
Neyse ki telefonumda arkadaşım selvinin numarası vardı birinden arardım.
Gece boyunca ağlamaktan halsiz bitkin kalmıştım açlık hissini midemin ağrısıyla hissedebiliyordum.
Bir banka oturan genç bir bayana yaklaşıtım telefonundan bir arama yapmak için rica ettim selviyi aradım sesini duyar duymaz ağlamaya başladım o beni tek dert ortağımdı yaşadığım herşeyi bitek o biliyor bana bi o destek oluyordu,
İstanbul da olduğumu onda kalamam gerektiğini söylemiştim.
Duraktan bir taksiyle binip selvinin evine gitmek için yola çıkmıştım,
Selvi de lise arkadaşımdı veteriner hekimlik yapıyordu ailesi yazları yurtdışına çıktığı için ev yazın ona kalıyordu.
Bi kaç saatin sonunda taksicinin hanımefendi dediğiniz yere geldik çağırmasıyla uyanmıştım takside uyuya kalmışım gözlerimi ovup ücreti ödedikten sonra çantalarımı alıp caddenin sağından dönmüştüm fakat evin tam yerinin nerde olduğunu hatırlamıyordum en son Şırnağa atanmadan önce gelmiştim telefonda yoktu.
Bi markete girip selviyi arayıp olduğum yeri söyledim
Bi kaç dakika sonra selvi marketen içeriye girdi sıkıca sarıldım biraz sakinleştikten sonra , valizi elimden alıp evine doğru yürümeye başladık evi de hemen biraz daha ilerideymiş eve geçtikten sonra elimi yüzümü yıkayıp oturmuştum selvi şaşkın bakışlarıyla bişey sormadan bana bakıyordu, o sormadan herşeyi ona anlatım daha önce bana devrana herşeyi anlatmamı defalarca söylemişti.
Ben hiç bir zaman cesaret edip devrana anlatamazdım.
Benim bi çocuğum ve onu terk ettiğimi bilse benden nefret ederdi ben kendimden bu kadar nefret ederken kim bilir daha ne derdi,
İşte ben verecekleri tepkiden korkularımdan kaçıp gelmiştim.
***
Yaklaşık bir ay olmuştu burdaydım acaba devran napıyordu onu çok özleyip merak ediyordum günlerdir burdaydım ağzıma doğru düzgün bişey girmemişti bi ayda zayıfladığım belli oluyordu üstümde ağır bir türlü geçmeyen bir yorgunluk vardı bide bi türlü geçmeyen mide bulantısı,
Selvinin zorluyla hastaneden randevu almıştık doktorun gelmesini bekliyorduk bi kaç tahlil yaptıktan sonra sonuçları beklemeye başladık, bi kaç saat geçtikten sonra sonucu öğrenmek için Selvinin yakını olan doktorun yanına gittik doktor iki aylık hamilesiniz dediğinde ayaklarımın altımda kesildiğini hissederek kendimi diz üstü yere çökerek görmüştüm Selvinin yardımıyla sandalyeye oturmuştum ben şimdi ne yapacakacaktım daha kendime bakamazken bu çocuğu nasıl doğuracaktım benden anne olamazdı zaten daha suçu günahı olmayan bi çocuğumu bütün herşeyin sorumlusu oymuş gibi terk edip gitmiştim ben anne olmayı bu kadar hak etmezken bu bebeği doğuramazdım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
""sinem "
Teen FictionEskileri özlüyorum ; Anılarımı, mutluluğumu, hayallerimi... Tekrar eskisi gibi olmak istiyorum