Şeytanın sadık meleği

766 62 9
                                    

Karanlıktan yayılan ufacık bir ışığın izleri kapalı göz kapaklarımdan içeri sızabiliyordu. Gözlerim henüz açık değildi ancak karanlık bir ortamda, hatta karanlık bir odada olduğumu saniyeler içinde anlamıştım ancak anlayamadığım bir nokta vardı: Ben buraya nasıl gelmiştim ?

Gözlerim yavaş yavaş açılırken etrafımda olan hiç bir şeyi seçemiyordum. Sanırım küçük bir mum vardı odada, o da yandıkça eriyor ve ışığı mum eridikçe azalıyordu.

Taşlardan yapılmış bir yatak olmalıydı üzerinde uzandığım, tek yumuşaklığı üstüne örtülen ve bir kaç defa katlanan battaniyeydi. Doğrulmaya çalışırken üzerimi yokladım, kıyafetlerim üzerimdeydi ve hâlâ da tam olarak kurumuş sayılmıyordu.

Ayağa kalktım, küçük bir noktadan fazlasını aydınlatamayan muma doğru yürürken bu kulübe benzeri yere nasıl geldiğimi de düşünüyordum. Ah, tabi bir de Damon. Beni suya ittikten sonra ne yapmıştı ? Belki de benimle beraber atlamış ve bu odaya da onun sayesinde gelmiştim. Tamamen iç güdülerimi takip ederek kapıya kadar gittim.

Eski, hatta bayağı eski yıpranmış ve yer aşınmış olan tahta parçalarından bir araya getirilen bir kapıydı. Dışarıdan biri vursa ardına kadar açılır diye geçirdim içimden, yani pek de güvenli değildi. Açmaya çalıştım, fakat düşündüğümün aksine kapı bir türlü açılmadı. Kilitlenmiş olabileceğini düşünerek bir kaç adım geri giderek tamamen erimesine çok az kalan muma doğru gittim.

Ufacık ışık sızıntısıyla bulmaya çalıştım kilidi, fakat bu imkansız gibi görünüyordu. Birinin gelip kapıyı açmasını beklemekten başka yapabileceğim bir şey yok gibiydi, bu yüzden o kaya gibi sert yatağa geri döndüm.

Sakın geri dönme kapıyı açmaya çalış !

"Sakin ol Greta ! Karanlıktan hiç hoşlanmadığını biliyorum, ancak gördün ki kapıyı açamıyorum."

Sana kapıyı açmaya çalış dedim, bir kez daha git oraya ve dene ! Buradan çıkmamız gerek !

"Pekâlâ, yine şansımı deneyeceğim Greta."

Karanlık odada tekrar hareketlendim kapıya doğru. Yönümü tamamen refleksle bulabiliyordum çünkü ışık neredeyse yok olacak ve etraf karanlığa gömülecekti. Greta'nın yüzünü görebilseydim eğer, şu an endişeden dolayı kıpkırmızı olmuş olacağına neredeyse emindim. Karanlığı sevmediğini, biz Abel'in yer altı dünyasında esirken söylemişti. Fakat endişesi şimdi daha da artmış gibiydi.

Tahta kapının kilitli koluna elim değdiğinde ufak ve rahat bir nefes aldım. Tam o sırada mumun sağladığı azıcık ışık da söndü ve her yer zifiri karanlığa büründü. Açıkçası ben de korkmaya başlamıştım, kim zifiri karanlık bir odada kilitli kalmak isterdi ki zaten ? Elimde kapının kilidini kırmaya yarayacak her hangi bir şey olmaması işimi zorlaştırıyordu.

"Pekala eğer bir fikrin varsa söyle. Çünkü lanet olası beynim durmuş ve herhangi bir fikir üretmiyor !"

Karanlığın içinde derin bir sessizlik. Ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim bile yokken iyice köşeye sıkışmış hissettim. Ben buraya nasıl  gelmiştim ? İçimde tehlike çanları çalmıyordu ancak yine de içim rahat değildi. Damon benim buraya geleceğimden ya getirileceğimden emindi, ve beni kimsenin bilmediği bir dilde emin ellere bırakmıştı. Fakat Greta huzursuzdu.

Seramone la terda !

"Anlamadım ?"

Lânet olsun neden işe yaramadı ?

"Ne oldu Greta ? O da neydi ?"

Veronica, diyeceğim sözleri sen tekrarla, senin bedeninde hapis olduğum için işe yaramıyor.

Şeytan'ın Aşk'ıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin