2.BÖLÜM: "MÜNZEVİ"

148 69 139
                                    

Bölüm Şarkısı: Model – Levla Vazgeçti
 

2.Bölüm: "Münzevi"

Az sonra yağmuru durduracaklar.

Rüzgarı değiştirdim,

Ustura ağzı poyraz.

Yok canım, yıldızları unutmadık.

Mutlaka yerlerinde bulunacaklar .

Kenarı yaldızlı mavi bir karanlık,

Sütlü çıplaklığını örtecek kadar.

Senin için olduğu asla bilinmeyecek.

Çıplak ayaklarımın önüne düşen kum taneleri, parmaklarımın üstünde anlamsız şekiller oluşturmuştu. Başımı gökyüzüne kaldırdım ve gözlerim yağan kumu kucakladı. Kızıldı bu topraklar, kanla sulanmıştı. Buraya kimse ayak basmazdı. Çevremde yankılanan sessizliği dinledim bir süre. Sonra ayaklarımdaki kumu silkeledim ve batıya doğru yol aldım. Güneş doğmazdı buraya. Burada toprak ısınırsa, çürürdü.

Kapısı ufuk renginden yapılmış, yamuk çatılı kulübenin önüne geldim. Pencereleri içeriyi görmeye elverişli değildi. Güneş yoktu ama hava hiç olmadığı kadar sıcaktı. Toprak çürümeye yüz tutmuştu. Elim kapı kulpuna dokundu ve onun başını yavaşça okşadı. Kulpun desenleri ölümü andırıyordu.

Ölüme giden yola kucak açar gibi süzüldüm kulübeden içeri. Dışarısı aydınlık değildi ama burayı aydınlatan birkaç tane mumun cılız ışığı, tavana gölgeler bahşetmişti. Gölgem büyüdü ve eski gramofon iğnesinin ucuna takıldı. Boynumun arkasından, duvardaki askıya asılmışım gibi bir şeydi. Hareket etmeye kalksam başım gövdemden ayrılacaktı sanki.

Arka tarafında kapısı açık karanlık odaya doğru adımladım. Adımlarım benden izinsiz hareket ediyorlardı. Görünmez bir bilirkişinin verdiği emre itaat eder gibi bir halleri vardı. Ben durmaya kalksam onlar benden kopar ama yine de yollarına devam ederlerdi.

Önünde durduğum aralık kapıyı itekledim. Yüzeyi pürüzlü bir duvarı anımsatıyordu. Ellerim kapının üstünde asılı kaldı. Bacaklarım kapının pervazına yaslı bir şekilde öylece durdum ve masalları dinledim. Hiç bitmeyen o ninniyi kalbimin içinde duydum. Kötülerin cezalandırılıp iyilerin ödüllendirildiği sayfanın başına gelip aşağı atladım. Yıldızların yollara öncülük yaptığı mısraları yaktım ve yıldızları söndürdüm. Elime ateşi aldım, önce kitabı yaktım sonra da kendimi.

Kendimi o masal kitabının sonuna kilitledim ve küllerimi iyiliğin kazandığı satıra serpiştirdim. Geçmişimi, şu anımı, geleceğimi yalanla süslenmiş paragrafların içine gizledim. O yalanlar vücudumu deşti. Duygularımın masumluğu, kanlı ellerime saplandı ve ben durdum. Öylece durdum ve masalları sildim.

Silgimin tozları iyiliği damlattı. Kalemim o damlaları mürekkep niyetine yuttu.

Bir tanrı bana düşünseli verdi, içinde unutmak için iyiliğimi yaktığım anılarım vardı.

Bir tanrı benden düşünselimi aldı, içinde küllerimi toplayıp koyduğum kavanozun kapağı vardı.

O kapak bir örtüydü.

Kapak gitti, küllerim cam kırıkları misali vücuduma dağıldı.

Bedenim yıllardır beklediği hazineyi, kendi derisine ilmek ilmek işledi ve ben küllerimden doğdum.

ŞEYTANLA DANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin