Yağız bacaklarını uzatarak çimlerin üzerine oturmuş, yükünü de kollarına vermişti. Boynumu dik tutmaya üşendiğim dakikalarda başımı bacağına koyup yere uzandım. Hava son zamanlarda fazlasıyla güzeldi. Bu yüzden yine okula son zamanlarda yaptığımız gibi erken gelmiş, bahçede laflıyorduk.
"Çıkışta kime gidiyoruz?" Koray'ın sorusuyla elimi kaldırsam da Yağız anında geri indirmişti. "Kusura bakma Zeyno ama kardeşin tam bir canavar." Yüzümü buruştururken başımı sallayarak onu onayladım. Minik velet tam bir kaos makinesiydi! Hayır hangi aklı başında insan benim gibi bir çocuktan sonra ikinci çocuk yapardı ki? "Bizde de akrabalar var bugün. Yatmaya bile gitmeyi düşünmüyorum." Evet, İrem bizim evde kalacaktı bu gece. Kuzeniyle birbirlerinden nefret ediyorlardı. Yağız, topuz yaptığım saçımı açıp uğraşmaya başladığında gözlerimi kapattım. Ne zaman birisi saçlarımla oynasa uykum geliyordu.
"Bize gidiyoruz zaten. Annem davet etti sizi." Ege'nin sesiyle büyük bir sırıtışla gözlerimi açtım. Yağız da aynı gülümsemeyle bana bakıyordu. Sebebi belliydi. Ayça teyze annelerimiz arasında en iyi yemek yapan kişiydi. Açık ara farkla. Bizleri de çok sevdiğinden dolayı eğer özel olarak çağırdıysa masayı donatırdı. Okul çıkışı resmen ziyafet var demekti bu. "Şunların sırıtışa bak. Resmen aç bunlar ya." Koray'ın ikizler ve beni kast ettiğini bilsem de umursamadan gülümsemeye devam ettim. Aç bir insan olduğumu neden inkar edeyim ki?
Zilin çalmasıyla hepsi ayaklanırken Yağız dudağını ısırarak bana bakmıştı. Bu tam olarak ben bir bok yedim bakışıydı. "Zeynep gerçekten bilerek olmadı be. Hakkını helal et." Koşarak yanımdan uzaklaştığında hızla İrem'e döndüm. Şaşkınlıktan kocaman açılmış ağzıyla bana bakıyordu. "Nasıl becerdi lan bunu?" Korkuyla elimi saçıma attığımda kafamın arkasında yumak haline gelmiş bir topçuk bulmuştum. "Sakın bana bunun dolanmış saçım olduğunu söylemeyin!" Oğuz gülmemek için kendini tutarken elini omzuma koydu. "O zaman sonsuza kadar susmamız gerekecek." Gözlerim dolmaya başlarken, İrem gibi bana şaşkınlıkla bakan Ege'ye döndüm. "Zeynep... Dur doldurma hemen gözlerini ya. İrem bir açmayı denesene." İrem hızla yanıma otururken Oğuz'u kafasına vurarak yanımızdan kovmayı da unutmamıştı. Cidden ağlayacaktım oturup! Ben 6 yaşımdan beri omuz hizasında bile saç kullanmamıştım!
Öğretmen zili de çalınca ağlama isteğim daha çok artmıştı. Ege, sinirim daha fazla bozulmasın diye Oğuz'u Koray ile birlikte sınıfa yollamıştı. Böylece öğretmene de haber vereceklerdi. "Olmuyor mu?" Ege'nin endişeli sesini duyunca gözlerimi yumdum ve yaşlar yanaklarımdan akmaya başladı. "Açmaya çalıştıkta daha çok dolanıyor." İrem derin bir nefes verdikten sonra gelip yavaşça önüme oturdu ve bana baktı. Bense dudaklarımı bükmüş, bağırarak ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. "Zeynep." Ay ama siz bana Zeyno yerine Zeynep dedikçe benim daha çok ağlayasım geliyor boku yediğimi anlayıp! "Eğer açmaya çalışırsak daha çok dolanacak. Dolandıkça da yukarı doğru çıkıyor yani daha çok kısalıyor. Bu saç açılmaz. ... Ege, tut kollarını."
Ben kaçamadan Ege beni yakaladığında artık bağırarak ağlamaya başlamıştım. Aslında daha çok Yağız'a küfrediyordum. Bu saçın açılamayacağını daha ilk saniyede ben bile anlamıştım. Kesilmek zorunda olduğunu biliyordum. İrem çantasından makas çıkarırken çırpındım. "Kafanı oynatırsan yamuk keserim daha kısa olur! Kuaför düzeltmeye çalıştığında daha da kısalır saçın, uslu dur!" Ege ise benim ağlamama dayanamadığından bana bakmak yerine okula bakıyordu. "Ne yapıyorsunuz siz orada?" bağırtısıyla birlikte otomatik olarak kafam sese doğru döndü ve o sırada İrem de saçımı kesti. "Hay ben senin! Oynatma dedim ya aptal!" Ve ben, Pala Selim yanımıza gelirken deli gibi ağlamaya başladım.
Kızarık gözlerimle yemek masasında otururken Ayça teyze önüme pasta börek koyup duruyordu. Özellikle kimse saçım hakkında konuşmasa da fazlasıyla kızgındım. Pala Selim'i ya da Yağız'ı dövebilsem rahatlayabilirdim. Saçımın yarısı çene hizamda kesilmiş haldeydi. Diğer yarısı ise omzuma değiyordu. Resmen yamuk yumuk ve fazlasıyla kısaydı. Oğuz salağı "En azından boyunla uyumlu olmuş." diyerek espri yapmaya çalıştığında kafasına sandalye geçirmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
minik | texting
Teen Fiction• Minicikti! Dudaklarımı içeri kıvırıp ısırsamda hala gülümsememi engelliyemiyordum. Allah'ım nasıl bu kadar sevimli olabilirdi? Karşımda sinirle beni azarlarken benim yapmak istediğim tek şey o beyaz yanaklarını ısırmaktı. Minicikti! Mi-ni-cik...