Sinan neşeyle odaya girerek kahvaltının hazır olduğunu söyledi. Osman Sinan'ın bedenini kendine çekip iki bacağını açarak kucağına oturmasını sağladı. Saçlarını okşayıp dudaklarına kısa kısa öpücükler kondurdu.
"Osman-"
Osman Sinan'ın dudaklarına koydu parmağını
"Şşş. Bir şey söyleme."
Kollarını Sinan'a sarıp başını omzuna yasladı. Sinan ise şaşkınlık içindeydi.
"Başına taş mı düştü?"
"Neden söylemedin?"
"Neyi?"
"Babana anlatmışsın her şeyi."
Sinan hemen telefonuna uzanıp son aramalara baktı.
"Babamla mı konuştun? Keşke açmasaydın telefonu, kim bilir neler demiştir..."
Osman Sinan'ın elindeki telefonu alıp kenara koydu.
"Siktir et onu tamam mı? Ben seninleyim. Ve bu değişmeyecek."
"Hadi yeter bu kadar romantizm midem ağlıyor."
Sinan Osman'ın kucağından kalkıp elini tuttu ve peşinden mutfağa sürükledi onu.
...
"O eve dönemezsin Sinan. Burada kal."
"Sonsuza kadar burada kalamam biliyorsun değil mi? Babamla yüzleşmem gerek. Korkak davranmaktan bıktım."
"Ben de geliyorum o zaman. Seni yalnız yollayamam."
"Çocuk muyum ben saçmalama."
"Paikolojik destek diyelim."
"Hastaneden yeni çıktın. Üzülmeni istemiyorum. Lütfen bu işten uzak dur. Israr istemiyorum, sakın peşimden gelmeye kalkma."
"Pekala."
Sinan gülümseyerek kollarını boynuna sardı geri çekilerek odadan çıktı. Kapı sesiyle Osman da yatağından kalkıp aceleyle pijamalarını değiştirdi.
...
Sinan nihayet eve geldiğinde anahtarla içeri girdi. Babası koltukta oturmuş onu beklemekteydi. Sinan yanına yaklaştı.
"Geldim işte, ne söyleyeceksin baba?"
Babası ayağa kalkarak nefret dolu gözlerini üstüne dikti.
"Bana baba deme, İzmir'e taşınıyoruz. Ailemle buralardan gidiyorum. Sanki sen hiç doğmamışsın gibi kabul ediyorum. Dua et bu ev senin üstüne. Elinden almasını bilirdim. Deden de İzmir'de tedaviye devam edecek. Artık hayatta yalnızsın Sinan. O ibne sevgiline söyle bakalım sana para verecek mi? Sen benim oğlum olamazsın."
"Osman hakkında doğru konuş! Ayrıca sanki daha önce bana babalık yapmışsın gibi drama yaratma lan! Ne zaman babam oldun sen benim? En son ne zaman önüme bir tabak yemek koydun, başımı okşadın, kaç defa sevgi gösterdin lan?"
Sinan'ın gözyaşları teker teker yanaklarına dökülürken babası yakalarına yapıştı.
"İyi ki yapmamışım! Hak etmiyormuşsun zaten! Dua et senin ağzını burnunu kırmadığıma ulan!"
"Kırsana lan! Kır! Adamsan kırarsın şerefsiz!"
Babasının yakalarına yapıştığı sırada kapı çaldı. Babası Sinan'ın yakalarını bırakarak itti onu.
"Kim geldi? Sevgilin olacak ibne mi?"
Kapıyı açtığında Osman içeri girdi.
"Evet ibne sevgilisi geldi ulan! Ne olmuş?"
Sinan'ın babası iki kişi olmaları karşısında pısmış ve kapıya yönelmişti. Zaten her zaman pısırık bir adam olmuştu da o ayrı. Ancak atar tutar, icraata gelince de kaybolurdu.
"Söylediklerimi unutma Sinan!"
Kapıyı çarparak çıkıp gitti. Osman Sinan'ın yanına ulaşıp kollarını sardı ona.
"Ona ihtiyacın yok. Ben yanındayım."
Sinan Osman'ın omzuna yasladığı başını hafifçe geri çekti.
"Sana gelme demiştim."
"Ben de pekala demiştim."
"Şaka yapma gülecek halim yok."
"Enerjini yerine getirecek bir şeyler mi yapsak?"
Elini Sinan'ın tişörtünün içine sokarak sırtını okşadı yavaşça.
"Osman! Bir ağlayalım duygusallaşalım diyorum ona da izin yok!"
"Yok tabi. Çok çirkin oluyorsun böyle."
Sinan'ın tişörtünün eteklerinden tutup kafasından çıkarırken Sinan onu durdurdu.
"Yeni çıktın hastaneden! Yürü bir şeyler yiyelim."
"Yiyelim."
Osman Sinan'ın dudaklarını çekiştirerek öpmeye başladı. Sinan gülümseyerek saçlarınından çekerek uzaklaştırdı onu.
"Kızıyorum bak."
Osman pes ederek gülümsedi.
"Bir dahakine kaçamazsın elimden."
"Babana sağlam götürmem lazım seni!"
"Kaya gibi sertim ben, her anlamda!"
...
Bizi de Osman gibi teselli etseler keşke değil mi? Kahxkahx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fındıkkıran (Sinman Texting)(+18)
Fanfictionosman: İntihar etmeye kalkma bir daha insan öyle bir evde yaşayıp intihar eder mi manyak? sinan: Numaramı kimden aldın? Manyak mısın ayrıca sana ne? Hem her şey denize 0 evde yaşamakla bitmiyor. osman: Elindeki şişeyi bırak!! Hayvan gibi içtin sen...