Kitabı yazmamda ve kapakta katkısı olan BerraIremUrgan'a kucak dolusu sevgilerr.
Ayşegül:
Sabah telefonun alarmıyla uyandım her zaman ki gibi.Bugün okulun ilk günü.Uzun bir yaz tatilinden sonra okula gitmek zor olacak gibi duruyor.Vakit kaybetmeden banyoya girip işlerimi hallettikten sonra banyodan çıkıp tekrar odama girdim ve dolabın içindeki kıyafetlerle kısa bir süre bakıştıktan sonra üzerime ince beyaz sweatimi ve siyah pantolonumu giydim.Ardından aşağı inip aile üyelerime "Günaydın herkese" dedikten sonra kahvaltı masasına oturup kahvaltımı yapmaya başladım.Kahvaltımı bitirdiğimde ikizim Sude ile birlikte evden çıktık ve okula doğru yürümeye başladık.Okula vardığımızda Sude, teyzemin kızı Büşra'nın yanına gitti.Bende Büşra'ya kafamla selam verdim ve aynı karşılığı alınca vakit kaybetmeden binaya girip sınıfımın olduğu kata çıktım ve sınıf kapısından içeriye girdim.İçeriye girdiğimde Alper ve Seyfullah kendi aralarında gülüşüyorlardı.Beni görünce Seyfullah gülümsedi ve önüne döndü, Alper ise ayağa kalkıp yanıma geldi ve "Nasılsın kankaların en güzeli, iyi misin?" dedi.Ona tebessüm ettim ve 3 senedir oturduğum yere yani Seyfullah ve Alper'in arkasına,Berra'nın yanına oturdum.Berra yanına oturduğumu fark ettiğinde başını telefonundan kaldırıp bana döndü ve " İyiki geldin ya.Geldiğimden beri önümde dedikodumuzu yapıyorlar"diye fısıldayıp Seyfullah ve Alper'i gösterdi.Ona gülümsedim ve "kütüphaneye gitmeye ne dersin?" dedim.Başını kabul edercesine salladığında yerimden kalktım ve tam bir adım attığım sırada bir kol beni durdurdu ve "Nereye?" dedi buz gibi bir sesle.Kolun sahibi olan Seyfullah'a döndüm ve kalbimin hızlanmasına aldırış etmeden tıpkı onun gibi buz gibi bir sesle "Sanane!" dedim ve boşluğundan faydalanarak önümde duran kolunu itip yürümeye başladım... Kütüphaneye girdim ve herhangi bir sandalyeye oturup sinirimi üzerimden atmaya çalıştım.Zaten arkamdan da Berra geldi ve yanıma bir sandalye çekip oturdu.Tam ağzını açtı,bir şey diyecekken zil çaldığı için susmak zorunda kaldı.Ardından da ayağa kalkıp destek olurcasına koluma dokundu ve artık o dokunma kırılma noktası oldu.Bir iki damla gözyaşı akarken Berra daha sıkı bir şekilde kolumu tuttu ve boşta kalan eliyle de gözyaşlarımı sildi.Birkaç saniye sonra toparlandım,vakit kaybetmeden sınıfımıza girip dersimizi dinlemeye başladık.Dersin bittiğine dair zil çaldığında derin bir nefes aldım ve kısa zamanda üç beş kişi kalan sınıftan çıkmak için yerimden kalktım.Kalktığımı fark eden Seyfullah arkasını döndü ve yüzüme bakmayıp sıramın üzerine bakarak, bir de huzursuzca kıpırdanarak "Biraz konuşabilir miyiz?" dedi, sıramdan çıktım ve "Bizim konuşacak bir şeyimiz kalmadı.Tabii artık 'biz' diye bir şey varsa" dedim.Sonra da bir şey demesine izin vermeden sınıftan çıkıp kütüphaneye girdim.Kütüphaneye girdiğimde görevli olan öğretmen ve bizimkiler toplantı yapıyorlardı.Hocaya"Pardon hocam, önemli bir işim vardı" dedim ve hoca "Buyur canım" dediğinde masadaki yerime oturup toplantıyı dinlemeye başladım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİ KIRIYORSUN! (DÜZENLENİYOR)
Teen Fiction-O çocuğun sana bakmasına izin verdin! +Bundan sanane? -O çocuğa gıcık olduğumu biliyorsun! +Biliyorum.Ama senin bu kadar kıskanç olduğunu bilmiyordum.Kusura bakma! -Seni kıskanmadım!Sen benim neyimsin ki seni kıskanayım?Hiçbir şeyimsin! +Haklısın...