10

280 32 5
                                    

Yatağın dibine oturmuş, bir şey unutup unutmadıklarını kontrol eden dayısına bakıyordu. Kendini toparlama hızıyla doktorları hayrete düşürmüştü. Ve nihayet taburcu olma günü gelmişti. Biraz da evde dinlenecek, sonrasında tamamen iyi olacaktı.

Kapı vuruldu. Asya gülümseyerek içeri girdi. Her gün gelmiş ve Güz'ün iyileşme sürecine en büyük katkıyı yapmıştı.

''Tam vaktinde geldin, gelin hanım.'' dedi Can. ''Birazdan çıkıyorduk.'' İkisinin de aniden ona döndüğünü fark etti. Bunun sebebi gelin lafı olmalıydı. ''Ne? Ciddi düşünmüyor musunuz?''

''Dayı!''

''Aman!'' dedi Can, topladığı bavulu aldı. ''Sizinle de şaka yapılmıyor.'' Güz'e bakarak konuştu. ''Arabayı hastanenin önüne getireceğim.'' Kapıya doğru yürüdü. Asya'ya bir göz kırptı.

Güz'ün kıyafetleri Asya'nın dikkatini çekmişti. Beyaz tişört giyiyordu yine, üzerine de siyah kot ceket. Pantolonu da siyahtı.

''Beyaz tişörtten başka bir şeyin yok mu senin?''

''Olmamış mı?''

''Olmuş.'' deyip gülümsedi Asya. ''Neyse, hadi gidelim.''

Güz yavaşça ayağa kalktı, kendi başına rahatlıkla yürüyebiliyordu. Asya tutmak ister gibi ellerini kaldırdı, sonra yine aynı çabuklukla geri çekti. Yaptığı ziyaretlerin hiçbirinde en ufak bir temasta dahi bulunmamıştı. Belki de ona dokunduğunda, tekrar ortadan kaybolacağından korkuyordu.

Odadan peş peşe çıktılar. Koridoru geçip asansörün önüne geldiler. Asansörü beklerken birbirlerine kaçamak bakışlar atmışlardı. Aşağı inen asansör üst katta bir hayli oyalanmıştı. Yukarı çıkan daha erken geldi.

''Buna binelim mi? Diğeri üst katta dolmuştur.''

''Olur.'' dedi Güz. Asansörün içine ilerledi. İçeride iki kişi vardı. Onlarla birlikte binenlerle beraber altı kişi oldular. En köşeye gidip tutunma direğine elini uzattı. Asya da yan tarafına gelip arkasını asansörün duvarına yasladı.

En üst katta asansör bir yandan boşaldı, bir yandan doldu. İçerisi kalabalıklaşmaya başlayınca, Güz'ün önüne doğru geçti Asya. Güz yaslanmayı bırakıp dikleşti, tuttuğu demiri sıktı. Asya'nın ani hareketi bocalamasına sebep olmuştu. Biraz eğilse burnu saçlarına değerdi, o yakınlıktaydılar.

Bir alt katta başkaları da bindi. Asya biraz daha geriledi. Bunu refleks olarak yapmıştı. Sırtı Güz'ün göğsüne çarpınca biraz tedirgin oldu. Hafif yan döndü. Başını kaldırmaya çekinmişti, bu kez omzu Güz'e değip ayrılıyordu.

Diğer kata vardığında hafif bir sarsıntıyla durdu asansör. Bu kez sürekli bir temas başladı. Asya adeta Güz'ün kolunun altına girmişti. Sıcaklığını hissediyor, kokusunu duyuyordu. Bir parfümün hoş kokusu değil, kendine has kokusuydu. İnsanın aklını bulandırıyordu o koku. Arada kalmış kolunu biraz kaldırdı, parmak uçlarıyla yanağına değen saçlarını kulağının arkasına itti.

Güz fark edilmemenin verdiği avantajla dikkatle bakıyordu. Kirpiklerini ağır hareketlerle eğip kaldırdığını, dudaklarının hafif aralık olduğunu, arada yutkunduğunu görebiliyordu. Asya parmaklarını yanağından kaydırıp saçlarını kulağının arkasına götürdüğünde, Güz'ün gözleri orada takılı kaldı. Açıkta kalan boynuna baktı bir süre. Ama sonra yanlış bir şey yaptığını düşünüp gözlerini kaçırdı.

Asansör giriş katına vardığında öndekilerin çıkmasını bekleyip ilerlediler. Hastanenin çıkışına doğru yürürken bir aile çıktı önlerine. Küçük erkek çocuğunun bir elinden annesi, diğer elinden babası tutuyordu. Güz durup onları izledi.

''Ben de sizinle gelmek istiyorum!''

''Canım, konuşmuştuk bunu. İki gün sonra burada olacağız. Üç gece uyuyacaksın, uyandığında yanı başında olacağız. Sen dayınla çizgi film izle, onu sakın üzme. Yemeğini ye ve kitaplarını oku. Gelirken sana bir sürü kitap ve yeni oyuncaklar getireceğim.''

''Evet, babacığım! Sen yokluğumuzu fark etmeden geri dönmüş olacağız. Dönüşte, rövanş maçımız var. Bunu unutmuş değilim... Can, oğlum sana emanet! Ona iyi bak!''

Üç gece uyumuştu, basketbol sahasında çok beklemişti. Hatta şimdi yedi gün aralıksız uyumuştu. Ama yine de gelmemişlerdi. Onlarsız geçen yıllarında dayısı ona çok iyi bakmıştı.

''Gidelim.'' dedi Asya. Ona buruk bir gülümsemeyle baktı. Yürümeye devam ettiler.

***

Güz ön koltuğa oturdu, kemerini bağladı. Can kapıyı kapattıktan sonra arka kapıyı da Asya için açtı. Önce onu evine bırakacaklardı.

''Daha erken gelmeliydim.'' diye hayıflandı Asya, araba hareket ettiğinde. Eve de gelmesini teklif etmişlerdi ama ilk günlerden ayakaltında olmak istememişti. ''Yardım edeceğime söz vermiştim.''

''Ettin say.'' dedi Can. ''Güz Bey'i bu kadar erken eve götürebiliyorsak, senin sayende'' Neşeyle güldü. Radyoyu açtı, sesini kıstı. Asya ve Güz dikiz aynasından bakıştı.

''Bugün çıktığımı kim biliyor?''

''Kimseye söylemedim, merak etme.''

''İyi! Eve doluşacaklardı. Onların gürültüsünü çekecek havada değilim.''

''Kaan'ı en fazla iki gün atlatabilirsin.''

Güz'ün yüzü canı sıkılmış gibi buruştu. ''Gelecek!'' Sesini kalınlaştırarak konuşmaya başladı. ''Güzo! Aslan gibisin kardeşim! Hiçbir şeyin yok! Bir haftaya sahalara dönersin!'' Gözlerini devirdi. ''Beni daha fazla hasta edecek.''

Asya kıkırdayarak güldü. ''Aynısını yaptın! Neden öyle konuşuyor?''

''Sesinin ayar düğmesi yok.''

''Çok enerjik birine benziyor.''

''Bir de bana sor! Sabahın yedisinde maça çağırır. Altıda, hâlâ kalkmadın mı, diye arar.''

''Arkadaşlarını sevdim.''

''Onlar da seni sevmiş olacak ki...'' deyip laflarına karıştı Can. ''...Güz'e soramadıklarını bana soruyorlar.''

Asya ve Güz aynı anda konuştu. ''Ne soruyorlar?''

''Yavaş gelin gençler! Sakin! Bir anda ortaya çıkan kızı haliyle merak ediyorlar.''

''Etmesinler!''

''Vay, Güz Bey! Şimdiden kıskanmaya mı başladın?''

Güz yine dikiz aynasından Asya ile göz göze geldi. Gözlerini kaçırıp dayısına baktı. Sonra da radyoya uzandı. ''Bu ne? Daha güzel bir şey yok mu?'' Kanalları dolaştı. Hareketli bir şarkı bulunca durdu.

***

''Burası!''

Can arabayı durdurdu. Güz, sokağı ve önünde durdukları apartmanı inceledi. Başını arkaya çevirip Asya'ya baktı.

''Teşekkür ederim. Hastaneye kadar zahmet ettin.''

''Lafı bile olmaz.'' Gülümsedi. ''Ben de bıraktığınız için teşekkür ederim.'' Can'a dönüp ona da gülümsedi. Tekrar Güz'e döndüğünde ise biraz sessizce yüzüne baktı. ''Görüşene kadar, kendine dikkat et.'' Arabadan indi. Güz'ün olduğu taraftaki pencerenin önünden geçerken ona el salladı. Biraz sonra apartmana girdi.

''Adresi kafana kazıman bittiyse, gidebilir miyiz?''

Güz önüne dönüp arkasına yaslandı. ''Gidelim.'' Araba hareketlendi.

Sana UyandımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin