Derin bir sessizlik vardı odada. Oysa bu evde akşamları gülüşme sesleri eksik olmazdı. Deniz bir köşede çizim yapıyor, Türkan dizisini izliyor ve Reha da çayını içerken ara sıra kızına göz ucuyla bakıyordu. Asya oturduğu koltuğun bir ucuna büzüşmüştü. Yaz günü uzun bir hırka giymiş ve kollarını parmak uçlarına kadar çekmişti. Yumruk yaptığı elini dizine dayamıştı. Tırnağını kemirirken gözleri dalgındı.
''Asya!''
''Efendim babacığım!''
''Severdin sen bu diziyi. Neden izlemiyorsun?''
''Yaz dizisi baba, hep aynı şeyler.''
''Allah Allah! Bunu ben söyleyince kabahatli olurdum.''
Asya babasına tebessüm ederek baktı. ''Sen abartırdın. O kadar da değil. İşte izliyoruz, eğleniyoruz, kafamız dağılıyor. Bugün biraz yavan geldi, o kadar.''
''Başka bir şey yok yani?''
''Yok.''
''Olmasın.''
Asya bir kere daha tebessüm etti. Koltuktan kalktı, odasına gidecekti. Deniz'e yaklaşıp kafasının tepesini öptü. Babasını da yanağından öpüp iyi geceler diledi. Annesi onunla birlikte hareketlenmişti. Mutfağın kapısına kadar beraber gittiler.
''Baban açık açık soramıyor. Şu görüştüğün çocukla bir şeyler mi oldu, hah? Tüm gün keyfin yoktu.''
''Adı Güz, anne! Kaç defa söyledim.''
''Peki.'' derken gülümsedi Türkan. ''Ne yaptı bu Güz? Baban haklı mı çıktı?''
''Hangi konuda?''
''Bu serseri kızımı üzecek, diyordu.''
''O halde birazcık haklı çıktı.''
Türkan, kızının yanaklarını okşadı. ''Ne oldu?''
''Bir meselede bana inanmıyor. Aslında çok da haksız değil. Sırf sözlerim yeterli olmuyor. Bu da biraz aramızı açtı.''
''Ama hallolur, değil mi?''
''Umarım.''
''Bak, Asya! Babana karşı hep seni savunuyorum. Ama bu çocuk seni böyle üzmeye devam ederse, babana kalmaz, ben gider hesap sorarım.''
''Biliyorum.'' deyip güldü Asya. Annesine sarıldı. Bir süre öyle kaldıktan sonra ayrıldılar.
Asya odasına gitti. İlk iş olarak telefonu eline alıp gelen mesajlara baktı. Ulaşabileceği her yolu denemişti Güz. Asya onu böyle üzmeyi ve habersiz bırakmayı istemiyordu. Ama zamana ihtiyacı olduğunu düşünüyordu. Sadece bir yerden mesajına karşılık verdi. Sonra kulaklıklarını takıp her gece dinlediği şarkıyı başlattı.
Aynı sıralarda Güz, yüz üstü yatağında uzanmış yatıyordu, yüzünü yastığa gömmüştü. Mesaj sesini duyunca hemen kıpırdandı. Etrafını yoklayıp telefonu aradı. Telefonun ekranını kaydırırken elleri titriyordu. Mesajı açtı.
''...''
Üç nokta. Beklemeye devam et, demekti bu. Ağlamaklı bir ifadeyle bıraktı telefonu. Yüzünü yine yastığa gömdü.
***
''Bilmiyorum! İntihar ederim herhalde!''
''Şunun kafasına vursana Bahadır!''
Bütün ekip bir kafede oturuyorlardı. Güz'ü dışarı çıkmaya zor ikna etmişlerdi.
Bahadır yan tarafında oturan Güz'e kızarak baktı. ''Kaan haklı! Dayak yiyecek kadar oldun artık! Kız, birazcık naza çekiyor kendini işte. Sabırlı olacaksın. Ne kadar sürerse sürsün. Ha, sonrasında da asla geçiştirmeyeceksin, kızın gönlünü alacaksın.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Uyandım
Short Story-Biraz sıkıcı bir adamım. -Ben de pek eğlenceli sayılmam. Beraber sıkılırız.