Yatak odasından oturma salonuna geçerken birbirlerine çekingen bakışlar atmışlardı. Çantasını bıraktığı yere doğru gitti Asya. Güz ensesini kaşırken ayakta dikiliyordu.
''Bir şeyler sipariş edelim. Ne yersin?''
''Dışarıdan istemeye gerek yok. Biz yapalım.''
''Ben...'' dedi Güz, mahcup bir gülümsemeyle. ''...mutfakta pek başarılı değilimdir.''
Asya ayağa kalktı. ''Ben fena değilim. En azından basit bir şeyler yapabilirim. Mesela, soslu makarna!'' Neşeyle güldü. ''Çok şaşırdın, değil mi?''
''Ben yumurta kırmayı bile beceremiyorum, o kadar yani. Kendinle gurur duymalısın.''
''Evet, evet! Parmaklarını yiyeceksin.'' Tekrar aynı alaycı neşeyle güldü. Mutfak tarafına baktı. ''Makarnanız var, değil mi?'' Baktığı tarafa doğru yürüdü.
Asya aklına gelen malzemeleri saydı, Güz de epeyce bir arayarak onun istediklerini tezgâhın üzerine çıkardı. Bu sırada Asya, bulduğu uygun bir tencereye su koyup ocağa yerleştirmişti.
''Şunlar çok güzel.'' dedi Asya. Parmağıyla, buzdolabının üzerindeki magnetleri işaret etmişti. Kapağın genişçe bir kısmı Yeşilçam filmlerinin magnetleriyle doluydu. ''Demek, dayın da Yeşilçam filmlerini çok seviyor.''
''Sever de, bunları ben aldım. Eski Türk filmlerini çok severim. Küçükken annemle izlerdik.''
''İnanmıyorum!'' dedi Asya, heyecanla. Dolabın yakınında duran Güz'e yaklaştı. ''En sevdiğin film hangisi?''
''Efsane ekip var ya! Mavi Boncuk ekibi! Çoğunlukla onların olduğu filmleri seviyorum.''
''Ah, evet! Hepsi birbirinden güzel. Bir an Battal Gazi, Malkoçoğlu falan diyeceksin sandım.''
''Dur bir saniye! Onların yeri de ayrıdır şimdi.''
''Boşuna hissetmedim, biliyordum.''
''Sen sevmez misin?''
''Yani, biraz... Bazen Deniz'le izlerim televizyonda denk gelince. Cüneyt Arkın'ı daha çok aşk filmlerinde izlemeyi seviyorum. O kadar yakışıklı ki!''
''Favori jönünü de öğrenmiş olduk.''
''Favorim yok. Hepsi çok yakışıklı, asil... Karizmatik! Peki, sana göre en güzel kadın oyuncu kim?''
Güz biraz düşündü. ''Çok zor bir soru bu. Karar veremeyeceğim.''
''Haklısın.'' derken kafasını salladı Asya. Magnetleri inceledi. Sonra yine Güz'e bakıp heyecanlı bir sesle konuşmaya başladı. ''Tatlı Dillim filmini biliyorsundur?''
''Biliyorum.''
''Bir sahne vardı. Ferit, Emine'nin penceresine geliyordu.''
''Merdivenle çıkıp ulaşıyordu penceresine. Sonra arkadaşları o merdiveni çekip onu düşürüyorlardı.''
''Ah, evet, evet! O sahneyi çok severim.''
''Eğlenceli bir sahneydi, evet. Hatta hemen izleyelim.''
Güz oturma salonuna gitti ve sehpanın üzerinde duran telefonu alıp geldi. Filmi başlattı, ilerletip sahneyi buldu. Birkaç kere baştan izlediler. Defalarca birbirlerine bakıp gülüşmüşlerdi. Filmin başka sahnelerine de göz attılar. Suyun kaynama sesi duyulunca dikkatleri dağıldı.
''Ah, yemeğimizi unuttuk!''
Asya tencerenin başına geçti. Bir iki damla sıvı yağ, biraz tuz... Sonra makarnayı ekledi. Güz tezgâhın kenarına yaslanmış, pür dikkat onu izliyordu. Ama Asya bir köşede durup izlemesine izin vermeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Uyandım
Short Story-Biraz sıkıcı bir adamım. -Ben de pek eğlenceli sayılmam. Beraber sıkılırız.