Aras

1.5K 215 122
                                    

Hızla volta atıyorum, " Buraya nasıl girmeyi başarabildi ler? " diyor Hazar. Kız kardeşime bakıyorum "Bilemiyorum"
Endişe ile Ellerimi Saçlarıma daldırıyorum.

"Kaç gün oldu? "Diyor Mert. Ona dönüyorum, elektrik mavisi saçları dağılmış ve göz altlarında mor dalgalar var. "İyi misin?" Diye soruyorum.
" Nasıl iyi olabilirim? "Diye yanıtlıyor tersçe. Suna'ya dönüyorum, Funda olmasaydı ayağı şimdi alçıdaydı." Asena Eftelya ya başka ne yaptı? "Diye soruyorum.

Bana bakıyor, yüzü beyaz duvar gibi Solgun. "Ona yalvardım, ama o beni hızla yere fırlattı. Üzerime bir büyü uyguladı, dediğim gibi çarpmanın etkisiyle bayıldım." Hissizce elleriyle oynuyor.

Funda'ya dönüyorum " Suna'yı kurtara bilmen çok akıllıca ve sen Asena denen bir kötü cadının büyüsünü bozan ilk kişisin."  Her zamanki neşeli Halinden eser yok, pembe saçları yüzünü kapatıyor ve bir köşeye çekiliyor.

Eftalya sız Herkes bir ruh gibi. Şu an Eftelya ya ne yaptıklarını bile bilmiyorum, eğer ona bir zarar gelirse... Elimi yumruk yaptığımı fark etmiyorum bile. Suna tekrar bir hıçkırık nöbetine giriyor" Diğer dünyana gitmelisin, Eftelya yı sorarlarsa kaybolduğunu dersin. Unutma ki Eftelya'yı bulacağız. "diyorum acıyla.

Kırmızı kan çanağı gözlerini bana çeviriyor "Onsuz bir adım bile atmayacağım" diyor soğuk bir sesle. "Sandığımdan daha inatçı" diyor Hazar bilgisayarın başından.

" Ne yapıyorsun?" Turkuaz gözlerini bana çeviriyor " Yapmam gerekeni "diyor ve tekrar laptopa bakıyor.
" Şu volta atmayı artık kessen diyorum." diyor Mert karşımdaki koltuğa oturarak.

" Neden bu kadar huysuzsun? " Elini mavi saçlarından geçiriyor" Bilmiyorum, aro bilemiyorum ben... " Elleri titriyor, yanına geliyorum "Sakin ol"

"Bir şekilde kodlamayla, ya da büyü ile girmiş olabilirler "diyor Hazar. kardeşime bakıyorum, kendinden emin bir şekilde gülümsüyor. "Başaracağız" diyor ve tekrar işine kaldığı yerden devam ediyor. Suna hızla ayağa kalkıyor, elindeki cam şişeyi yere fırlatıyor.

Raflardaki parlak vazoları yere atıyor kırıyor, döküyor, eziyor. " Dur, ne yaptığını sanıyorsun?" Hazar şaşkınlıkla Suna'ya bakıyor.
"Yalan söylüyorsunuz, kendinizi avutmak dan başka bir şey yapmıyorsunuz!"   Gözleri şişmiş, kontrolünü kaybetmiş gibi başını sallıyor. Funda'ya dönüyorum, elini sallıyor ve Suna yere düşüyor. "Ona ne yaptın?"Diyorum.

" Rahatlaması ve uyuması için bir şey "diye karşılık veriyor. Kız kardeşimin yanına Ender geliyor." İyi misin? " diyor Ender tuhaf bir sesle. "İyiyim Ender" diyor Hazar ve kaplanın kürkünü okşuyor.

On yılı aşkın bir süredir, Kardeşimin her zaman yanında olan ender'e bakıyorum. "Annem beni çağırıyor." Diye homurdanıyor Mert.
Ona dönüyorum"Belki de gitmelisin "

" Kendine iyi bak Aro, Ender sende "Diyor gülümseyerek.

" Görüşürüz "diyorum." Hoşçakal "diyor Ender ile Hazar aynı anda. Funda az da olsa neşesini kazanır gibi" Annenin çöreklerinide getirmeyi unutma. "diyor

Mert genişli sırıtarak " bende" diyor ve çıkıyor. Bir an her şeyi normalmiş gibi gözüküyor ama sonra her şey tekrar aynı hale dönüyor. "Beyaz  Suna'yı odasına  taşı"
Hazar yarasayı çağırıyor, bembeyaz büyük bir yarasa görüyorum, Ender Suna'yı yarasanın beline yerleştiriyor.

Yarasa yukarıya uçuyor. Düşüncelerim karmakarışık "kılık değiştirdiğini anladı, Belki de seni öldürmek istedi." diyorum.

"Bilemiyorum, kesinlikle beni öldürmek istiyor" Funda başı eğik bir şekilde elleriyle oynuyor.

"Bir şeyler yapmalıyım "diyorum çaresizce.
" Sen ölü bir buzsun, ne yapabilirsin ki? " diyor Hazar ciddiyetle.

" Biliyorum, hiçbir şey yapamam. Ama donmuş buzları mı atarsam... " lafı mı kesiyor "Bu seni tüketiyor, ve acı veriyor unutma, Sen ölüsün."

Gerçekler acı verdiği kadar da, beni yıkıyor. Elim kolum bağlı haldeyim ve tek istediğim eftalyanın kurtulması. "Ben  üst kattayım, Herkes toplanırsa bana haber versin" diyor Funda düz bir sesle. Hazar onaylar casına başını sallıyor.

O gidince, spor odasına gidiyorum. Yumruklarımı vurabildiğince hızlı vuruyorum, biraz dinlendikten sonra mekik çekiyorum. Biraz sonra Ender içeriye giriyor "Çok iyisin" kaplanın gözlerindeki  rekabeti görebiliyorum, başımdaki ter damlalarını silerek "Teşekkürler, Sadece biraz kafa dağıtmaya çalışıyorum. " koşu bandıma yaklaşıyor, odanın diğer ucundaki başka bir Koşu bandını benimkinin yanında sabitliyor.

"Yarışa varmısın?"

"Ben korkak bir kedi değilim " diyorum gülümseyerek.

Her iki Koşu bandını da aynı hızlarla ayarlıyorum, ve koşa bildiğimiz kadar koşuyoruz. Sonunda Ben duruyorum "Bu bir haksızlık, Sen bir kaplansın" diyorum sırıtarak.

" Sonuçta ben kazandım dostum "diyor ve beyaz yarasa geliyor.
" Ender seni tilki çağırıyor "diyor beyaz yarasa. Ender bana bakıyor "görüşürüz Aras. "

Gülümsüyorum ve ardından çıkıyorlar. Eftelya'nın kaldığı odaya gidiyorum, odada bir yatak ve bir masa var, oda neredeyse bomboş, duvara asılı Resim çerçevesini görüyorum. Eftalyanın solunda ona çok benzeyen annesi ve babası var. Çerçeveye yazılmış  ailem yazısını görüyorum ve gülümsüyorum.

Gözlerindeki mutluluğu görebiliyorum, Şimdi ise ailesinden uzak ve yapayalnız. Annesi ve babası ne yapıyordur? Ya halası? Onun için her gece gözyaşı döküyor mudur?

Yavaşça çerçeveye alıyorum "Seni bulacağım." Diyorum ve kendi ailemi düşünüyorum.

Ölen annemi ve ölen babamı, soğuk bir buz gözümün altında beliriyor. Ağlamak istiyorum, hatta bağırmak. Şu solgun duvara sizi o kadar çok özledim ki!  diye bağırmak istiyorum.

Geri gelmelerini ve içine düştüğüm bok çuvalından kurtarmalarını istiyorum. Yeterince güçlü bir abi olamadığımı haykırmak istiyorum. Yere yığılıyorum ve cama bakıyorum.

Dışarısı karanlık, yıldızlar ve ay öyle güzeller ki. Dudağımı ısırıyorum, ve bir şey geliyor aklıma. Annem ve babamla  olan bir hatıra.

Aras yere çömelmiş oyuncakları ile oynuyor, omzuna kadar gelen beyaz saçları çıplak tenini gıdıklıyor.

Parlak kırmızı büyük arabasını dikkatle sürüyor. Çünkü onu babası bir ay önce onuncu doğum günü için hediye etmişti.Tabii birde annesi ile Babasının ortaklaşa verdikleri , Siyah ipli anlamlı kolye. Aras kolye'ye her baktığında annesi ve babasının ona Gülümser gibi gözüktüğü kolye. İçeriye annesi giriyor. Aras ;" Anne bana mavi bir araba alacak mısın?" Diye soruyor.

" Tabii ki tatlım " diyor Annesi ona gülümseyerek.

İri Turkuaz gösterin de bir korku var ama çocuğuna belli etmek istemiyor. "Hazar nerede?" Diyor Aras.

" Ender ile oynuyor." Diye cevaplıyor annesi.
" Benimle hiç oynamıyor." Mutsuzca kırmızı arabasını ileri geri sürüyor.

Annesi onu duymuyor, Çünkü bilgisayardaki yazıya odaklanmış durumda.

"Anne Ben şu parlak ay olabilir miyim?"

"Tabii ki tatlım" diyor kadın hissizce. Gördüğü şeye Kaşlarını çatıyor, hızla kalkıyor.

Beyaz bukleleri soluk ışıkta adeta dans ediyor. Aras birtakım sesler ve bağırışmalar duyuyor. Ama tek odaklandığı şey beyaz ay oluyor. Gülümsüyor " Bir gün ben de bu ay gibi parlayacağım." diyor.

Yorum ve oy Vermeyi unutmayın ballar❤️

Yb yakında gelecek eğer çok yorum yaparsınız.

ALEV VE BUZ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin