Bölüm 1

423 106 222
                                    

Naoupa krallığında her türlü varlık bulunurdu. Büyücüler , elfler , cadılar , yaratıklar , melekler ve benzeri şeyler. Naoupa krallığının hükümdarı Harbin bir elftir ve eşi Amelie ise bir melektir. Bir gün Kavalo tapınağından gelen rahip krala haber vermek istedi. Kral meraklı bir şekilde rahibi dinledi.

" Bir gün bu krallıkta bir çocuk iblis olarak dünyaya gelecek."

Kral rahibin dediğini duyunca olduğu yerde dona kaldı. İblisler efsanevi yaratıklardandır. Efsanede iblislerin göğüsünde ölüm taşı diye bir taş bulunurmuş. Bu taşın içinde kimsenin hayal bile edemeyeceği bir güç barındırırmış ve bu gücü sadece iblis kontrol edebilirmiş. Kral bu güne kadar iblislerin bir efsane olarak biliyordu. Rahip kralın şaşkınlığını gördü ve söze devam etti.

" Kralım ben sadece haberciyim ve sizin dikkatli olmanızı söylemek için geldim."

Rahip sözünü bitirdi ve kralın bir şey demesini bekledi. Kral korktuğunu belli etmemeye çalışarak "Rahip bu gün gelirse ne yapmamızı önerirsiniz."dedi , sesi korku dolu ve endişeli çıkmıştı. Rahip başını yere eğdi ve " İblisin sizi öldürmemesi için dua edin." dedi sesi üzgün gelmişti. Kral korktuğunu belli etmek istemese de başarısız olmuştu. Kral öfkelendi ve derin bir nefes aldı. Rahibe baktı , resmen onunla dalga geçiyordu. Kral dayanamadı.

" Ne yani işimi şansa mı bırakacağım. ASLA OLMAZ" kral artık öfkesini kontrol edemedi." Ben , Yüce Naoupa kralıyım. BEN ASLA İŞİMİ ŞANSA BIRAKMAM. HEMDE ASLA. ŞİMDİ GİT NEREDEN GELDİYSEN ORAYA kavun mu kavula mı ne oraya dön. HUGH onu kapıya götürün ve bir daha gelmeyeceğinden emin olun. " dedi ve Hugh rahibe doğru yürüdü. Rahip onu görür görmez korkmaya başladı. Rahip ağzının çıktığı kadar bağırdı ama kral Harbin onu umursamadı " Vazgeçtim" dedi kral. Rahip umutla krala baktı. Kral Harbin rahibe gülümsedi ve "Onu zindana götürün." dedi tereddüt etmeden. Rahibin umutları anında gitmişti. Kesin öldürülecekti bu yüzden kaçmaya çalışmadı ve ona boyun eğdi. Hugh rahibi kolundan tutup sarayın kapısına ilerledi ve sarayın içine girdi. Girdiği gibi kapı sesi geldi ve ardından çığlıklar ve bağrışmalar duyuldu. Kral rahibin dediklerini düşündü ve işini şansa bırakmazdı. Elini şıklattı ( Bu sahne bana Thanos'u hatırlattı.) ve anında etrafında 5 tane asker belirdi. Askerler kralın önünde diz çökmüş şekilde beklerken "Bundan sonra krallıkta doğan her çocuğun göğüsüne bakılacak , taş olup olmadığından emin olun." dedi. Asker ayağa kalktı ve krala selam verdikten sonra halka haber vermek üzere sarayın bahçesinden çıktılar.

Halk o ara başka işlerle meşguldüler. Bazıları kavga ediyor bazıları da onları ayırmayı deniyordu. Hayat geçip gidiyordu. Tabi ki bu herkes için söylenmezdi. " Yavaş ol Mia o elindekiler servet değerinde." dedi . Kız sesin geldiği yöne baktı. Baktığı anda kafasını yere çevirdi ve elindeki vazoyu binanın içine taşıdı. Yavaşça gideceği yöne doğru ilerledi ve vazoyu bıraktı. Mia çok yorulmuştu ama belli etmedi ve binadan dışarı çıktı. Eşyaların olduğu yere gitti ve eline bir eşya daha alacakken sağından sesler geldi " Artık bundan sonra bu krallıkta doğan her çocuğun göğüsüne bakılacak eğer bir bebeğin göğüsünde kara taş ( Ölüm taşı ama askerler ölüm taşı demekten korkuyor) varsa o bebek krala götürülecek" dedi ve askerler bulundukları yerden ayrılıp başka bir bölgeye gittiler. Mia şaşkınlık içinde baka kalmıştı. Ne yani göğüsünde kara taş bulunan bebek annesinden kopartılıp Krala mı götürülüyor. Ne kadar zalimce diye düşündü.

3 yıl aradan sonra uzak bölgede ( Uzak bölge krallığın en uzak köşesi ve duvara yakın bölgedir.)

Kadın çığlık attı. Doktor kadına ne kadar rahatla dese de kadın her seferinde daha güçlü şekilde bağırıyordu. En sonunda çocuk dünyaya geldi. Doktor çocuğun etrafına havluyu geçirdi ve annesine verdi. Annesi oğluna baktı ve gülümsedi. Doktor evden çıkarken " Bundan sonrası sende. " dedi ve kapıyı açıp dışarı çıktı , ardından kapıyı kapatırken kadına baktı ve gülümsedi. Kadın oğluna baktı. Kadın sevinmişti çünkü bir oğlu olmuştu. Kadın oğluna gülümserken gözleri bir şeye takıldı. Çocuğun göğüsünde kara taş vardı. Kadın şaşkın ve üzüntülü bir yüzle yattığı yerden doğruldu ve şömineye doğru ilerledi. Kral ne kadar " onu bana getirin" dese de kadın yapamazdı. Durdu ve oğluna baktı. Oğlu bir şeyden habersiz şekilde annesine bakıyordu. En sonunda bebek gülümsedi ve kara taş yavaş yavaş rengi solmaya başladı. Kadın çok şaşırdı ve dayanamadı ve oğluna sarıldı. İstemsizce göz yaşları süzüldü " Yapmam , seni krala yada seni öldüremem." dedi ve oğlunun kafasından öptü " Hadi seni uyutalım. " dedi ve onu yatağına götürdü. Yavaşça onu yatırdı ve yanına uzandı.

Merhaba ben Kuro.
Umarım sevmişsinizdir.
Yorum yazarsanız sevinirim düşüncelerinizi merak ediyorum.
Sevgilerle Kuro

İblisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin