(13)

2.3K 189 1.1K
                                    


MERHABAÇOKHEYECANLIYIMAMASİZBANATAKMAYINVEYORUMYAPMAYIUNUTMAYIN! 💗

(Yazım hatalarını görmezden gelmeyi de es geçmiyorz wlşfşqd)

💠

Son yarım saattir kendisini ne kadar tutmaya çalışsa da ikide bir öksürüyordu, öyle ki boğazı artık cidden ağrıyor ve Louis canı yandığı zaman sinirlenen birisi olduğundan böyle devam ederse kesin sinirini şuan yanında olan tek insandan ( Harry) çıkartacaktı. (klasik)

Ama bunu istemeyiz sonuçta yazık olur, zavallının tek yaptığı masum masum Louis'nin etrafında dolanmak. Üstelik şahsı açısından iyi gününde olsa ve henüz hiç terslenmemiş olsa da Louis ona birden bağırırsa büyük ihtimalle ağlayacaktır. Yani evet ağlar ve kim Harry'nin ağlamasını ister ki!? Louis istemez.

Bunca zaman onu durduran da bu zaten, gördüğü ilk ve tek güzel erkeğin ağlamasını ya da üzülmesini istememesi.

Böyle düşündüğünden kendisinin bile haberi yok bu arada.

"İyi misin?"

Hatta ağlatmak şöyle dursun kendisine yöneltilmiş ilgili ve sabırsız sözler, hemen yanında üşüyen ama sadece kollarını birbirine sürtebilen bu özel adama ait olan o sözler, o ses tonu, o karşılık veremediği bakışlar yine farkında olmaksızın Louis için kutsaldı.

Belkide bu yüzden Louis henüz anlayamadığı bir sebeple sinirini ondan çıkarmamak için cidden üstün bir çaba gösteriyor ve şuan adam akıllı bir tepki veremese de sakinleşip başını sallayarak onu onaylayabiliyordu.

Oysa daha biraz önce onu sinir hastası etmişti o sözler. Louis'nin derdi neydi? Karakterine uymayan şeyler yapıyordu. Belkide yaptırılıyordu, kafası karma karışıktı. Peki karışan sadece kafası mıydı? Ah cidden artık düşünmek istemiyordu.

Bastıkları çam pürlerinin ve kuşların sesi dışında bir ses duymaksızın yürüdüler, birbirlerine ise aptalca bir utançla hiç bakmıyorlardı. Mavi gözlü olan ellerini cebine saklamış orada sıkıyor, yeşil gözlü olansa yanındaki adam hariç ormanın her köşesine bakıyor ısrarla kollarını ısıtmaya çalışıyordu. Çok kıymetli arkadaşlarına gelince, onlar yarım saattir ortada yoklardı ve Harry Louis ikilisi kucak kucağa ne kadar durdularsa artık koşa koşa ormana gittiklerinde ortada bir şey bulamamışlardı. Her hangi bir görevli çağırmak yerine de zeki gibi nasılsa arazi çevrilidir, sonu vardır diyerek Zayn ve Niall'ın peşinden ormana dalmışlardı.

Ama bilmedikleri şey orman yakasının ucunun açık olduğuydu, zaten nerden bilebilirler Horan'ların normal zenginler gibi arazileri belli olsun diye sur falan örmek yerine her yer onlarınmış gibi hissetmek için ormanı çevirmediklerini?

Kısacası o an sinirinden kudursa bile (Harry üstüne düşüp ona tapulu malı gibi davranınca beklediğiniz şey olmamış Louis onu itmişti, hatta cidden sinir krizine falan girmişti) bunu yutmuş itiraf edilemeyenler tablosuna uzun bir süre sonra bir çizik daha atıp utanmadan onu bu hale getiren kişinin huzur veren varlığıyla sakinleşmişti.

Hatta sakinleşmeyi aşmış aynı tabloya durmaksızın çizikler atmıştı, kendisine bile çaktırmadan kasıtlı olarak ona yakın yürüyordu mesela ya da bakışlarını yere indiriyor aynı anda attıkları adımlara bakıyor sonra ne düşündüğünü bile fark edemeden utanıp başka şeylerle ilgileniyordu. Kapılar açılmış ve şimdi de o çıkıp çıkmamak arasında kalmıştı. İşte fırsat diyordu, her saniye uçmak için bir fırsat.

Asi düşünceleri aklından geçirdiği her an rüzgar daha sert esiyor Carrie durumu anlamış ve havayı buz gibi ve rüzgarlı yapan bir büyü fısıldamış gibi hissediyordu. Louis bu durumda ne kadar istemese de Harry'nin nasıl titrediğini görüyor kapılar açık olsa dahi hava soğuk diye mecbur kımıldamıyordu.

Tea and Coffee /Larry Stylinson Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin