4.Bölüm"Karanlık Ormanda..."

30 6 6
                                    

Hepinize merhabalar benim güzellerim...^^
Yepyeni ve uzun bir bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Beğeniceğinizden hiç şüphem yok. Beni takip etmeyi , oy ve yorumlarda bulunmayı unutmayın. Seviliyorsunuz...:));))

*-"Ve ben o ruhu iyileştiriceğim!.."

Hani bir kelebek vardı ya simsiyah olan , işte o simsiyah kelebek o gece renklenmeye karar vermişti. İnanıyordu. Ne olursa olsun , bunların bir gün son bulacağını biliyordu. Çünkü biri gelmişti hayatına. Onu kendisinden alan. Eskisi gibi olamamıştı kelebek o zamandan beri. Çünkü artık hayata tutunmak için bir sebebi vardı onun. Ne olursa olsun , bir günlük ömrü olsa bile o inanıyordu kanatlarının bir gün yeniden birleşeceğini...

Komodinin üstündeki sigara paketini ve telefonumu alıp balkona çıktım. Dışarıda hafif rüzgar olduğundan siyah hırkamı da almaya karar verdim. Balkondaki saksılar olan köşede durup bir yandan soğukta titrerken , bir yandan da cebimden çakmağı çıkarıyordum. Bir sigara yakıp parmaklarımın arasına koyduktan sonra ondan derin bir nefes aldım.

Aslında sigarayı sevmezdim, sadece kafamı dağıtmak için içerdim. Şimdi de kafamı dağıtmam lazım olduğundan onun için içiyordum.

Sigaramı bitirene yakın kapının çaldığını duydum. Panikledim bir an. Kim ola bilirdi ki ? Daha sonra Rüzgar ola bileceği aklıma geldi. Sigarayı söndürüp içeri geçtim. Tam da tahmin ettiğim gibi Rüzgar gelmişti.

Rüzgarla selamlaşma kısmını bitirdikten sonra birlikte salona geçip oturduk. Ben öyle boş boş bakıyorken benden ses çıkmadığını anlamıştı ki , konuşmaya başladı.

-"Bu gün daha iyi misin Gece ?" Başımı nazikçe ona doğru çevirdim. Ela gözleriyle benim sönük kahverengi gözlerimin en derinine bakmıştı bu soruyu sorarken.

-"İyiyim... Teşekkür ederim , her şey için."

-"Mahkemeye bir kaç gün kaldı sadece. Sana karşı soruşturma başlatıldığını öğrendim. Senin yapmadığını biliyorum Gece, bundan eminim. Ama düşün. Kim ola bilir sence ? Şüphelendiğin biri var mı ? Ya da senle düşmanlığı olan birisi , seni rahatsız eden birisi ? Var mı öyle bir adam ?" Çaresizce Rüzgara baktım. Önce ona bana gelen "Gizli numara" dan bahsetmek istedim. Titrekçe dudaklarımı araladım.

-"Dün...Ben okula gelmek için evden çıkacakken , çatı katına gittim.Anneme seslendiğim sırada çatı katından cam kırılma gibi bir ses duydum. Çok seslendim ama cevap veren olmadı.
Daha sonra okula daha ilk adımımı attığım anda biri bana "Gizli numara" dan aramaya başladı. Açmadım önce. Birinin beni işlete bileceği aklıma geldi. Daha sonra ben açmayınca o da mesaj attı..."

-"Peki mesaj hala sende var mı ?"

-"Evet... V-var..."Titrek ellerimle telefonumdaki "Gizli numara"butonuna basarak telefonu ona uzattım.

-"İşte..."

-"Cehennemine hoş geldin..."Rüzgar öylece kaldı. İkimizde bom boş telefonun başında çaresizce oturmuş öylece gizli numaradan gelen mesaja bakıyorduk.

-"Çatı katınız nerede ? "

-"Neden sordun ki ?"

-"Muhtemelen çatı katındaki adamla aynı kişiler. Belki çatı katında bir şey buluruz"

-"Haklısın , hadi gel benimle "

Hiç bir şey demeden merdivenlerden çıkarak çatı katındaki kapının kulpuna doğru yöneldim. Nazikçe çevirdikten sonra tozlarla kaplı bu kapkaranlık odaya Rüzgarı da çağırdım.

-"İşte...Çatı katı burası..."

-"Peki...Dün tam olarak sesi ne taraftan duydun ?"

-"Çatı katının pencere olan köşesinde , bir cam kırılma sesi duydum."

Öğle vakti olduğundan karanlık , tozlarla , tavanı örümcek ağlarıyla kaplı bütün istenmeyen ve eski püskü eşyalarımızı sıkıştırdığımız bu dört duvarın içi güneş sayesinde bir az olsun aydınlanmıştı.

Rüzgar bir iki adım attıktan sonra , eliyle bana dur işareti gösterdi.

-"Gelme!.."

-"N- ne oldu ?"

-"Gece. Dediğimi yap ve gelme!"

-"Senin emirlerine boyun eğicek değilim Rüzgar. Bu işe birlikte başladık , birlikte de bitiriceğiz. Yanlız sen değilsin. Şimdi söyle, ne oldu da bana öyle gösterdin?"

-"Cesed..."

1 kelime 5 harf. Yaşadığım şeyin tek bir açıklaması ola bilirdi. Şok...
Evet şoktaydım. Bunu kim yaptı neden yaptı , daha doğrusu neden suçu benim üzerime attı hala akıl almış değilim.

Rüzgarı itip bir iki adım öne gittim. Ayaklarım tutmamaya başladı önce, yavaş yavaş bağları çözüldü. Zorlukla duvara tutunmak isterken ayaklarımın tutmaması sebebiyle yere yığıldım.
Ordaydı...Cansız ve kanla kaplı bıçaklanmış bedeni öylece yerde yatıyordu. Başımı çaresizce Rüzgara doğru çevirdim. Titreyen ellerimden birini onun kolunun üstüne , diğeriyle ise ağlamaktan ıslanmış yüzümü siliyordum.

-"B-ben y-yapmadım. Yemin ederim ben yapmadım."

-"Şişşt... Sakin ol Gece , sakin ol ! Biliyorum , sana inanıyorum Gece. Sen yapmadın , biliyorum."

Ben göz yaşları içinde onun ela gözlerine bakarken o konuşmaya devam etti.

-"Şimdi, bu cesedi saklayacağız ve hiç kimse burada bir cesed olduğunu bilmeyecek."

Başımı "evet" anlamında salladım. Çünkü başka çaremiz yoktu. Bunu yapmalıydık. Rüzgar cesedi ayaklarından tutup sürüklemeye başladığında onun altındaki yerde duran küçük yazılı kağıt parçasına gözüm sataştı. Titreyerek elimi uzattığım gibi , kağıtta yazanları okumaya başladım.

"Sen bir kelebeksin ,

Kanatların kırıldı ,

Evet...

Kafese hapsedildin ,

Evet...

Katil sensin çünkü.

Sen ve senin ardındakiler.

Yanı başındaki bir gün seni

Bırakabilir ,

Yardım etmeye bilir sana ,

Ama şimdi sahne benim!

Ve  o karanlık ormanda yapayalnız

Kalma sırası senin..."



Hepinize merhabalar^^...
Nasılsınız ? Uzun zamandır bölüm yazmıyordum. Ve inanın bana bundan sonraki bölümler daha uzun ve daha keyifli olucak. Yorum ve oylarınızı eksik etmeyin. Sizi çok seviyorum. Sevgili watty halkı:))

AlacakaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin