Lalisa Manoban...
Karşımda ki kişi bana gülerek bakarken gözlerim dolu bir şekilde Chaeyoung'a döndüm. o da bana şaşkınca bakıyordu. tekrardan karşımda ki kişiye döndüm.
baekhyun bana doğru gelirken yerimden kıpırdayamıyordum. kaşlarımı çatıp titrek bir nefes aldım.
Lalisa: sen nasıl-
cümlemi bitiremeden baekhyun bana daha çok yaklaşıp konuşmaya başladı.
baekhyun: evet ben ölmedim.
konuşmadım... konuşamadım. onun konuşmasını bekliyordum, bana bir açıklama yapmasını. Chaeyoung ve benim tam karşımızda durduğunda konuşmaya başladı.
baekhyun: babanız gönderdi sizi de mi beni öldürtmek için?
Lalisa: baba?
kafasını geriye atıp sesli bir şekilde gülmeye başladı. ona anlamsız bakışlar gönderirken gülmeyi kesip bize baktı. sırıtıp konuşmaya başladı.
baekhyun: onuda söylemedi tabi size neyse benden öğrenin o zaman siz ikiniz kardeşsiniz.
şok içinde Chaeyoung'a baktım. o da şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu. tekrardan baekhyun'a dönüp konuştum.
Lalisa: sana neden inanalım?
baekhyun: istersen inanma babana sorabilirsin.
yan tarafta bulunan masanın kenarına kalçasını koyup tekrardan konuşmaya başladı.
baekhyun: her şeyi baştan anlatıyım isterseniz?
bize izin ister gibi baktığında onaylayan mırıltılar çıkardık. sırıtarak konuşmaya başladı.
baekhyun: ben şeytanların tarafına gönderilen bir melektim aslında melekler tarafından gönderildim size yani aslında jongin, sehun, junmyeon da melekti. bizi sizin tarafınıza gönderdiler sizden bilgiler almamız için biliyorsunuz ki meleklerin ve şeytanların arasında yıllardır süren bir savaş var. şans eseri bir şekilde babanızın odasına giderken duydum sizin ikinizin kardeş olduğundan bahsediyordu. bahsettiği kızın adını tam olarak hatırlamıyorum ama sürekli olarak kullandığı bir ismi vardı. adı şeydi Hani. bizi öldürmüş gibi yapan ama aslında öldürmeyip dünyaya sürgün edilen. biz sizden bilgi almak için oraya geldik ama aldığımız tek bilgi sizin kardeş olduğunuz olunca melekler sizin babanızla konuştu. bir anlaşma yaptılar bizi dünyaya sürgün edicekler ama sizin kardeş olduğunuz anlaşılmasın diye o kız bizi öldürmüş gibi gösterdiler aslında kızın bir suçu yoktu baban onu tehtid etmiş sanırım. bizde dünyaya sürgün edilince katil olduk. yani aklını çelip öldüreceğiniz kişi bendim.
Şuan bayılacak gibi hissediyordum. Herşey üst üste gelmişti. Bide burada baekhyun'u yaşadığını ve anlattıkları yüzünden kötü hissediyordum. Chae'nin koluna tutunup sıktım ve sesimin çıktığı kadarıyla konuştum.
Lalisa: Chae gidelim buradan.
Chae: ama-
Lalisa: Chae lütfen.
Belimden tutup beni kapıya çevirdi. Odadan çıkıp deponun çıkışına götürdü. Depodan çıktığımız an derin bir nefes aldım. Ben baekhyun'u gerçekten çok sevmiştim. Ama o beni hiç sevmemişti.
Okula geldiğimizde teneffüs olduğunu gördüm. Okulun yarısı bahçedeydi. Kapıdan girdiğimizds çoğu göz bize doğru dönmüştü ama hiç umursamadan başım dik bir şekilde bizimkilerin olduğu çardağa yürüdüm.
Yanlarına gittiğimde direk jennie unnie'min yanına oturdum. Kulağıma eğilip konuştu.
Jennie: öldürdünüz mü?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmpress (Bts - blackpink)
Fanfictionjungkook: nasıl yani bu kızlar burada mı kalıcak?! namjoon: jungkook itiraz istemiyorum burda kalıcaklar. jimin: offff ya niye bizi dinlemiyosunuz ki! seokjin: kalıcak diyosak kalıcaklar! şimdi herkes yataklarına.