Jeongguk-shi? (Part 2)

780 114 101
                                    

16 yaşında ama bebe bisküvisi yiyen bne, size iyi okumalar diler.. 💜

***

"Bu arada Jeongguk-shi.. bu altımda büyüdüğünü hissettiğim şey nedir acaba?"

Kendisiyle küçük olanla açıkça deli gibi dalga geçen ve bundan zevk alan Seokjin, durmaya pek niyetli de değildi.

"N-ne?"

İyice kızaran ve sıcak basmaya başlayan Jeongguk ise açıkça kaçış yolu arıyordu. Yoksa ya üzerindekini sikecekti ve bu yüzden Yoongi onu dövecekti, ya da kaçtığı için dövecekti.

Bir anlığına ikilemde kaldı ama Yoongi'nin onu döverkenki hayalleri korkunçtu. Hem de çok korkunç.

"Hmm hasta gibi gözüküyorsun Jeongguk-shi. İyi olduğuna emin misin?"

Seokjin nazikçe elinin arkasını Jeongguk'un alnına koydu ve bir süre bekledi. Yeterince kızardığı belliydi ama Seokjin ileri gitmek istiyordu.

Bu yüzden elini çekti ve bu sefer dudaklarını Jeongguk'un alnına koydu. Jeongguk anın şokuyla gözlerini far görmüş bir tavşan gibi açtı.

Seokjin yavaşça geri çekildi ve Jeongguk'un yüz ifadesini fark ettiğinde gülmeye başladı.

"Hahaha! Aynı bir tavşana benziyorsun, çok tatlısın!"

Jeongguk sinirlenmeye başladığını hissetti. Ne demek kendisine tavşan falan denmek?

Kurtdu o bir kere.

"Ben tavşan değilim, kurdum."

Bunu söylerken çözdüğü ellerini Seokjin'in kalçalarına yerleştirdi ve aynı anda onu da kucağında(?) tutarak kalktı.

Çok uzun süre havada kalmadı Seokjin. Kendisinin de anlaması biraz zaman aldı, ama kendini koltukta ve Jeongguk'un altında gördüğünde kıkırdamadan edemedi.

"Küçük tavşan böcek avına çıkmış herhalde?"

Jungkook kaşlarını çattı ve küçük bir intikamın kötü olmayacağını düşündü.

Yavaşça Seokjin'in yüzüne yaklaştı, önce nefesini dudaklarına doğru verdi, sonraysa aynı delirtici yavaşlıkta kulağına nefesini verdi. En sonunda hafifçe dilini çıkartarak yaladı.

"Bu arada Seokjin Hyung.. bu altımda büyüdüğünü hissettiğim şey nedir acaba?"

Kafasını geri çektiğinde karşısındaki hyungunun da kızardığını, ama hala yüzünde bir gülümseme olduğunu gördü.

"Hoşuna gidiyor resmen be!"

Seokjin güldü ve kollarını Jeongguk'un omuzuna koydu.

"İkimizde hoşlanıyoruz demek istedin herhalde? Hoşlanmasak küçüklerin burada ne işi olurdu?"

Jeongguk karışmış aklıyla kafasını aşağıya çevirdi. Hala birbirlerini sinir etmenin peşindeydiler.

"Bence senin küçük harbiden küçüktür."

"Tavşanların küçükleri görünmeyecek kadar olurmuş."

"Ben tavşan değilim!"

"Ahahaha tamam tamam kurtlarında çok büyük olduğunu sanmıyorum."

Onlar tartışmaya(?) devam ederken nasıl çıktıkları büyük bir soru olan Yoongi ve Hoseok ikilisi kesinlikle çok tuhaf bir şekilde onlara bakıyordu.

"Ulan Jeongguk ben seni buraya bunun için mi getirdim?"

Jeongguk hafif korkuyla üstünde olduğu Seokjin'den kalktı ve aceleyle cevap verdi.

"Hepsi Seokjin Hyung'un suçu ki!"

Seokjin'de güldü ve yavaşça yattığı yerden kalktı.

"Tavşan sadece kurdun küçük avına düştü, sorun yok."

***

Tavşan bir zıplar iki zıplar hoop kurdun tuzağına yine düşer.

Bu arada 100 oy için çok teşekkür ederim UwU.

Hepinize okuduğunuz ve beğendiniz için çok minnettarım.

Beni değil ama kitapları ve karakterleri hep sevin.. 💜

Can't Talk 《Sope/Yoonseok》✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin