Jeongguk'da dahil olmak üzere herkes evi yerleştirmek adına çalışıyor, yoruldukları zaman bir kenara çöküp saatlerce dinlenme bahanesiyle oturup uyuyorlardı.
Yoongi ve Hoseok, Jeongguk ve Seokjin'in aynı yatak odası olması kararlaştırıldığından, Hoseok ve Yoongi kendi yatak odalarını hazırlıyorlardı.
2 kişilik yatağı getirdiklerinde Hoseok düzenli olmayı sevdiği için hemen çarşaflarını düzenlemeye başladı. Beyaz çarşafın üzerindeki kırmızı benekler çocuksu bir hava yaratsa da Hoseok'un hoşuna gitmişti.
Yoongi'nin de hoşuna gitmişti ama gülmeden duramıyordu bir türlü.
"Niye gülüyorsun ki ya!?"
Hoseok ağlamaklı bir sesle söylediğinde Yoongi gülmesini kıkırdamaya çevirip Hoseok'un yanına gitti. Kollarını onun boynuna sardı, anında karşılık aldığında gözlerini kapatıp başını sarıldığı bedenin omuzuna koydu.
Hoseok mutluydu, Yoongi ise ondan daha mutlu.. Sanki yıllardır tek istekleri buymuş, sonunda başarmışlar gibi bir sevinçti bu.
Hoseok özellikle odanın rahatlatıcı bir havada olmasını istemişti. Hafif yeşil ve mavi karışımı bir tondaydı duvarlar, yerde ki parkeler yine açık renkteydi.
Şifonyerin üzerindeki çeşitli özel eşyalar dışında ufak bir ayna ve eski kelime kartları duruyordu.
"Cidden... bunları sakladın mı..?"
Hoseok güldü ve Yoongi'nin yanağına hafifçe sulu bir öpücük bıraktı.
"Aslında Seokjin saklıyordu.. Sonra onda görünce çaldım ve kendim saklamaya başladım."
Yoongi kıkırdadı. Bir daha onlara ihtiyacı olmayacaktı. Yani.. en azından kendisi için.
"AY BU KÜÇÜK VELET KİM!?"
Jeongguk'un ufak çığlığıyla hepimiz aşağı katın terasına indik. Ufak bir kız çocuğu ağlıyordu ve vücudunda yaralar vardı.
Yoongi'nin içinde kabuk bağlayan yaraları kanamaya başlarken hızla küçük kızın yanına gitti ve onu kucağına aldı.
"Hey.. Küçük kız iyi misin?"
Olabildiğince sakin ve anlaşılır sormaya çalışmıştı. Kız en fazla 3 yaşında gibi duruyordu. Hoseok Yoongi'nin yanına hafifçe çöktüğünde, kızın çok fazla korktuğunu fark etti.
"Yoongi.. Bana verir misin?"
Yoongi kafasını salladı ve küçük kızı ona verdi. Hoseok kucağına aldığında hafifçe yukarı doğru zıplattı ve diğerlerinden biraz uzaklaşarak ağaçların olduğu tarafa doğru gitti.
Ağaçlardan birinin dalını tutarak küçük kıza gösterdi ve çatık kaşlarıyla beraber gülümseyen dudaklarıyla konuştu.
"Bu mu korkuttu seni yoksa!?"
Kız büyük gözleriyle bir süre Hoseok'a baktı, ağlaması kesilmişti. Sonra hafifçe kıkırdadı ve kafasını salladı. Hoseok kendi gözlemleriyle önce kızın korktuğu için konuşmadığını düşünmuştü fakat...
"Konuşamıyor musun?"
Kız hafif üzgün bir yüz ifadesine büründü, kafasını iki yana salladı. Hoseok hafifçe gülümsedi.
"Önemli değil prenses.. İşaret dili biliyor musun? En azından ismini anlatacak kadar?"
Gözleri parladı ve işaret diliyle ismini söyledi. İsmi Min Jae'ydi. Hoseok devamını sonraya bırakması gerektiğini düşündü ve gülümsemesiyle tekrardan Yoongi'lerin yanına döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can't Talk 《Sope/Yoonseok》✔
Fiksi PenggemarYoongi gerçek ailesi tarafından para karşılığı bir denek olarak verilir. Bu deneyde bir insanın uzun süre konuşmaması ve etrafındaki hiç kimseyi duymaması sonucu, kişinin konuşma refleksinin kaybolup kaybolmayacağı araştırılır. Hoseok ise onun sonra...