6 yıl sonra
Araf ve pars elinde papatyalarla mezar taşına oturdu. İkiside elindeki belgelerle duruyordu. Pars yutkunup
-hep doktor olmak istemiştin. Birilerini kurtarmak istemiştin. Ben seni kurtaramadım ama artık birilerinin kahramanı olacağım. Artık doktor oldum. Diğer abiler, kardeşler ve ablalar da üzülmesin diye.
Arafta devam ettirdi.
-ben de psikiyatrist oldum. Sana bir kere bile seni seviyorum diyemedim. Artık diğer insanlara yardım edeceğim. Diyeceğim ki...
Derin nefes aldı. Boğazı düğümlenmişti.
-diyeceğim ki... Benim sevdiğim biri vardı.... Onun elini tutmadan, ona sarılamadan ve onu sevdiğimi, ona delicesine aşık olduğumu söyleyemeden öldü diyeceğim. Herkese hem ruhen hem de doktor olarak yardımcı olacağım. Bu arada demiştin ya benim kokumu söyle diye. 6 yıl önce söyledim ama yine ve yine söyleyeceğim. Sen çok güzel kokuyorsun. Sen papatyadan bile güzel kokuyorsun. Senin kokun iyi. Demiştin ya ben kokusuzum ölmedim diye. Şimdi güzel kokuyorsun. Benim mavi papatyam dünyanın en güzel kokusuna sahip.
İkiside mezar taşını öpüp papatyaları bıraktılar.
-sen hep ölü papatya severdin. Ondan sana iyi papatya getirdik ki ölünce kokusunu al diye.
-kardeşim geçen hafta annem geldi. Onca yıl sonra. Seni sordu. Ona dedim ki kardeşim cennette. Kalakaldı....
Annesinin geldiği gün
Pars evinde oturmuştu. Elinde kahvesini alıp koltuğa oturunca aklına okyanus geldi. Burukça gülümseyip kahvesinden yudum aldı.
Kapı sesini duyunca ayapa kalkıp kapıyı açtı. Karşısında orta yaşlı bir kadın vardı.
-buyrun?
-oğlum benim. Annen leyla.
Pars acıyla gülümseyip
-annem yok benim. Yıllar önce gittikten sonra bir daha hiç olmadı. Bana kardeşim okyanus annelik yaptı.
-Böyle yapma oğlum ben senin annenim. İçeri almayacak mısın?
Pars yana kayıp kadını içeri aldı. Koltuğuna oturup kadını inceledi. Kadında eve bakıyordu.
-okyanus nerde? Kızımı da görmek istiyorum.
-okyanus gitti.
-nereye gitti?
-cennete. Okyanus şu an cennette.
Kadın kocaman gözlerle bakıyordu. Gözleri. Dolmuştu.
-ne-ne diyorsun? Şaka yapma pars.
Pars hızla ayağa kalkıp
-öldü o! Hastalandı ve öldü! Senin yüzünden öldü! Üzüntüden öldü! Hastalığının sebebi üzüntüydü! Sen gittikten 2 yıl sonra babam öldü! Okyanus kahroldu! Senin yüzünden öldü o! Beni bıraktı! Hepsi senin yüzünden! Annem olmandan iğreniyorum! Sen olmasan şu an bana sarılıp abiciğim film izleyelim mi diyecekti! Yanımda olacaktı! Senin yüzünden bana son kez abi diyemeden gitti! Bana sarılamadan gitti! Şimdi gelmiş şaka yapma diyorsun! Defol git burdan! Bir daha bana oğlum deme çünkü senin ne pars adında oğlun ne de okyanus adında kızın var! Defol!
Diye bağırdı. Kadın ağlayarak evden gidince pars yere oturdu. Bacaklarını kendine çekip kollarıyla bacaklarını sardı.
-okyanus. Seni çok özledim.
&&&&&
Son kez mezara bakıp ikisi ayrıldı ordan. Okyanustan sonra ikiside aşk meşk işlerini bitirmişti.
Pars iş yerine gelince odasına gitti. Çalışması gerekiyordu ama aklına okyanus geliyordu. Odasında yere oturup ağlamaya başladı.
O sırada odasına giren stajyeri fark etmemişti.
-okyanus. Seni çok özledim.
Ağzından hıçkırık koptu. Erkek adam ağlamaz kim demiş? Asıl erkek adam ağlardı.
-okyanus abin çok kötü. Gelip bana sarılıp tekrar abicim her şey iyi olucak desene. Okyanus kardeşim sana ihtiyacım var. Abinin küçük kardeşine ihtiyacı var.
Dedi ağlamalarının arasında biri ona sarılınca hıçkırıkları kesildi ama hala ağlıyordu. Stajyer kızı gördü. Onunda gözleri yaşlıydı ve ona sarılıyordu. Bir yandan da
-her şey iyi olacak.
Diyordu. Pars ona dönüp sıkıca sarılıp ağlamasına devam etti.
-kardeşim okyanus. 6 yıl önce hastalıktan öldü. Daha küçüktü. 17 yaşındaydı. Annemin üzüntüsünden öldü. Gözlerimin önünde kan kustu ve bayıldı. Hastaneye gittiğimizde ölmüştü bile ama doktorlar yine de denedi. Ben kötü bir abiyim. Onu kurtaramadım. Ona bakamadım. Onu iyileştiremedim. Bana ne kadar iyiyim dese de çok kötüydü. Bana hep seni seviyorum abiciğim derdi. Benim iyi olmamı ve üzülmemi isterken kendisi kötü oldu. Kendisi üzüldü. Ben ona abilik yapamadım.
-sen iyi bir abisin. Kardeşin seni çok seviyor.
-ama kurtaramadım onu. Bana hep derdi ki ben ölürsem mutlu ol. Eğer ağlarsan hortlayarak gelir ve seni döverim derdi. Biliyor musun ölmeden yaptığı son şey sen dünyadaki en iyi abisin demek oldu. Mektubunda da öyle dedi.
-bak kardeşinde öyle diyor. Sen muhteşem bir abisin.
-teşekkür ederim.
-neden?
-bana yardımcı olduğun ve yanımda olduğun için.
O sırada ikisi kafalarını kaldırıp göz göze geldiler. Stajyer kız doktorun mavi yaşlı gözlerini ve birbirine girmiş siyah saçlarını görünce etkilenmeden duramadı. Odaya ilk girdiğinde onun ağlaması kendisini yumşatmıştı. Ağlayan bir erkek onun için dünyadaki en iyi kalpli erkekti çünkü asıl erkek ağlayan erkekti.
Pars ise stajyerin kumral saçları ve mavi gözlerini görünce şaşırdı. Kokusu da aynı okyanus gibi limon ve çilek kokuyordu.
-aynı onun gibi kokuyorsun ve gözlerinde onun gibi bakıyor.
-a-anlamadım.
-kokun... Kardeşim mavi gibi. Gözlerinde onun gibi masum ve iyilik dolu.
-kardeşinin adı okyanus değil mi?
-adı mavi okyanus. İki adı var. Genelde okyanus derim.
-anladım.
-sana bir kere daha sarılabilir miyim? Bu aralar zor zamanlar yaşıyorum.
Kafasını onaylar şekilde sallayınca pars kafasını stajyerin omzuna koyup burnunu saçlarına gömdü ve kardeşi gibi kokan kızın kokusunu içine çekti.
-neden zor zamanlar yaşıyorsun?
Diye sordu satjyer kız.
-annem. Yıllar önce terk etmişti ve geri döndü. Acımadan bıraktığı çocuklarına geri döndü ama mavi artık yoktu. Mavi onun yüzünden öldü. Üzüntüsünden.
Satjyer anlayışla başını salladı ve sarılışını sıkılaştırıp bu küçük çocuk kalpli doktora biraz daha sarıldı. İçinde masum bir abi yatıyordu. Kardeşini özleyen bir abiydi o.
Biraz sonra ayrıldıklarında pars aklına gelenle elini uztaıp
-ben pars. Pars gürsoy.
-ben de deniz. Deniz serçek. Sizin yeni stajyerinizim.
-memnun oldum deniz.
-ben de pars bey.
-sadece pars de lütfen.
-peki pars.
İkisini güzel günler bekliyordu. Aşktan vazgeçmiş bir adam ve aşkını bekleyen bir kız. Pars ve denizdi o ikisi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Papatya - Texting (Tamamlandı)
Short StoryMavi:biliyor musun? Mavi:papatyalar ölünce kokusu belli olurmuş. Mesela önceden babam anneme papatya almıştı. Annem onlara bakmayınca öldüler ve o muhteşem kokusu eve yayıldı. Mavi: insanlar da papatya gibidir. Ölünce kokuları çıkar. İyi, kötü ya da...