Mavi öldükten 1 ay sonra
Karşısında duran papatyalara bakıyor ve elindeki telefondan maviyle olan mesajlarını okuyordu.
Mavi öldükten sonra yaptığı tek şey her sabah 2 buket papatya alıp birini mavinin mezarına bıraıp onunla konuşmak, diğer buketi ise mavinin onunla olduğu hissiyatını versin diye evine götürmekti.
Elindeki telefonla ilk mesajlarını okurken bir şey dikkatini çekti.
Araf: nasıl yani seni önceden gördüm mü?
Bn: evet. Ve bünyamin ismini bana sen söyledin.
Araf: ben mi?!
Araf: saçmalama!
Bn: sen söyledin araf.
Araf yıllar önce pek düşünmemişti ama o maviyi nereden tanıyordu ki? Ne zaman söylemişti ona kimseye söylemediği göbek adını?
O gece düşüncelerle uyuyakaldığında ise hafızası ona yardımcı olmuştu.
&&&&&&
Dedesinin elinden tutup hızlıca parka koşturuyordu. Dün onlara dedesi gelmişti ve dedesi okulda verilen ödevlerden onu kurtarıp parka getirmişti.
-evladım ben buradayım. Sen oyna. Annen uyardı yol yorgunusun, yaşında var, otur ve sakın ayakta durma diye ama söz yarın tekrar geliriz.
-peki dede!
Diyerek hızla parka koşturmaya başladı. Sallandı ve küçük kaydıraklardan kaydı. Parkta kocaman borulu bir kaydırak vardı ama ona binmeye korkuyordu.
Bu sefer büyümüş ve 7 yaşına gelmişti. Korkmayacaktı.
Hızla merdivenleri tırmanıp en büyük kaydırağın önüne geldi. Kaydırağa oturacakken korkuyla geri çekildi. Bir süre orada bekledi. O sırada bir ses onu daldığı düşünceden çıkardı.
-hadi artık sıra bende. Kaç dakikadır bekliyorum.
Sesin geldiği yöne dönünce simsiyah saçları ve ona kızgın bakan mavi gözleriyle ona bakıyordu. Şirin kızın bu tavrına şakınca bakıp bir adım geri gitti. Kız ise hızla kaydırağa binip kaydı.
Araf şaşkınlıkla ona baktı. Hayran kalmıştı. Korkusuzca o borulu büyük kaydıraktan kaymıştı.
Kız bir daha yukarı çıktığında araf hızla önüne geçip engel oldu. Kız ona bakıp kaşlarını çattı ve
-hadi o zaman sen kay.
Dedi. Araf ise ona bakıp hızla
-bana da öğret.
-neyi?
-ben bu büyük kaydıraktan korkuyorum ama kaymak istiyorum. Lütfen.
Kız kaydırağa baktı. Sonra ona dönüp
-hayır.
Dedi. Araf ısrarla
-hadi ama. Eğer bana yardım edersen ilk sen kayacaksın hep ve....ve ailem dışında kimsenin bilmediği bir sırrımı söylerim!
Kız merakla ona bakıp
-neymiş bu sır?
-bana öğret o zaman söyleyeceğim.
-ve ben ilk kayacağım. Söz mü?
-söz!
Kız ona bakıp
-tamam. O zaman şöyle yapalım. İlk birlikte kayalım sen alışana kadar. Sonra tek kayarsın.
-anlaştık!
-ilk kim geçsin öne?
-sen geçeceksin söz verdim. Ben sana sarılırım.
Kız başıyla onaylayıp oturdu. Araf hızla onun arkasına oturup sarıldı sıkıca.
-hazır mısın?
-evet.
Diyerek kıza sıkıca sarıldı ve çenesini omzuna koydu. O sırada kızdan gelen çilek ve limon kokusu hoşuna gitmişti. İyice kokuyu almak için burnunu saçlarına gömmüştü. Gözlerini kapatıp kızın kokusunu içine çekerken bir ses onu dünyaya döndürdü.
-kaydık. Korkun geçti mi?
Çocuk etrafa bakıp parkta olduklarını ve kızın ona kaydırak yüzünden yardım ettiğini hatırlayınca
-galiba hayır. Birkaç kere daha böyle kayalım.
-tamam. Ama önce sıra sende. Söyle bakalım. Neymiş bu sırrın.
Çocuk kızdan ayrılmıştı ve kız ona doğru dönmüştü. Çocuk ona bakıp
-benim birinci adım araf. Bunu herkes biliyor ama ikinci adım var.
-ee ikinci adın ne? Çok mu kötü ki saklıyorsun?
-hayır sadece eski bir ad ve dalga geçenler var.
-peki söyle bakalım.
-bünyamin.
Kızdan ses gelmeyince kafasını kaldırdı. Kız ona bakıyordu tepkisizce. Araf açıkladı.
-ikinci adım bünyamin. Araf bünyamin adım yani.
-eee? Sonuçta adını sen değil ailen koydu. Kimin adı peki? Neden koymuşlar?
-dedemin adı. Yani babamın babasının. O ölünce babamlar adımı bünyamin koymuşlar. Peki senin adın ne?
-benimde iki adım var. Mavi okyanus. Babam okyanusu çok severmiş. Babaannemin adı da maviymiş. Böylelikle adım mavi okyanus olmuş.
&&&&&&
Uyandığında nefes nefeseydi. Gözüne ilk papatyalar sonra da yanında duran telefon gözüktü. Hızla doğrulup yüzünü yıkadı. Aynada ıslak yüzüne bakıp
-mavi okyanus. Tanışmışız. O küçük kız maviymiş. Parsın küçük kardeşi. Bana hep bahsettiği.
O gün yarın sözleşme sözü vermişlerdi ama o gece parsın babası ölmüştü hastalıktan. Cenazeye gitmişlerdi. Pars babasının mezarında ağlayarak kardeşimde üzüldü ama gelemedi baba demişti. Mavi mezarda olmadığı için pars onun yerine de konuşmuştu.
Pars bana anlattığında babası ölünce odasına kapandığını söylemişti. Bir süre çıkmak istememiş. Sonra ise amcasından isteyip yurt dışına okumaya gitmişti. Parsla 12.sınıfa geçtikleri zama ise pars yaz tatilinde kardeşinin geldiğini ve okula başlayacağını söyleyip sevinmişti.
Tabii ya! Nasıl aklına gelmemişti! O zaman aklına gelse belki önceden maviyi bulabilirdi ve belki en azından ona seni seviyorum diyebilirdi.
Papatyaları kendine çekip önüne koydu. Bunları geçen gün almıştı ve sulamadığı için kurumuştu. Kurumuş papatya onu daha iyi hatırlatıyordu ona. Ondan sadece onun mezarındaki papatyaları suluyordu.
Papatyaların kokusu evi sarmıştı. Papatyaları koklayıp mırıldandı.
-keşke seni daha o zaman hatırlayabilseydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Papatya - Texting (Tamamlandı)
KurzgeschichtenMavi:biliyor musun? Mavi:papatyalar ölünce kokusu belli olurmuş. Mesela önceden babam anneme papatya almıştı. Annem onlara bakmayınca öldüler ve o muhteşem kokusu eve yayıldı. Mavi: insanlar da papatya gibidir. Ölünce kokuları çıkar. İyi, kötü ya da...