''Hadi ama Millie, üzerime çok geliyorsun!''
Sinirle bir iki adım gerileyip, kendimi sakinleştirmeye çalıştım. ''Ben mi geliyorum Sadie? Sen bana yaptığı ihaneti bildiğin hâlde, nasıl onunla yakınlaşabiliyorsun? Anlamıyorum!''
Noah elini omzuma koydu, ve beni korumak için öne atıldı. ''Bizim bir sözümüz vardı Sadie. Hatırladın mı?''
Sadie gözlerini kıstı. ''Bunun konuyla alakası ne Noah?'' Ardından gözlerini bana çevirip, ''Anlayış beklerdim Mill.'' dedi ve hızla bizden uzaklaştı.
Dolan gözlerimi daha fazla tutamayıp ağlamaya başladım. Noah, kolumu kavrayıp kendine çekti ve başımı göğsüne bastırdı. Canım yanıyordu. Noah, bir şeyler diyordu ama pekte dinlediğim söylenemezdi. Beni teselli etmek için konuşuyordu, muhtemelen.
''Sadie nerede?'' O sırada duyduğum Caleb'in sesiyle hızla başımı Noah'ın göğsünden çekip yanaklarımı sildim ''Iıı şey,'' Noah'la bakıştığımızda hâlâ Caleb'lere dönmemiştim. ''Sadie gitti.''
''İyi de neden? Ayrıca Mill, sen niye hâlâ Noah'ın göğsüyle bakışıyorsun?''
Gözlerimi devirdim, ve arkamı döndüğümde, Finn ile göz göze gelmiştik. Ağlamaktan domates
gibi olmuştum sanırım bundan
dolayı kaşlarını çattı ve ilk defa
beni, bu kadar uzun incelemişti.
''What the fuck!'' Gaten, her zamanki gibi kendince bir tepki verdiğinde, gözlerimi Gaten'a çevirdim ve kırık
bir tebessüm ettim. Caleb'in tepkisi
de gecikmemişti. ''Mill niye bu hâlde?''
Bana değil de Noah'ya bakıp sormasına kıkırdadım. ''Bende buradayım, Caleb.''
Caleb bana döndü. ''Niye bu hâldesin Mill?'' Hepimiz gülüştük.
Ardından boğazımı temizledim, ve gözlerimi yere çevirdim. ''Sadie'yle tartıştık.'' diye mırıldandım sakince.
''Neden?'' Finn'in sorusuyla gözlerimi ona çevirdim. Pür dikkat beni dinliyordu. Tabii ki dinleyecekti, sevgilisiyle kavga etmiştim sonuçta.
''Maddie'' Devamını getiremedim. Sadie'nin böyle bir kız olmadığını biliyordum ama yaptığı ihanetten
başka bir şey değildi gözümde. Bu
kızın, hayatımı kararttığını bildiği
hâlde onunla yakınlaşması...
Sarsılmıştım.
Noah olayı özet geçtiğinde, Gaten ile Caleb, haklı olarak beni görmüşlerdi ama Finn, kız arkadaşını destekleyip beni afallatmıştı. ''Sosyal medya, hep abartıdan ibaret Millie.'' dedi gözleri gözlerime tırmandığında. ''Bence sen bu sefer abartan taraf sensin.''
''Finn iyi misin sen?'' Noah ilk tepkiyi verdiğinde, Finn umursamazca omuz silkti, ve cevap vermedi. Afallamıştım.
''Ne demeye çalışıyorsun?'' Sert sesim parkta yankılandı. Noah elini koluma koyup sakinleşmemi istercesine baş parmağıyla okşadığında kolumu hızlı bir atakla kurtardım. ''Dediğini açıkla.''
Finn'in tam önünde durduğumda diğerleri susmuş, bizi izliyorlardı.
''Sadie'yi hiç tanımamışsın, Millie.''
Kaşlarımı çattım. Devam etti. ''Sadie sadece ilgi seven bir kız. Maddie'yle araları gayet iyi. Ama o sana asla
ihanet etmeyecek birisi. Eğer bize
zarar verecek bir kız olsaydı, onu bu gruba dahil etmezdim zaten.'' Sertçe yüzüme tükürürcesine konuştuğunda dolu gözlerimi kapattım.
Finn'le ilk kez böyle bir tartışmaya girmiştik.
_
Öylesine attım saçma ama işte. Rüyamda da saçmalık görüp duruyorum. Finn'le kuzendik sonra aslında ismi Enes'miş falan. Bir de aynı rüya da, ''Bana aşık olduğunu biliyorum.'' dedi. Sonra kuzeniz diye atar yaptı ay çok tuhaftı.
