22 | diary

831 84 6
                                    

Kimden; Wolfhard

Sadie, benimle. Beraber cafeye geçiyoruz, rahatına bak. (12.46)

Derin bir nefes verdim. Finn'in her
ne kadar bana güveniyor olması
beni mutlu etsede, hâlâ bana kırgın olduğunu biliyordum ve artık bunu bitirecek olmanın verdiği rahatlıkla Sadie'lerin evinin, kapı zilini çaldım.

Evin hizmetlisi kapıyı açtığında
içten olduğunu düşündüğüm
bir gülümsemeyle kadına bakıp,
''Merhaba,'' dedim sakince. ''Ben
Sadie'ye bakmıştım da. Burada mı?''

Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Yalan söylemekten nefret ediyordum. Bundan sonrasını düşündüm. Her şeyi eski hâline
çevirmek içindi bu. Bunlar beyaz
yalan sayılabilirdi, Sadie'nin zoraki söylettiği şeylere bakılırsa.

Kadın benim aksime içten bir şekilde gülümseyerek, ''Merhabalar efendim, maalesef Bayan Sink henüz evde değil.'' dediğinde, söyleyeceklerimi aklımdan son bir kez daha geçirip dilime döktüm.

''Şey, ben onun yakın bir arkadaşıyım odasında bekleyebilir miyim?''

Kadın duraksadı ama başını salladı ve kapıyı sonuna kadar açtı. ''Sizi daha
önce Bayan Sink'in odasında gördüm diye hatırlıyordum, sanırım bir zararı olmaz. Buyrun lütfen.'' diye mırıldandı.

''Teşekkür ederim.''

Gülümsedim ama dudaklarımı zar zor  hareket ettirebildim, gerçekten zoraki hiçbir şeyi beceremiyordum. İçeriye girdiğimde merdivenlere doğru hızla yöneldim ve odasına girdim. Kalbimi hissetmiyordum. Yaptığım şey hiç mi
hiç mantıklı ve doğru bir karar değildi.

Ama Sadie Sink bunu hak
etmişti.

Büyük ve güzel odasında göz gezdirip etkilenmemek için kendimi zorladım, sanki Sadie gerçek prensesmiş gibi bir hava vardı. Her yer pembeyle boyalıydı. Ardından kendime geldim.

Buraya onun günlüğünü bulmak için gelmiştim.

O her gün günlüğüne her şeyi yazardı
ve bunun onu bitireceğinin aklına
bile gelmeyeceğinden emindim. Onu
o günlük zımbırtısıyla ben bitirecektim.

Artık kazanan ben olacaktım.

Hızlı bir şekilde masasına bakındım, ama burada değildi ki zaten normal
bir durumdu. Sadie, asla o günlüğü
açık bir yerde bırakmazdı. Odasının ortasında durdum. Onu bulmalıydım.

Gardolapları, çekmeceleri, hatta tuvaletini bile aradım fakat o
lanet şey yoktu. Sinirle kapıya
vurmamak için kendimi zar zor frenledim. Ama hayır buraya bile gelmişken pes edemezdim. Olmazdı.

Onunla bu odadaki konuşmalarımızı hatırlamaya çalıştım.

''Hadi ama, okusam ne olacak?''

''Hayır, Mill. O özel. Günlük okunmaz,  tıpkı kitaplar gibi.''

''Kitaplar okunmak için yazılıyorlar Sadie.''

''Ben okumuyorum.''

Hızla odasının en köşesindeki kitap rafına ilerledim ve kitapları teker
teker çıkarıp aradım. O sırada yere, ayaklarımın ucuna düşen pembe bir
defterle duraksadım ve eğilerek elime aldığımda defteri inceledim. Sonraysa nefesimi tutarak ilk sayfasını araladım.

Merhaba. Ben Sadie Sink ve sende
benim günlüğüm olacağın için çok
şanslısın.

Zaferle gülümsedim. ''Buldum seni.''

------

sky ' fillieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin