𝐒𝐨 𝐭𝐞𝐥𝐥 𝐦𝐞 𝐡𝐨𝐰'𝐬 𝐢𝐭 𝐟𝐞𝐞𝐥
𝐓𝐞𝐥𝐥 𝐦𝐞 𝐡𝐨𝐰'𝐬 𝐢𝐭 𝐟𝐞𝐞𝐥 𝐬𝐢𝐭𝐭𝐢𝐧' 𝐮𝐩 𝐭𝐡𝐞𝐫𝐞
𝐅𝐞𝐞𝐥𝐢𝐧𝐠 𝐬𝐨 𝐡𝐢𝐠𝐡 𝐛𝐮𝐭 𝐭𝐨𝐨 𝐟𝐚𝐫 𝐚𝐰𝐚𝐲 𝐭𝐨 𝐡𝐨𝐥𝐝 𝐦𝐞
𝐘𝐨𝐮 𝐤𝐧𝐨𝐰 𝐈'𝐦 𝐭𝐡𝐞 𝐨𝐧𝐞 𝐰𝐡𝐨 𝐩𝐮𝐭 𝐲𝐨𝐮 𝐮𝐩 𝐭𝐡𝐞𝐫𝐞Harry sabah uyandığında Draco'nun yanında olmadığını anlayıp üzülmüştü. Sonra yatağının kenarında bulduğu notla heyecanlanmıştı.
Draco ona bir adres ve gelmesi gereken saati yazmıştı. Aşağıya indiğinde kahvaltının hazır olduğunu görüp gülümsedi. Draco ne olursa olsun ona kahvaltı hazırlamadan çıkmıyordu.
Zaten bugün iş görüşmesi için şirkete uğraması gerekiyordu. Şu an şirketin başında Lucius Malfoy olduğu için işe alınacağını bilse de yine de içinde ufak bir gerginlik vardı.
Kahvaltısını ettikten sonra üstünü değiştirdi ve arabasına binip şirkete doğru sürmeye başladı. Hayatları şu an daha normal gibiydi. Babasının tutuklanmasının üzerinden beş ay geçmişti.
Babasının ömür boyu hapiste kalacağını bildiği için çok rahattı. Annesi daha mutluydu ve Narcissa Malfoy hastaneden çıkmıştı. Draco zaten hep yanındaydı.
Evlerini yeniden düzenlemişlerdi. Draco'nun isteği üzerine salonlarındaki koltuk artık koyu yeşildi ve Draco resmen koltuğa bayılıyordu.
Evdeki favorisi oydu. Harry onun o halini düşünüp gülümsedi. Arkadaşları da sevgili olmuşlardı. Pansy ve Hermione'nin ne kadar düzenli bir ilişkisi olsa da Blaise ve Ron hala birbirleriyle uğraşıp duruyorlardı.
Onların mutlu olması Harry'i de mutlu ediyordu. Remus ve Sirius da eskisinden daha iyilerdi. Bir çocuk sahiplenmişlerdi ve çocukları Harry'e bayılıyordu.
Harry ve Draco bazen onu alıp parka götürüyor tüm gün onunla vakit geçiriyorlardı. Draco ne zaman Harry'i onunla görse ne kadar güzel bir baba olabileceğini düşünüyordu.
Draco ile beraber ablasının mezarlığına da gitmişlerdi. Draco'nun onu ne kadar hiç tanıyamasa bile çok sevdiğini bildiği için bunu Harry rica etmişti.
Sonra bunun onları biraz daha rahatlattığını anladıkları için James'in öldürdüğü çoğu kişinin mezarına uğrayıp çiçek bırakarak özür dilemiş, artık ruhlarının rahat edebileceğini söylemişlerdi.
Bazen de eskilere dönmek için hep beraber sahilde oturup muhabbet etmişlerdi. Harry şimdi düşününce her şeyin güzel olduğunu yeniden anlamıştı.
Arabasından inip şirkete girince onu kibarca karşılayıp görüşme yapması gereken odaya yönlendirdiler. Harry çok rahat bir şekilde sorulan soruları cevapladıktan sonra Lucius Malfoy'un odasına da uğrayıp teşekkür etti.
Şirketten çıkınca rahat bir nefes aldı. Gerginliği şimdi tamamen geçmişti. Sadece heyecanlıydı.
Draco'nun ne yapıyor olduğunu merak ediyordu. Yaklaşık üç saati daha olduğu için arabasına binip bir alışveriş merkezine gitti. Oradan birkaç ihtiyacını aldıktan sonra Teddy için oyuncak da alarak eve döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐖𝐢𝐭𝐡𝐨𝐮𝐭 𝐌𝐞 | 𝐃𝐫𝐚𝐫𝐫𝐲
Fanfiction[ No Magic ] "İnsanlara zayıf yönlerini göstermesi aptallık olurdu. Draco da onun tek zayıflığıydı. Ya da o gittiğinden beri zayıf hissediyordu." | Without Me - Halsey |