4. Bölüm: Sarı

108 11 0
                                    

Derin'den...
Damla o çocukla çarpıştığı zaman bana her ne kadar kötü kötü baksada ona çok gülmüştüm. Çocukta fena değildi aslında. Ama benimki daha tatlı ismi Koray. İnanılmaz yakışıklı bi çocuk. Benimki dediğime takılmayın sadece bakabiliyorum.
Geçen cuma yine okula gitmeden önce kahvaltımı yaparken bir yandan da ertesi gün tatil diye mutluluk hormonu salgılarken arkamdan bir ayı üstüme atladı. Kahvemi tükürmemle bardağın elimden düşmesi, çığlık atmam ve sandalyeden Damla'nın üstüne düşmem bir oldu. Evet bizim uykucu uyanmıştı.
"Bir dahakine daha güzel bir günaydın seansı hazırlarsan sevinirim en azından masrafsız olur" dediğimde,
"Üf kalk üstümden ya bi sarılalım dedik ezdin." deyince ikimizde gülme krizine girdik. Kahvaltım bitmişti. Damla da bir şeyler atıştırınca kahvaltıyı toplayıp çıktık. Zaten geç kalmıştık. İkimizde koridorlarda öküz gibi koştururken sonunda sınıf kapısının önündeydik. Kapı açıktı. Ama bi sorun vardı. Hoca tahtada bi çocuğa deli gibi bağırıyordu. Kk-kimdi o çocuk ? KORAY! Yok artık. Hocayı ilk kez bu kadar sinirli görmüştüm. Ne yapmıştı da bu kadar kızdırmıştı hocayı? Herneyse Damla içeriye dalmıştı bile. Sersem! Biraz dursa anlıyacağız olayı da neyse bende arkasından girmek zorunda kaldım. Tam sıramıza geçiyorduk ki hoca,
"Hey kızlar hayırdır nereye !? Geçin tahtaya, hemen!" diye bağırdı. Arkadan bir kaç gülüşme sesi geldi. Arkama baktığımda gülenler Damla'nın gerizekalı arkadaşlarıydı. Hala inanamıyordum Damla'nın nasıl böyle arkadaşları olduğuna. Gerçi onlarla hiç konuştuğunu görmemiştim. Sadece sorularına cevap veriyordu. Sinir olmuştum onlara, geberticektim oracıkta ama o an sırası değildi. Tahtaya çıktığımızda Damla en başta, ben Damla'nın yanında, benim yanımda da Koray vardı! Ne yapıcağımı şaşırmıştım öylece kaldım. Koray bana bakıp gülümsedi. Bende öyle boş boş baktım. Bir anda hocanın sesini duydum. Bana bakıyordu.
"Hey Derin kendine gel öküzün trene baktığı gibi bakıyosun çocuğa dönsene önüne!!" Allah Allah çok biliyosun sen. Neyse döndüm önüme bu arada o arkadan gelen sanki duymamızı istermiş gibi gülüşmelerini duyabiliyordum ama bir yandan da utanmıştım. Çocuğa harbiden öyle bakmıştım. Hoca Damla'ya neden geç kaldığımızı sordu, Damla'da kendisinin uyanamadığını o yüzden geç kaldığımızı söyledi. Ve arkadan bir gülüşme daha! Artık sinirlerim tepeme çıkmıştı dayanamadım.
"Hişşt sarı çok güveniyorsan kendine gel bir yolayım seni yarım saattir bakıyorum tavuk gibi gıdaklıyorsun orda sen kendini ne sanıyorsun sen ma.." Hoca araya girdi ve beni bir güzel fırçaladı. Arkadan gelen gülüşmeleri saymıyorum bile. Hoca dersini bize harcayamıyacağını söyledi ve bizi yerimize gönderdi. Yerime giderken attığım bakış o sarıya bi ömür yeterdi ama bu iş daha bitmedi.
Teneffüs zili çaldığında sarı bana bakış atıp yoluna devam etti. Damla bana onlarla aramızda ne olduğunu sordu bende onların başımıza iş açıcağını daha önce hissettiğimi söyledim. Daha önceden ona söylemediğim için biraz kızdı ama sonra istersem onlarla takılmayacağını söyledi. Bir şey demeden çıktım sınıftan.
Koridorda hızla -ve tabi sinirle- ilerlerken sarı ve sürüsünü gördüm. Yine o kötü bakışlarımdan birini fırlattım.bOda bana,
"Ne bakıyorsun ya kendine gel ne alıp veremediğin var benle" diye üstüme yürüdü. Bi tane çaktım suratının ortasına ŞLAAAKK! Eğildim ve,
"Seninle derdim yok, derdim sensin!" dedim ve hemen oradan gitmek için ayağa kalktığımda Koray'ı gördüm gülüyordu hatta kahkaha atıyordu. Bende küçük bi gülümsemeyle oradan ayrıldım. Koray orada gülmeye devam ediyordu tabi sarı da sinirlenmeye devam ediyordu.

***

Siyah ve BeyazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin