9. Bölüm: Sürpriz

90 11 0
                                    

Damla'dan...
Sabah uyandığımda her zamanki gibi yatıyordum. Küçüklüğümden beri hep sabah biraz daha yatıp bir şeyler düşünürdüm.

Derin'le birbirimizi bulduğumuzdan beri çok fazla çabalıyoruz. Daha yakın olabilmek, aradaki buzları eritebilmek için. Zamana ihtiyacımız var evet ama bunu hiç dışarı yansıtmıyoruz ve hayatımızı uyarlamaya çalışıyoruz. Aslında birbirimizi bulalı çok fazla zaman oldu ve bu yakınlık normal. 6 aydır birlikteyiz. Herneyse..

Yataktan ayaklarımı sarkıttım ve baş ucumdaki saate baktım. Bugün tatildi. İçeri gittim ve Derin'in daha uyanmadığını anlayıp kahvaltı hazırladım.

"Günaydın." Derin'in sesiyle irkildim.
"Günaydın." dedim. Kapının eşiğine yaslanıyordu. Uykulu olduğu belliydi. Gidip rutin banyo işlerini halletti ve kahvaltı etmeye başladık.
"Koray ve Rüzgar bir anda ortadan kayboldu ya." dediğinde şaşırdım. Nasıl olurda farkına varmazdım. Çok dalgındım.
"Evet. Neden acaba?" deyip yüzümü buruşturdum. Sessizlikten sonra Derin konuşmaya başladı.
"Yarın doğum günümüz!" dedi ve içimi ısıtan bir şekilde gülümsedi. Gülümsedim.
Bugün dışarı çıkmaya karar verdik. Aslında oturup yabancı dizimin yeni bölümünü izlemek daha çekiciydi fakat Derin'e hayır diyemiyorum.

Siyah dar pantolonumu, siyah tişörtümü ve siyah botlarımı giydim. Klasik ben işte. Dışarı çıktık ve hırka almayı unuttuğumu fark ettim ve Derin dışarıda beklerken hemen hırkamı aldım ve aynamın önündeki kağıt dikkatimi çekti. Düzgün bir yazı vardı. "Herşeye hazırlıklı olun. -Rüzgar." ne anlama geliyordu bu şimdi?
Herneyse, Derin'i bekletmemek için hemen dışarı çıktım. Bir taksiye atlayıp Derin'in seçtiği Avm'ye gittik.

Alışveriş Merkezinde gezerken hala aklımda o not vardı. Bir kafeye oturup kahve içme kararına vardığımızda Derin'e notu söyledim.
"Ne? Nasıl yani? Ne demek bu?" dedi.
"Bende bilmiyorum." dediğimde düşünceli gözüküyordu.

Kahvelerimizi içtikten sonra eve geldik. Aldığımız şeylerle ilgili konuşup yemek hazırladık. Yemek yedikten sonra erkenden uyudum.

Yarın sabah...
Üzerimdeki ağırlıkla mızmızlanarak gözümü açtım. Derin üzerimde kelimenin tam anlamıyla zıplıyordu.
"Ne yapıyorsun ya? Öldüm." diye mızmızlandım.
"DOĞUM GÜNÜMÜZ KUTLUĞ OLSUNNN!!" diye kulağımın dibinde bağırınca şekilden şekle girdiğimi hissedebiliyordum.
"Hı hı. Doğum günümüz dimi. Evet. Hadi lütfen git şimdi uyuyacağım." dediğimde beni sürüklemeye başladı. Masada çikolatalı pasta görünce hemen ayaklandım. Pastaya saldıracaktım ki,
"Önce kahvaltı." dedi.
"Madem önce kahvaltı ne diye koydun pastayı masaya. İşkence için mi?" dediğimde,
"Belki." deyip sırıttı.

Kahvaltımızı yapıp, kalabalık (!) doğum günü partimizi kutladık. Odaya gidip telefonu kontrol ettiğimde Rüzgar'dan mesaj olduğunu gördüm. Açtığımda,
"Rüzgar: Akşam saat 7'de bizim eve gelin. Derin ve sen..." yazıyordu. Amaçlarını anlamak için dahi olmaya gerek yoktu. Ama bir şey söylemedim.

Rüzgar'la aramız çok iyiydi. Hatta sanırım Derin ve Koray da çıkmaya başlamışlardı. Aklıma bana nasıl çıkma teklif ettiği geldi... Tekrar yaşamak için kendimi biraz -çok- zorladım.
-Derin çoktan eve gitmişti. Okulda ek çalışmam vardı. Yağmur şiddetini arttırmışken eve doğru koşuyordum. Arkadan tanıdık bir erkek sesi kulağıma doldu.
"Damla.. Bekle!" durdum ve çok geçmeden yanıma geldi. Sırılsıklamdık. Saçları dağılmıştı ve böyle çok tatlı gözüküyordu. Sesi beni düşüncelerimden arındırdı.
"Şey dicektim ben.. Şey.." dediğinde öylece yüzüne baktım. Evlerimiz çok yakın olduğu için aynı yoldan yürürdük. Herneyse..
"Şey işte.. Benimle çıkar mısın?" NE!! Ağzım açık Rüzgar'a bakarken bana vereceğim cevapla ilgili heyecanla bakıyordu. Ağzımı kapama çabalarım içinde Rüzgar'ın üstüne atlama çabalarımı dindirmeye çalıştım, fakat sadece ÇALIŞTIM. Ve tabiki başarısız oldum. Şuan neredeyse Rüzgar'ın kucağındaydım.
"Bunu 'Evet' olarak kabul ediyorum." dediğinde boynuna gömdüğüm kafamı salladım. Sonra beni indirdi. Gülümsüyorduk. Daha doğrusu ağzımızı kapatamıyorduk. Biraz konuştuktan sonra eve geldik ve beni kapının önünde beklerken yanına gidip,
"Bizde kalabilirsin. Yani istersen. Şimdi yürüme soğukta." dediğimde evimizin karşı karşıya olduğu bilgisini hayattan silmek istedim. Sırıtarak şapşal halime baktı. Sonra cevap verdi,
"Tamam sorun olur mu? Derin için?" Ah düşünceli çocuk.
"Yok canım. Sorun çıkaracağını sanmıyorum." dediğimde güldük ve eve girdik. Biraz saçma ama yağmur azaldığı için gidip eşyalarını aldı. Aslında verebileceğim birkaç bir şey vardı fakat karışmadım. İş nasıl uyuyacağımıza geldiğinde... Evet birlikte uyuduk dememi bekliyorsanız yanılıyorsunuz o yerde yattı bense yatakta. Nihahahaha kötülük.- Anlatmadan olmaz diye düşündüm. Artık Derin-Koray, Rüzgar-Ben olarak bir şeyler yapabilirdik. En iyi yanı ise aynı sınıftaydık. Hepimiz. Aşırı mutluydum.

Akşam Rüzgarların evine gittik. Ve kapıdan girdiğimiz gibi şok oldum. O kadar ortadan kaybolmalarının sebebi doğum günümüz müydü. Uzun zamandır doğum günümü kutlamazdım. Derin'le ilk beraber kutladığımız doğum günümüz olacaktı.

Pastamızı yedik. Film izledik ve hediyelerimizi açtık. Aslında hediyeye gerek yoktu ama neyse. Koray, Derin'e kocaman bir ayı ve Arrow baskılı kılıf almıştı. Rüzgar ise bana en sevdiğim dizilerin yani Arrow ve Flash'in özel tasarım tişörtünü. Hatta tişört siyah üzerine baskılıydı. Aşırı eğlenmiştim.
"Hadi bir şey yapalım. Mesela şişe çevirmece." ah Koray... Oldum olası o oyunu sevmezdim. Ama sesimi çıkarmadım.

Cevaplama sırası bende, soru sırası Koray'daydı. Lanet olsun!
"Doğruluk mu? Cesaret mi?" ne desem diye düşünürken
"Cesaret." deyiverdim. Hep cesaret derdim ben yanlışlarımı doğrulukla açığa kavuşturmamak için...
"Tamam, emin misin?" dedi ve haince sırıttı.
"Eminim." dedim. Aptal cesareti işte.
"Hımm.. Rüzgar ve sen..." hayır ya yapma bunu..
"Öpüşün..." sırıtıyorlardı. Derin ve Koray sırıtıyorlardı. Ne yapacağımı bilemedim ve Rüzgar'a baktım. O da bana bakıyordu. İnkar ettim fakat en sonunda,
"Bari en son olsun oyuna devam edelim." dediğimde tamam dediler fakat eninde sonunda olmak zorunda.
İşte en beklediğim an soru sorma sırası bende, cevaplama sırası Koray'da... Bana yavru köpek bakışı atmaya çalışan Koray'a haince sırıtıyorum.
"Rolleri değiştik ha Koray. Doğruluk mu? Cesaret mi?"
"Cesaret." dedi bu iş fazla kolay olucak.
"Derin'i öp." dediğimde Rüzgar'la birbirimize 'Çak bir beşlik.' bakışı atıyorduk. Kurbanlara gözümü çevirdiğimde Koray Derin'i kolundan çekip öptü. Şaka değil mi? Bu kadar kolay mıydı yani? Rüzgar'a baktığımda gözleri açılmış bana bakıyordu. Koray,
"Hadi gençler oyun sıktı. Şimdi sıra sizde." Lanet olsun! Neden oynadım ki?!
Rüzgar'a baktığımda çaresizce birbirimize bakıyorduk. Tekrar!

***
Oy ve yorumlarınız için teşekkürler :)

Siyah ve BeyazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin