15. Bölüm: Acınası Bakışlar

32 4 0
                                    

Damla'dan...
Spordan uzak durmak benim için nefessiz kalmak gibiydi. Derin'de böyleydi. En kötüsü Bahar yüzünden bu durumda olmamdı. Gözümdeki yaşları tutamıyordum. En basitinden koşmak... Çok uzun süre koşarsam bacağım kitlenecekti ve bir müddet hareket ettiremeyecektim.

Derin bir kez daha bana bakıp kapıyı çarparak gitti. Bunu düşünemeyecek kadar yorgundum. Çok geçmeden uykuya daldım.

Sabah uyandığımda Derin başucumda uyuyordu. Kapının kapanmasıyla oda da birde hemşirenin olduğunu fark ettim. Kısa bir süre sonra içeriye Rüzgar ve Koray girmişti. Derin'i uyandırdım.
"Noldu?!" diye bağırdı.
"Bir şey yok. Koray ve Rüzgar geldi." dedim.
Artık onların karşısına çıkmaya utanıyordum. Hep arkamızı topluyorlardı. Biraz sohbet ettikten sonra beraber ayrıldılar.

Okulun bitmesine son 2 hafta vardı. Ve ben son hafta ayağımda alçıyla dolaşacaktım. Allahtan doktor gitmemin bir sakıncası olmadığını söylemişti.

Okulun Son Günü...
Zar zor yürüyerek okula girdim. Ayağım feci ağrıyordu. Okula gelmemek için ısrar etmiştim. Çünkü Bahar'ın yüzünü görmek istemiyordum. Ama Derin zorla sürüklemişti.

Sınıfa girip kendimi sıraya attım. Herkesin acınası bakışlarını görmemezlikten gelmek yorucuydu. Derin bunu anlamış olacak ki lafa daldı,
"Bu kadar dikkat çekici bir şey yok! Herkes kendi işiyle ilgilensin! Lütfen!" diye bağırdı.

Bahar beni görmesiyle donup kaldı. Artık kendimi tutamıyordum. Ya bu halimle Bahar'ın üstüne atlayacak, ya da sakinliğimi koruyarak sınıftan çıkacaktım. Ve tabiki sınıftan çıktım. Koridorda yürürken herkes bana bakıyordu. Sinirim tepeme çıkmıştı artık!
"Ayağımızı kırmakta mı suç oldu?! Neden sabahtan beri bakıyorsunuz?" diye bağırdım. Etraftan mırıltılar gelince kendimi tutamayıp bahçeye çıktım. Sinirlenince ağlayan bir insandım. Ve şuan gözyaşlarım özgürlüklerini ilan etmişlerdi.

Kalkmama yakın yanıma Bahar geldi. Ağlamaklı bir surat ifadesi vardı. Yine duygu sömürüsü...
"Ne istiyorsun?" dedim sertçe.
"Şey.. Ben cidden çok özür dilerim. Böyle olsun istemedim." dedi.
"Öyle mi? Nasıl olsun istedin? Sen ittirince hiç dengemi kaybetmeden yürümemi mi?"
dedim artık bağırıyordum.
"Bilemedim tamam mı? Düşünemedim!" dedi.
"Neyi düşünerek yapıyorsun ki?" dedim. Ağlıyor muydu o?
"Duygu sömürüsü yapma Bahar! Seni kimseye şikayet etmedim. Şimdi rahatlıkla gidebilirsin!" deyip kalkıp yürümeye çalıştım. Bahar kolumun altına girmeye çalışınca sinirden kıpkırmızı olduğumu hissedebiliyordum. Bundan sonraki hareketlerim istemli değildi. Elimdeki değnekleri fırlatıp bağırmaya başladım,
"Ne hakla bunu yaparsın? Yaptıklarından sonra kolumun altına girmenle seni affedeceğimi sanıyorsan yanılıyorsun! Sayende doğru düzgün koşamayacağım bile!!"
"Nasıl yani?" dedi saf ayaklarına yatarak.
"Bu normal bir kırık değil Bahar? Bundan sonra o ayağımı doğru düzgün kullanamayacağım bile!" yerde oturmuş ağlıyordum. Ama üzgün olduğumdan falan değil sinirden ağlıyordum.
"Ben özür dilerim." dedi. Şaka değil mi?
"Özür dileme benden! Beni sadece yalnız bırak!!" dedim ve yanımdan koşarak ayrıldı. Neden hep ben? Neden hep biz? Tam mutlu oldum derken neden ben? Düşüncelerimin içinde boğulurken Rüzgar geldi ve yanıma oturdu. Hala ağlıyordum. Hiç beklenmedik bir anda bana sarıldı. Sanırım tek ihtiyacım olan şey buydu...

***
Herkese merhaba :) Çok klişe olacak ama sınav haftası nedeniyle çok yazamıyoruz. Ama elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.
Ayrıca oy ve yorum vermezseniz nasıl bir hikaye istediğinizi yada nasıl düzeltmeler yapmamız gerektiğini anlayamayız. Lütfen iyi yada kötü yorum yapın. Teşekkürler :))

Siyah ve BeyazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin