six

837 62 7
                                    

Vücudum sızlarken yataktan kalkmaya çalıştığımda bana ihanet etmemesini umdum. Jaehyun'la tekrar buluştuğumuzdan beri bedenimi her anlamda fena zorluyordum ve dinlenmeye ihtiyacım var gibi görünüyordu.

Çıplak bir şekilde yataktan kalkıp üzerime siyah bir tişört ve iç çamaşırımı giydim. Jaehyun, mutfakta bir şarkı mırıldanırken sandalyelerden birine oturup onu izlerken gülümsedim.

Poposu her zaman böyle güzeldi.

Yuta'nın attığı öğle yemeği mesajına cevap verirken önüme bir tabak koydu:

'Acıktın mı küçük bebeğim?'

Dudaklarını benimkilere bastırıp geri çekildi.

'Bugün bir şeyler yapmak ister misin?'

'Akşama doğru olabilir.'

'Neden akşama doğru Taeyong?'

'Çünkü, bir buluşmam var ve uzun süreceğe benziyor.'

Kaşlarını havaya kaldırdığında ona açıklama yapmamak için direndim. Sessizce hazırladığı yemeği yedik. Sonra da kendi evine gitmek üzere evimden ayrıldı.

Bugün şirkete uğramama gerek yoktu o yüzden rahat rahat hazırlandım. Yuta'yla yemek için buluşacağımız yere geldiğimde gülümseyerek bana sarıldı ve ona karşılık verdim. Daha sonra da oturduk.

'Açıkçası bana mesaj atmanı beklemiyordum Taeyong.'

'Ne diyeceğimi bilemedim.' dedim gülümserken. 'Eğer sana izin verirsem beni değiştirmek istediğini söylemiştin ve ben bunu istiyorum çünkü Jaehyun artık canımı acıtmaya başladı ve üstte olan taraf ben olmak istiyorum.-'

Yuta kıkırdarken önündeki bardaktan bir yudum aldı.

'Hemen bakma ama şu an üstte olmayı istesen kabul edecekmiş gibi duruyor.'

Kendimi bakmamak için zorlarken Yuta'nın gözleri arkamda bir yere bakarak gülümsedi. Ayağa kalkarken ne yaptığını anlamaya çalışıyordum.

Jaehyun, masamıza kadar gelip bize selam verirken ona gülümsedim.

'Mankenimle yakın görünüyorsun, Yuta.'

'Gerçekten de öyleyiz.'

Jaehyun, gülümsemeye devam ederken onun içinden ne geçtiğini en iyi ben biliyordum. Göz göze geldiğimizde lavaboyu işaret etti.

'Ben lavaboya gideceğim Yuta.'

Jaehyun'un arkasından lavaboya gitmek üzere masadan kalkarken Yuta fısıldadı:

'Ona istediğini verme Taeyong.'

Kafamı salladıktan sonra yürüdüm ve lavaboya girdim. Jaehyun beni sertçe duvara iterken canım yanmıştı.

'İşin bu muydu Taeyong?'

'Benden uzak durur musun?'

'Üstte olmana izin mi veriyor? Derdin bu mu?'

Konuştuğumuz şeyin üzerine bunu demesine bir kahkaha patlattığımda daha çok sinirlendi. Eli pantolonumun fermuarına giderken:

'Bunu ben de yapabilirim.' diye fısıldadı. 'Sadece göstermeme izin verirsen...'

'Jaehyun.'

Elini pantolonumdan çekip fermuarımı kapattım.

'Bu artık olmayacak, çünkü sen her şeyi alabileceğini sanıyorsun ve ben yoruldum.'

'Hayır Taeyong, ben öyle davranmak istememiştim.'

'Beni zor durumda bırakarak sözleşmeni imzalattın. Sanki ben sadece para kazanacağın bir nesneymişim gibi...'

Beni susarak dinliyordu.

'Umrunda olmadığını söylemiştin. Beni bırakmanın seni üzmeyeceğini söylemiştin sevgilim. Ama beni bıraktığın günden 6 sene ilerideyiz ve sen, o zaman yaptığın gibi beni bırakmalısın.'

'Bunu mu istiyorsun?' dediğinde kafamı salladım.

'Pişman olacaksın Taeyong.'

'Senin pişman olmanı sağlayacağım Jaehyun.'

Bir şey söyleyecekmiş gibi yüzüme baktı. Sonra hızlı bir şekilde lavabodan çıkarken beni ve ona karşı olan hislerimi burada, bir başımıza bıraktı.

Jaehyun beni incitiyordu ve bu alınması gereken bir karardı, beni en çok ihtiyacım olduğu zamanda yüz üstü bırakıp gitmişti ama neden bunu bildiğim hâlde onsuz bu kadar acı çekiyordum?

chanel | jaeyong ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin