one

1.1K 89 47
                                    

Gelen e-postları spamlarken gözlerimi devirdim.

'Bay Lee. Lütfen bizimle tekrar görüşür müsünüz? Bay Lee. Patronumuz sizinle bir yemek yemek istiyor.'

Chanel'le olan sözleşmemin süresi dolduğunda yeni sözleşmeyi imzalamak üzere patronun ofisine gitmiştim. Wertheimer'lardan biriyle karşılaşacağımı sanıyordum ama yeni patron bambaşka biriydi.

Jung Jaehyun. Bir zamanlar beni altında terleten ve uzun bir süredir de huzursuz rüyalarımdan terden sırılsıklam bir şekilde uyanmamı sağlayan adam.

Tabi ki sözleşmeyi hemen feshetmiştim ve başka bir markanın sözleşmesiyle ilgilenmeye başlamıştım. Ama Jaehyun hırslıydı ve beni bırakmaya niyeti yok gibiydi.

O yüzden tarafından yaklaşık üç gündür onlarca e-mail ve diğer sosyal medya hesaplarımdan mesajlar almıştım. Yine de kabul etmeye niyetim yoktu.

Telefonum çalarken bilmediğim bir numara olduğunu görünce açmadım fakat ısrarla aramaya devam ediyordu.

'Lee Taeyong?' Sesini duyduğumda yutkundum. Bu adamın o kadar süre sonra ve bütün bu yaşananlardan sonra bile beni böylesine etkilemesi korkutucuydu.

'Buyrun? Kimsiniz?'

'Uzatma Taeyong. Kim olduğumu biliyorsun zaten. Benimle bir yemeğe çık ve feshetmeyi düşündüğün sözleşme hakkında konuşalım.'

'Kararımı verdim Bay Jung.'

'Akşam yedi buçuk. Hazır olmanı istiyorum.'

'Olmayacağım.'

'Hâlâ şirketimizin modelisiniz Bay Lee. Sözleşme henüz feshedilmemişken böyle davranmak istemezsiniz bence.'

Telefonu kapattığında derin bir nefes verdim. Jaehyun her zaman istediğini alan biri olmuştu. Onunla bu konuda inatlaşmanın bir anlamı yoktu. Oraya gidecek, onunla bir yemek yiyecek ve sözleşmemi sonlandıracaktım.

Duş aldıktan sonra ekibim saçımı ve makyajımı yaptı, üzerimi giyinerek evden dışarı çıkmadan önce kapının yanındaki aynada kendime hatırlattım.

'Onunla seks yapmayacaksın, Taeyong. Seks yok.'

Dışarı çıktığımda pahalı arabasından inip benim için kapıyı açarken yüzüne bakmadan koltuğa oturdum. Arabayı sürerken de bir şey söylemeyecek gibi gözüküyordu.

Bana doğru eğildiğinde parfümünü değiştirmemiş olması tüylerimi diken diken yaparken taptığım kokusu burnuma dolduğunda yutkundum. Ama o da zor durumdaydı, bundan emindim. İkimiz de zoru oynuyorduk ve ben, onun en sevdiği parfümü sıkmıştım.

Torpidoyu açıp elime bir kitapçık verdiğinde verdiği şeye baktım.

'Hangisine gitmek istersin? Hepsinden rezervasyon yaptırdık.'

Sevdiğim bir tanesini seçerken arabayı kavşaktan diğer yöne doğru çevirdi ve o restorana sürmeye başladı. Sesimi çıkarmadım ve yüzümü dışarı doğru çevirdim.

Sonunda restorana girip bize ayrılan yere oturduğumuzda restoranı kapattırdığını fark ettim. Ama o çoktan konuşmaya başlamıştı bile.

'Bak Taeyong, geçmişteki ilişkimiz, iş ilişkimizi sikip atabileceğin bir sebep değil. Çocukça davranmayı bırakalım.'

'Özür dilerim ama...' dedim önümdeki şaraptan bir yudum alırken. Dikkatle beni izlediği gözümden kaçmamıştı.

'Başka bir markayla iş birliği yapmak istiyorum artık. Senin altına girecek bir insan değilim.'

'Benim altıma girecek bir insan mı değilsin?' Alayla güldüğünde gözleri koyulaşmıştı.

'Oysaki Taeyong, seninle hatırladığım son anımız sen altımda adımı inlerken...'

'Kapa çeneni. Buraya iş konuşmaya gelmedik mi?' diye sorduğumda beni onayladı.

'Evet, buraya iş konuşmaya geldik.'

'Ve istemiyorum.' dedim yüzüne bakarken. 'Artık sözleşmemi feshedebilirsiniz Bay Jung.'

'Sana istediğin kadar para versem bile mi benimle çalışmayacaksın?'

'Hayır, çalışmayacağım.'

'Sana önerebileceğim hiçbir şey kararını etkilemeyecek mi yani?'

'Beni tanıyorsun.' dedim. 'Etkilemeyecek.'

'Peki senin için yapacağım herhangi bir şey?'

Gözümdeki anlık kararsızlığı gördüğünde gülümsemesi suratına yayıldı.

'Anlıyorum. Benden istediğiniz özel bir şey var mı Bay Lee yoksa istediğiniz şeyi benim mi bulmamı istersiniz?'

Oturduğum yerden kalkmadan önce:

'Sözleşmemi sonlandırmanızı istiyorum Bay Jung.' dedim gözlerimi ona dikerken.

Benden hemen sonra ayağa kalktığında peşimden koşturarak beni arabanın önünde yakaladı.

'Arabaya bin.' dedi. 'Diğer türlü seni bırakmayacağımı biliyorsun Taeyong. Arabaya bin ve seni evine götüreyim.'

Ona karşı koymak imkansızdı. Arabaya bindim ve evime doğru sürdü. Evin kapısında durduğunda sözleşmeyi bana verirken eliyle çıplak damarlı kolumu hafifçe okşadı.

'Tekrar düşün, yarın öğlen ofisimde buluşalım. Eğer kararın hâlâ aynı olursa sözleşmeni bitireceğim.' diye fısıldadı.

Arabadan inip eve girerken söylediklerinin bir oyun olduğunu biliyordum. Chanel'in ceosu Jung Jaehyun, ünlü model Lee Taeyong'u kaybetmemek için her şeyi yapardı, ama geçmişteki Yoonoh, Taeyong'unu kaybetmemek için hiçbir şey yapmamıştı.

chanel | jaeyong ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin