0.9

892 91 44
                                    

🌟 Yıldızlara dokunmak bu kadar zor olmamalı... 🌟

Rose!

Gözlerini onunkilere kilitle, öne doğru bir adım, bir daha. Dudaklarım yanıyordu. Ayaklarımın ucunda yükselip dudaklarımı özgürlüğüne kavuşturmuştum. Çünkü dudaklarım onunkilere çoktan esirdi...

Tepki vermiyordu. Ben de küçük bir öpücükten sonra yavaşça gözlerine bakarak geri çekiliyordum. Gözlerini sımsıkı kapamıştı. Daha yeni ne yapmıştım ben!!

Hızla arkamı dönüp gitmeye yönelmiştim. Kolumdan tuttu ve kendine çekti. Bana sarılıyordu. Kokusu şimdi içime kafedekinden daha kolay doluyordu. Geriye çekilip işaret parmağını çenemin altına götürdü. Yüzümü yukarıya doğru kaldırıp gözlerimin onunkilerle buluşmasına sebep olduğunda gözlerini dudaklarıma yöneltti. Çok güzel bakıyordu. Baş parmağını çeneme götürüp yüzünü yüzüme yaklaştırdı.

Çok güzel öpüyordu. Sıcaktı ve ben daha da...
Aşk bu muydu? Onu öperken bile öpmek istemek ya da onunlayken vücudunun ayaklarının ucuna kadar karıncalanması, onu öperkenki gelen gülümseme hissi...

Beni kucağına alıp ayağıyla kapıyı kapattı. Ellerimi boynuna geçirmiştim. Onunki ise belimde ve ensemdeydi. Salonun ortasındaki piyanonun üstüne oturtmuştu beni. Gözümden küçük bir yaş damlamıştı. Geriye çekilip parmağıyla gözyaşımı sildiğinde gözlerimi onunkilere kilitlemiştim.

Göz bebeğinin göz göze gelinceki büyümesi efsaneviydi. Muhtemelen bende de aynısı olmuştu. Yüzünü inceliyordum. Mükemmel bir şaheserdi o. İşaret parmağımı yüzünde gezdiriyordum. Parmak ucum dudağının kenarına geldiğinde huylanmış olacak ki çocuk gibi kıkırdadı. Daha fazla bu efsanevi yüze dayanamayıp dudaklarımı sahibine kavuşturdum. Ayaklarımı beline dolamış kendime çekiyordum. Ellerimi saçlarının arasından geçiriyordum. Dudaklarımızı ayırdığımızda utandığım için kafamı boynuna gömmüştüm. Ellerim hala boynundaydı.

Uyumuş kalmış olacağım ki. Sabah uyandığımda arkamdan bana sarılan bir bedenle onun yatak odasında olduğumu fark ettiğimde sırıttım. Kafamı yavaşça ona doğru çevirecekken kafasını kaldırıp dudaklarını dudaklarıma yapıştırdı.
-Günaydın güneşim...

Sırıtıyordum. O ise beni inceliyor önce alnıma sonra gözlerim, yanaklarım, çenem ve dudağımın kenarlarını minik öpücüklere boğuyordu.

Anlık olarak saat ile göz göze geldiğimde işe geç kaldığımı fark ettim. Ne olduğunu sorar gözlerle bana baktığında sadece "iş" diyebilmiştim. O ise "Hayır, bütün gün boyunca beraberiz evden dışarı çıkmak yok!" demişti. "Ama-" tek kaşını kaldırıp "Ama ne?" demişti. Ben ise "Peki." diyebilmiştim.

Sonra yatakta doğrulup "Biz neyiz?" dedim. "Biz hikayenin kazanan karakterleri birbirine kavuşabilen Gül ile Bülbülüz" demişti. Hoşuma gitmişti sırıtmıştım ama bu sırıtış kısa sürdü "Ama sen yakında evleneceksin.." " Bundan benim niye haberim yok." " Hadi ama yalan mı?" "Yalan! Sence babam istiyor diye böyle bir şeyi yapar mıyım ben?" " Bilmem seni tanımıyorum daha." Muzipçe sırıttı ve "Tanışalım o zaman!" diyip beni hızla yatağa çekip üstüme çıktı.

Saat 13.20'idi üstüm kirli olduğu için Jiminden eşofman istediğimde " Sana uygun muhtemelen bir tane vardır ama sen gene de bunu giy" demiş ve dizlerimin bir karış üstünde biten beyaz gömleği vermişti bana.

Mutfakta beraber yemek yapmış onları yiyor ve birbirimize ailelerimizden geçmişimiz ve kendimizden bahsediyorduk. Sonra gözüm dün geceki öpüşmemizin taçlandığı yere pianoya ilişti. Masadan kalkıp piyanoya yöneldim. "Çalıyor musun?" "Şu sıralar hayır. Biliyor musun?" "Hayır" "Peki çalmak ister misin?" Gözlerine bakıyordum " Evet!"

On and On || Jirose Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin