Bölüm 1

828 36 1
                                    

medya gece black.

akademiye girdim. yeni görev gelmediği için hızla yatakhane ye girdim. siyah kıyafetlerimi bir başka siyah kıyafetler ile değiştirdim ve sınıfa girdim. altımda sporcu yarım atleti ve şort vardı. ben gece black. 22 yaşında özel görevlere çıkan ve özel korumalık yapan bir kızım. bu akademide millet bir birini öldürüp kaçırıp işkence ede biliyor. akademinin özelliği eğitimlerimiz özel ve kanlı. şimdi sınıfta ders programına bakıyordum. ders kendini koruma  hızla  en alt kata indim. akademinin en acımasız ve duygusuzu olduğum için lakabım ÖLÜM MELEĞİ. evet ben gülmeyen acımayan ve kendi canım pahasına koruması olduğum kişiyi koruyan birisiyim. ailem ben 6 yaşındayken gözlerimin önünde öldürüldü. ilk cinayetim oydu. sonra  babamın yazdığı yazıyı görünce bu akademiye zorunlu olarak başlamıştım. patronlar sürekli el değiştiriyordu. eğitimler devam ediyordu acı günlerdi. sonra yalnız olduğumu acımasız olursam ve kimsenin acımasına ihtiyacımın olmaması gerektiğini anladım. hızla savunma kısmına geçtim. herkes susmuştu. yerime geçtim. benim yerim özeldi. daha acımasız olanlarla beraberdim. yukarıda olan cam izleme kısmında bir karartı gördüm. oraya bakmaya başladım. dört yüz gözüktü. birisi bizim müdürün diğerlerini tanımıyordum. fatih mert ve murat ın yanına geçtim. onlarda benim gibilerdi. sadece onlar mutlu ve gülen insanlardı.  hepimiz eğitmenin emri ile ringe çıktık. 4 kişi dövüşüp kazananı belirleyecektik. sert ve umursamaz surat ifadem ile gardımı aldım. düdük çaldı. hepimiz ileri gitmeye başladık. beni ortaya almaya çalışıyorlardı. onlar avantajlı olduğu için aklımdan yapacağım şeyleri hazırlıyordum. avantajları sayı olarak fazla ve dinçlerdi. ben görevden yeni gelmiştim yorgundum. aklımda olan şeyleri bire bir yapmaya başladım. fatihi alıp kolunu büktüm. muratın üstüne attım. murat kaçınca hızla yumruk yapıp havaya kaldırdığı elin i tuttum ve boşluğuna vurdum. soldan yediğim yumruk ile başım yana düştü hızla mert e baktım. bana tekme atacaktı. hızla kaldırdığı ayağını tuttum ve kaldırdım. sonra yerde duran bacağına vurarak yere düşürdüm. üstüne çıktım ve sert yumruklar atmaya başladım. rojin yoktu şaşırmıştım. arkamda bir hareketlilik hissettim. hızla arkamı dönüp karşımda duran kişiye yumruk attım. ne düşünmüştüm ki. Rojinin burada olmadığını falan mı? ayağa kalkmaya çalışınca karnına iki sert tekme indirdim. bu kızı sevmiyordum. bizim sınıfın en başarısız olanı. en sürtüğü. başka kızlarda vardı başka sınıflar ama bizim sınıfımız hepsini elden geçirip çoğunu hastanelik edince onları başka akademiye almışlardı. sakince diğerlerine baktım. yerde yatıyorlardı.  eğitmen beni aşağı indirdi.  nabız almaya başladı.  sonra yanıma geldi ve "ölüm meleği hemen direnç bölümüne!"dedi. hmm en sevdiğim. tam içeri giriyordum ki yankılanan ses ile durdum "acımasızlar hemen odama!"dedi bu ses. ödlek müdürümüz bizi çağırıyordu. hızla tuvalete girdim. bu sırada da diğerleri toparlanırdı. sakince kan olmuş olan elimi yıkadım. bandajı sarmamıştım. şortun cebinden çıkarttım. tuvaletten çıktım. müdürün odasına gitmek için merdivenlere yöneldim. arkamdan da diğerleri geliyordu. bandajı sarmaya başladım. arkamdan gülerek geliyorlardı.   anlamıyordum.. o kadar dayağa hala mutlu oluyorlardı. kapıya ulaşınca çaldım ve komutu beklemeye başladım. arkamda kahkaha atıyorlardı resmen. komut gelince içeri girdim ve diğerlerinin suratına kapıyı kapattım. pozisyon aldım. kapının arkasından inleme ile karışık gülme sesi geldi. göz devirdim. kapı tekrar açıldı. hala gülüyorlardı. sinirle dişlerimi sıkıp "o lanet ağzınızı kapatıp pozisyon alır mısınız lütfen!" dedim. sesim her zamankinden daha tehlikeli çıkmıştı. anında sesler kesilirken rojinin cırtlak sesi çıktı "amanda da aman en acımasız konuştu(!) ne yaparsın döver misin"dedi. hızla boğazına yapışıp duvara ittim. ardından daha önce kullanmadığım bir sesle "açıkçası ilk önce dişlerini kırana kadar çekiç ile suratına vurup sonra ses tellerini çıkartıp bağırsaklarından fiyonk yaparak  ellerini bağlamayı düşünüyordum. bilmem belki de tüm bunları yaptıktan sonra sevgili babacığına bunların videosunu atarım. en sonunda da seni yakarım.. ha ne dersin?"dedim. yavaşça geri çekildim. sert bakışlarımı müdüre yolladım. yutkunduğunu gördüm. rojin korku ile bağırdı "ne yani beni tehdit mi ediyorsun"dedi.  gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. o sırada içeri birisi girdi. eğitmendi. müdüre "müdürüm ölüm meleği normalden fazla sinirli! sinyaller alarm veriyor." dedi.  derin derin nefesler almaya başladım. öfkeme kilit vura bilirdim. bunu bana öğretmişlerdi.  sonra "sakinim. neden çağrıldık. hemde eğitimin en zevk veren kısmında"dedim.  eğitmen kafa salladı ve dışarı çıktı. müdürün söyledikleri beni şoka soktu. çünkü müdür "içinizden iki kişi seçilecek. korumalık yapacak. ama bu görev gibi olmayacak. onlar artık seçilenlerin  sahipleri olacak"dedi. şaşkınlığımı belli etmemek için bir çaba harcamadım. çünkü ifadelerim ile duygularım arasında geçilmez bir duvar vardı. mert "ne yani bizi satıyor musunuz!"dedi dehşetle.  müdür "evet siz bunun için eğitildiniz. göreviniz bu" dedi. gözlerim yavaşça yan tarafa kaydı.  dikkat ile bana bakan bir adam vardı. önüne dosya uzatıldı. tahminimce hepimizin dosyasıydı. siyah saçları vardı. gözleri saçları gibi karanlıktı. uzun boylu ve oldukça kaslı olduğu belliydi. gözlerim diğer adama kaydı. dosyayı inceliyordu.  sarışın ve şerefsiz pezevenk tipli birisiydi. yeşil gözleri vardı. dikkatimi çeken şey ise ateş bey ve deniz bey arasında geçen bakışmalar. düşman olduklarını anlamıştım.  bakışları üzerimde hissedince yavaşça ikisine bakıp müdüre döndüm. beş dakika sonra  ateş bey bana bakarak dosyayı verdi.  deniz beyde dosyayı verince müdür bize baktı ve "evet kimi seçiyorsunuz"dedi. ateş bey ayağa kalktı. yavaşça arkamıza geçti ve hepimizin etrafında dönerek incelemeye başladı. benim yanıma gelince durdu. sonra elini kaldırıp vuracakmış gibi yapınca hemen elimi kaldırdım ve elinin koluma gelmesini sağladım. sakince kafa salladı ve rojine baktı. dudağını ısırıp göğsünü ardından da kalçalarını göstermeye başladı rojin. yüzümü buruşturup önüme döndüm. ateş beyin de benimle aynı tepkiyi verdiğini görünce burnumdan gülermiş gibi sert bir nefes verdim.  ateş bey murat'a baktı. sonra yerine geçti. deniz beyi sevmemiştim. bana bakarak baştan aşağı süzdü. bacaklarımda fazla oyalanınca "deniz bey bacak shov vermiyorum. sürtük olan yanımdaki. gözlerinizi üzerimden çekin!"dedim sert bir sesle.  bana bakarak "ya sana bakmak istiyorsam"dedi. sinirle ağzımı açmıştım ki aniden boynumda yanma hissettim. acı seviyem oldukça fazlaydı. inledim ve boynumu tutmaya başladım. müdür sinirle "düzgün konuş!"dedi. sinirlenmiştim. yavaşça doğruldum ve "elindeki elektriğe mi güveniyorsun. bir gece gelip seni öldürsem kimsenin ruhu duymaz. gören olsa da  bir şey diyemez."dedim. boynum ağrıyordu. acı devam ediyordu. ısı artınca acıyla yere çöktüm. sesli bir inleme feryat etti dudaklarım dan. mert bağırdı "müdürüm kesin şunu! acı seviyesi en yüksek olan kişi o ve yere çöktü acıdan!"dedi.  ateş bey yanıma koştu ve boynuma bakmaya başladı. sonra müdüre bağırdı "KUMANDAYI VER LAN!"dedi. kumandayı alıp bana uzatınca zorlukla elimi kumandaya götürüp makineyi kapattım.  ısı yavaşça azalmaya başlayınca zorlukla nefes aldım.  ateş bey büyük elini boynuma bastırınca derin nefes almalarımı yavaşlattım ve gözlerimi kapattım. yavaşça toparlanmaya başladım.  ayağa kalkmaya çalışınca ateş bey "şş sakin ol. fazla sinirlisin. öfkene kilit vur"dedi. sesi sert çıkmıştı. gözlerine bakıp kafa salladım ardından müdüre bakmaya başladım. bana bakıyordu.  fazla dikkatli bakıyordu. ateş bey sert ve soğuk sesi ile "hangisi daha iyi"dedi. rojin ağzını yayarak "tabi ki ben ateş beyğğ"dedi. sesinin etkileyici olduğunu falan mı düşünüyordu. ateş bey "sesini kes"dedi ve müdüre bakmaya başladı. müdür " en iyileri ölüm meleği"dedi. deniz bey "neden bu kıza ismi değilde lakabı ile sesleniyorsunuz" dedi.  ben sert bakışlarımı deniz beye yönlendirirken müdür "ismini onun hayatında önemli olanlar söyleye biliyor. izin verdiği kişiler falan. izinsiz kullanılanlar ölü bulunuyorlar. ölüm meleği dememizin sebebi de bu gurupta hatta tüm sınıfta en fazla görev alan kişi. en duygusuz ve acımasız olanı."dedi. vay be gururlandım şimdi. ateş bey "tamam ölüm meleği bende. sende hangisini seçersen seç"dedi sert bir sesle.  fatih "ne yani senin bir hayvan gibi alıp satmalarına izin mi vereceksin. sana inanamıyorum ölüm meleği"dedi. bende omuz silkip "uzun süredir görevlere çıkıyorum. neredeyse bu akademi benim getirdiğim parayla kalkınıyor. her şeye itiraz etmek yerine sessizce görevi bekleseniz"dedim. murat "sanki biz görevlere çıkmıyoruz"dedi. bu kez ona baktım. bana bakıyordu. sadece " 6 yaşından beri burada acımasız eğitimlere tutuldum. şu an 22 yaşındayım ve bu zaman boyunca 95 göreve çıktım. sadece biri başarısız sonuçlandı onda da çocuk aslında hain çıktı. bana bunu söyleyen birinin 5 kez göreve gitmesi ve övünmek gibi olmasın ama 3 görevi başarısız sonuçlandırması.. bilmiyorum"dedim ve önüme döndüm. ateş beyin arkasına geçtim.  deniz bey de "of en iyisi gitti.. neyse o zaman rojin gelsin"dedi.  rojin benim gibi deniz beyin arka tarafına geçti. müdür bey "tamam o zaman. seçilenler özel odada boynunuzda olan mikro çipleri çıkartın. beyler sizde isterseniz onlarla beraber gidin. ben işlemleri halledeceğim" dedi.  ateş bey ayağa kalktı. bana baktı ve kafa salladı. karşılık verdim. ardından kapıya gidip kapıyı açtım. hızla dışarı çıktı.  bende arkasından ilerlemeye başladım. sağa girince arkasından ilerledim.  odaya girdik. adam beni koltuğa oturttu.  ellerimi ayaklarımı ve başımı sandalyeye sabitledi. arkamızdan da deniz bey ve rojin geldi.  rojinde koltuğa oturdu. aynı sabitleme işlemleri ona da yapıldı. ilk ona işlem yapılacaktı. ateş bey yanıma geldi ve mırıldanarak "mikro çip nerede"dedi. bende "boynumuzda efendim. kulağımıza biraz daha yakın olan yerde şişliği hissedersiniz zaten efendim.."dedim. parmağını yavaşça boynuma çıkarttı ve kabarık olan kısmı aramaya başladı.  bulunca  parmağını yavaşça o bölge de gezdirdi. bir çığlık sesi geldi. kulaklarım acımıştı. rojin ağlayıp çığlık atıyordu. mırıldanarak "keşke ses tellerini de alsanız "dedim. ateş bey güler gibi bir nefes verdi.  sessizce gözlerimi ona çevirdim. bana bakıyordu. doktor bana gelince yanımdan ayrıldı. sandalyeye oturdu. bana bakmaya başladı..

KORUMAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin