Bölüm 5

449 24 0
                                    

depoda köşeye çekilmiş ateş beyin adamı dövmesini izliyorduk.  kuzey bey ve ateş bey dönüşümlü dövüyordu. ben asrın ege karan yıldırım rüzgar berk ve memet onları izleyip genel olarak sohbet ediyorduk. memet biraz garip davranıyordu. tedirgin gibiydi. sürekli avuç içlerini pantolonuna siliyordu. heyecanlı ve endişeliydi. çok şüpheci davranıyordu. ama bu gün başlamıştı. biz genel olarak bir çeteyiz ve düşman çeteler bizi indirmek için uğraşıyor. bizim aramızda liderlik koltuğu diye bir bok var bizde bu boka sahibiz. yani ilk sıradayız. ikinci sırada olan çete yani 'dark blue'  bizimle sürekli uğraşıyor. memetin onların onlar için çalışmaya başladığını düşünüyordum. egeye baktım. oda kararlı gözlerle bana baktı ve kafa salladı. memet anlamamış gözlerle bize bakıyordu. diğerleri de aynı şekilde kafa salladı.

ne kadar zaman zaman geçti bilmiyorum ama kuzey bey ve ateş beyin işleri bitmişti. şu an memet dahil hepimiz dışarıda oturuyorduk. ege ben karan yıldırım rüzgar ve asrın sürekli bakışıyorduk. sert bakışlarımı memete kitledim. sert bir şekilde yutkunup baskıdan kurtulmak için ayağa kalkıp "ben bir tuvalete gideyim" dedi. bende sert ve şüpheci bir sesle "git bakalım" dedim. gidene kadar  gözlerimle takip ettim. iyice uzaklaşınca patronlarımız hariç hepimiz aynı anda "olum şerefsiz pezevengin önde gideniyim bu pezeveng göt lalesi bize ihanet ediyor" derken ben sessiz kaldım. bakışlar bana dönünce kafa sallayıp "fazla çömez. bu gün başlamış belli. ateş bey benim izin günüm ne zaman?" dedim. bana "yarın yani salı günü" dedi. kafa sallayıp sert bakışlarımı yerde dolaştırdım. "bunu alın bizim depoya. GPS falan olmasın dikkat edin. yarın ben ilgileneceğim." dedim. o sırada berk e telefon geldi ekranı yavaşça bana gösterdi ve uzaklaşıp telefonla konuşmaya başladı. arayan eğitmendi. evet iki tane köpeğim vardı. biri american bully XXL Ares ve labrador alex 

                                                                               ares 👇

                                                                                   alex👇

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                                                                                   alex👇

                                                                                   alex👇

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

derin bir nefes aldım ve gelen haberi beklemeye başladım. berk yanımıza gelince bana bakarak "seninki eğitmenin kolunu ısırmış adama ameliyat yapılacakmış." dedi. patronlar ve asrın anlamamış gözlerle bize bakıyordu. berk devam etti "artık adamları susturmak için para yetmiyor. kararlılar sosyal hizmetlere verecekler. tabi eğer almazsan. eğitim tamamlanmış. alex daha küçük olduğu için sadece basit bir koruma olmuş." dedi. sağ elimi alnıma koyup hafifçe masaj yapmaya başladım. onlara bakmadan "onları yanıma alamam. yerleşik bir hayatım yok. yıllarca korumalık i.in eğitim aldırdım. kabul onları iyi bir koruma köpeği yapmak için çok uğraştım.. ama herkes onları kabul etmez. onları sahiplendirmek istemiyorum. belki hayatımı koşulsuz emanet edeceğim sayılı kişilerin başında." dedim. berk sinirle bağırmaya başladı "nasıl yani. sırf sikik patronların ve görevlerin için yıllarca eğitimler aldırdığın hayvanları şimdi yanına alamayacağını mı söylüyorsun! " dedi. haklıydı ama bana bağıramazdı. sert ve öfkeli bakışlarımı yüzüne kilitledim. sonra öfkeli sesimle "sınırlarımı zorlama.. bana bağırma" dedim her kelimenin üzerine basarak. bir iki adım geriledi ve yutkunup "bak sadece iki seçeneğin var.. ilki tüm bu korumalık işlerini falan bırakıp normal biri, yaşıtların gibi normal olamak.. yada ikinci seçeneğin onları da yanına alıp görevine devam edersin."dedi. sesi daha sakindi. ama anlamadığım bir şey vardı. benim köpeğim ona veya alex'e bir şey yapılmadığı sürece kimseye zarar vermezdi. sinirle gülmeye başladım. sert bir şekilde dudağımı ısırıp kafamı salladım. sonra sinirli çıkan sesimle "beyler Ares ne zaman boş yere birine zarar verdi. abi ben köpeğimi tanıyorum. ya kendisine ya alex'e bir şey yaptılar" dedim. rüzgar da bana onay vererek "haklı beyler. ilk eğitimini biz verdik. elimizde büyüdü." dedi. sinirle saçımı karıştırdım. ateş bey "gece ne oluyor! her şeyi anlat" dedi. ben sakin tutmaya uğraştığım sesim ile "iki köpeğim var. biri american bully biri labrador. Ares yani pitbull birinin kolunu ısırmış ama biri ona zarar vermediği sürece kimseye zarar vermez. labrador yani Alex daha yavru. genel patronlarım kabul etmediği için orada kalıyor." dedim. sonra biraz duraklayıp derin bir nefes alıp devam ettim. "ateş bey istifamı verebilir misiniz?" dedim.  sert bir şekilde kaşlarını çattı ardından "saçmalama gece! al getir ikisini de. benimkine arkadaş olurlar" dedi. mahçup bir ifade ile ona baktım.  sonra kafa salladım. yıldırım alayla "emin misiniz ateş bey." dedi ve telefonunda bizim köpeklerin fotoğrafı olduğunu düşündüğüm fotoğrafı gösterdi. ben kafasına vurup "olum sen ne şerefsiz ne hain köpeksin ya" dedim. güldü ve "vazifemizdir efendim!" dedi. hepimiz gülmeye başladık. bir ışık dikkatimi çekti. sessizleştim. yavaşça oraya yürümeye başladım. savunma pozisyonu almıştım bile. arkamdakiler bana bakıyordu. çalılardan baktığımda bir kaç kişinin bizimkilere baktığını gördüm. sonra bunların dark blue olduğunu anladım.   aniden karşılarına çıkıp hepsini açık alana doğru ittim. diğerleri bana bakıyordu. memete baktım. korku dolu bakışları ile bana bakıyordu. sonra yerde duran telefona baktım. adım ve yıldırıma attım. hemen havada kapıp incelemeye başladı. karan yanıma gelip hepsine bez tuttu. sonra hepimiz patronlar hariç. onlar bize bakmayı tercih ediyordu. yere eğildim. birini kucağıma aldım ve arabaya doğru yol aldım.  bizimkiler bağlamışlardı. yıldırımın yanına gittim. bana "durum kötü. savaş yeniden başlayacak gibi. tek fark... herkes tek olacak. bu mesajın bizlere ulaşmaması için ana bağlantı sistemini çökeltmişler. memet bu gün başlamış ki onu da her biri gibi anında fark ettik.  tek sorun.. birinci ve ikinci sadece kendi arasında olacak. yani dark blue' ya hiç bir şey yapamayız.  kayıtları silelim. sadece bunu yapa biliriz. yarında her boku siktir edip çalışmalara başlamamız lazım." dedi. kafa salladım. sonra "olum çok boktan bir zamanda. o zaman sen hacker ekibini alın. ne bok varsa silin. tüm bilgileri. yandaşları ile arasında bulunan programları silin. e-mail yolu ile de yandaşlarından ayrıldıklarını söyleyin. onları tamamen güçsüz düşürelim. hile olayları olmasın. ajanlardan üçünü aralarına gönderelim. gözcüler her yerde peşlerinde olsun. her türlü önlemi alalım." dedim. sonra derin bir nefes alıp ekledim "sen durumu diğerlerine de açıkla. benim kararımı söyle. tüm yedek ekiplerin bizimle geleceğini söyle. eğitimlerine dahada ağırlık verin. karan silah ve güvenlik işlerine yoğunlaşsın. size güveniyorum" dedim. gururla kafa salladı ve "bu son oyun. son şans.  merak etme kazanacağız. güvenini sarsmamak için elimizden ne geliyorsa yapacağız." dedi. bende gülüp "birincilikten ikinciliğe düşmekte önemli değil. biz çabaladık denedik. olmasa da yapacak bir şey yok. ama kazansak fena olamaz yani " dedim. bu sefer bizim ekip gülmeye başladı. ege alayla "ağa boş ver kazanamazsak sıkarız kafalarına" dedi. gülerek "ne kadar ahlaksız ve terbiyesiz bir düşünce. aynı ben" dedim.  ege gülerek "tut beni şempazem" dedi ve ben daha ne olduğunu anlamadan kucağıma atladı. iki adım sendeleyip yere düştüm. ağzımdan acı dolu bir inleme kaçtı.  ateş bey sessizce izlediği yerden uzaklaşıp  hemen yanıma geldi. asrın ondan önce davranıp beni egenin altından aldı ve köşeye çekti. yavaşça ayağa kalktım. ege yanıma gelip "sanırım şempazemin çanağını kırdım." dedi. sinirle sert bir yumruk attım. sonra "hala şempazem diyor ya" dedim. sonra devam ettim. "ege var ya yapacağın işe sıçam ya. seni Ares'e söyleyeceğim" dedim. canım acımamıştı. ama onların bunu bilmesine gerek yoktu. ateş beye bakıp "isterseniz yola çıkalım efendim." dedim. kafa salladı ve "tamam. yoldan geçerken senin ikiliyi de alalım. yeni şoför geldi. kuzey kardeşim sonra görüşürüz" dedi. kuzey bey ile selamlaşıp ilerlemeye başladı. hemen arkasından ilerledim.  şoför bizi bekliyordu. hızla araca bindik. ateş bey biraz değişik görünüyordu. ona "ateş bey iyi görünmüyorsunuz. isterseniz direk eve geçelim." dedim. bana baktı ve zorlukla kafa salladı. endişe ile elimi alnına götürdüm. ateşi vardı. şoföre "direk eve geç. arabayı daha hızlı  kullan" dedim. kafa salladı ve dediğimi yaptı. ateş beyin ateşi fazlasıyla vardı.  camı hafif açtım. ardından ateş beye "efendim üzerinizi çıkartın ateşiniz var." dedim.  bana bakıp "üşüyorum. camı kapat" dedi. sadece göz devirdim. araba  genişti. hafifçe ayağa kalkıp  kıyafetinin alt kısmını yukarı çıkarttım.  yavaşça koltuğa yatırdım. gözünü açamayacak kadar ateşi vardı.  sessizce "efendim hastaneye gidelim ateşiniz çok fazla." dedim. ama kabul etmedi. bende telefonumdan daha önce numarasını aldığım kazım'ı aradım. telefonu açınca "kazım ateş beyin ateşi çok fazla. doktorunu ara eve gelsin. hastaneye gitmek istemiyor." dedim. bana "peki ölüm meleği hemen konuşuyorum" dedi. telefonu kapattığımda eve varmıştık. kapıyı açıp iki korumayı çağırdım. onlarında yardımı ile ateş beyi odasına taşıdık. hizmetliler bu gün izinliydi. hemen mutfağa inip çorba yapmaya başladım. çorba kaynama bırakınca çalan kapıya bakmak için hole girdim ve kapıyı açtım. doktor ve kazı gelmişti. onalar "yukarıda" dedim. hepimiz yukarı çıkmaya başladık.   doktor genel kontrol yapıp bize döndü "ateş düşürücü ve ilaçları yazdım. ateşi çok fazla. kendini çok yormuş. sıcak şeylerden uzak dursun." dedi. reçeteyi kazıma verdi. kazım bana kafa sallayıp hemen aşağı inip ilaçları almaya gitti. doktor a onunla birlikte gidince bende bir kaba soğuk su koyup yanına geçtim. hafifçe doğrulttum. yavaşça çorbayı içirmeye başladım..

KORUMAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin