"Yine kaybedecek. Böyle devam ederse bir aya kalmaz batarız Changbin."
Siyah saçlarını tek eliyle karıştıran Changbin, ortağı Bang Chan'ın yüzüne bakmış ve sessiz kalmıştı. Ona planlarından bahsetmemişti. Sonuçta Chan sadece mali bir ortaktı. Clix klübüne başka bir katkısı yoktu. İç işlerden haberdar olması gerekmiyordu yani. En azından Changbin'e göre.
"Yeni gelen dövüşçülerle görüşmek istiyorum. Hepsi böyleyse, işimiz yaş."
Changbin sessizliğini koruyarak kalkmış ve Chan'ın isteğini sakince yerine getirmişti. Kapıdaki adama tüm dövüşçüleri arkadaki dinlenme odasında toplamasını söylemiş ve içeriye dönüp Chan'a başıyla hafif bir işaret vermişti.
İkisi birlikte odadan çıkıp dinlenme odasının bulunduğu koridora girdiler."Neden bu kadar rahatsın Changbin? Batacağız diyorum, durumun farkında değil misin?"
İç çekerek geldikleri odanın kapısının önünde durdu Changbin.
"Her şeyin farkındayım Chan hyung. Sen sadece sakin ol, ben halledeceğim."
Chan, onun bu kararlı duruşundan ötürü az da olsa rahatlamış ve odaya girmişti. Yeni dövüşçüleri kontrol etmese içinde kalırdı. Bu, her zaman yaptığı bir şey değildi. Sadece son zamanlarda üst üste kaybedilen dövüş haberlerinin gelmesi onu rahatsız etmişti. Clix Dövüş Klübü'nün ortağı olarak bu kontrolü yapmak zorunda hissediyordu kendini.
Chan, dövüşçülerle konuşup onları gözleriyle ölçüp biçmeye çalışırken Changbin ise girdikleri kapıya sırtını vermiş ve kollarını bağlamış bir şekilde düşünüyordu.
L.T için düşündüğü ve yapmaya çalıştığı şey, biran önce sonuca varsa çok iyi olacaktı. Ancak planda bir tıkanıklık hissediyordu Changbin. Belli ki, Winwin'le tekrar konuşması gerekecekti.
Telefonunu çıkarıp bulduğu numaraya kısa mesaj çekti.Gönderilen:82...
Görüşmeliyiz. Müsait olduğunda, aynı yerde, aynı saatte.Taeil
O kadar saçma bir durumun içindeydim ki, her şeyin aptal bir şaka olmasını dilerdim. Bunca şey yaşanmasaydı ve kimsenin canı yanmasaydı, kardeşim de ben de mutlu olabilirdik.
"Yemeğine dokunmadın hyung. Bir şey mi oldu?"
Daldığım düşüncelerden çıkıp karşımda oturan Jaehyun'a baktım gülümseyerek.
"Hayır, dalmışım sadece."
İnanmasa da inanmış gibi yaptığı için başka bir şey söylemedim ve tabağıma odaklandım. Aslında yemek yemeğe bayılırdım. İyi de yerdim ama nedense keyfim yoktu.
"Sana aldığım kitabı bitirdin mi?"
Konu olsun ve kafam dağılsın diye ortaya attığım soruya, kafasını iki yanda sallayarak cevap verdi Jaehyun.
"Aslında", dedi elindeki peçeteyi masaya bırakıp.
O kadar dalgındım ki, ondaki değişimi görememiştim. Son zamanlarda sürekli bahçedeydi ve eskisi kadar çok gülümsüyordu."Sana bir şey söylemek istiyorum hyung. Ama hemen kestirip atma lütfen."
Kafamı onaylar anlamda salladım. Benden çekinmesi için hiçbir sebep yoktu. Benim tek dileğim, onun eskisi gibi hissedip hayata geri dönmesiydi zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Billionaire | MarkHyuck
FanfictionSadece seni hissedebildiğimi biliyorsun. Beni aydınlat, baştan çıkar, bana her şeyini ver. Çünkü biliyorsun, sadece seni hissedebiliyorum... #Onlyicanfeelyou _____________________________________ !Argo içerebilir! Başlangıç: 10/04/20 Bitiş: 23/07/20...