Yuta ilk defa düşüncelerinde boğulma deneyimini yaşıyordu. Mark'ın onunla konuşması bile değiştirmemişti düşüncelerini. Winwin'e çok kırılmıştı. Onunla konuşmak isteyen tarafına sürekli bunu hatırlatıyor ve kendini durduruyordu.
Winwin'i seviyordu. Başta bundan emin değildi ama sonradan farketmişti duygularını. Onu önemsiyordu, onun için korkuyordu, varlığıyla bile mutlu ve pozitif hissedebiliyordu. Bu, Yuta için pahabiçilemez bir histi. Çünkü çocukluğu güzel geçen biri değildi.Annesi ve babası o çok küçükken boşanmıştı ve ikisi de Yuta'yı istememişti. O ve daha küçük kız kardeşi bir süre akrabalarında kalmıştı ancak şartların getirisiyle erkenden kendi parasını kazanmak zorunda kalmıştı Yuta. Japonya'dayken hayatı zorluklarla geçmişti, genç yaşında ihtiyaç ve gelir gider listesi yapmaya alışmıştı. Bir yandan da liseyi en iyi dereceyle bitirmeye çabalıyordu. En sonunda biriktirdiği parayla üniversite okumak için Kore'ye gelmişti ve durumu iyileşir iyileşmez kardeşini de yanına almıştı. Erken olgunlaşmış ve ilgiden yoksun bir genç olarak okumaya ve çalışmaya devam ederken Taeyong'la karşılaşmıştı. Onunla arkadaş olmuştu, sonra da Johnny'yle. İkisinin de yeri Yuta için çok özeldi. Zor zamanlar geçirdiğinde, Taeyong ve Johnny ona hep arka çıkıp destek olmuştu. Onlardan ayrı düşmek zorunda kaldığında en çok kendini, vefa borcunu ödemediği için suçlamıştı. Bu yüzden Mark'a yanaşmıştı. Bu şekilde Taeyong'a biraz daha yaklaşabileceğini ve vefa borcunu kapatabileceğini düşünmüştü Yuta. Zamanla o çocuğa, onu korumak için kendi canını bile hiçe sayacak kadar değer verir hale gelmişti. Taeyong'un onu itmemesiyle de, eskisi gibi arkadaş ilişkileri olmasa da, yeniden yanında yer alabilmişti. Yuta Taeyong'un Johnny ve kendisini neden bir anda uzaklaştırdığını bilmiyordu o zamanlar. Her şeyi anlatan Mark'tı sonradan. Yuta, Taeyong'un bir sebebi olmasına bile sevinememişti çünkü hayat adil değildi. Onların arkadaşlıklarına da yüreklerine de adil davranmamıştı.
Sicheng ise sonradan gelmişti L.T'ye. Taeyong, Yuta'dan özellikle istemişti ona göz kulak olmasını. Yuta farketmeden Winwin'i sevmeye ve fazlasıyla değer vermeye başlamıştı. Sonra, aynı şekilde onun da kendisine değer verdiğini sanmıştı. Şimdiyse ayrılardı. Bu Yuta'yı öfkelendiriyordu. Böyle olmamalıydı. Sicheng'e sormalıydı. Neden bunu yaptığını sormalıydı. Mark anlatırken, Winwin'in bunu yapmak zorunda olduğundan bahsetmişti. Onu suçlamadan önce konuşması gerektiğini söylemişti. Başta Yuta buna hazır hissetmiyordu ama artık kararını vermişti. Sicheng'le konuşacaktı.
•••
"Kahve?"
Yuta başını iki yanda sallarken dışardan oldukça sakin görünüyordu. İçinde fırtınalar kopan biri için bu görünümü elde etmek kolay değildi. Yuta da buna daha ne kadar katlanabilir bilmiyordu.
Sicheng hiçbir şey olmamış gibi ona kahve teklif edip karşısına oturmuştu ve şimdi de kendi kahvesini yudumluyordu sakince."Konuşmaya geldim."
Yuta sessizliği böldüğünde Sicheng istifini bozmadan karşısındaki adama bakmaya başladı. Winwin'in onun konuşmasını beklediğini anlayan Yuta, hafifçe öksürüp boğazını temizledi. Daha önce hiç bu kadar gerilmemişti.
"Mark bana Changbin'in seni tehdit ettiğini söyledi. Neyle tehdit ediyordu?"
Yuta açıkça aklındakini dile getirebilmişti. Winwin ise bunu söylemek konusunda kararsızdı hala. Yuta'nın onu samimiyetsiz bulmasını ya da kahramanmış gibi davranmak istemiyordu. Tek bildiği, çektiği acı ve kararsızlığıydı. Belki bunlardan bahsedebilirdi sevdiği adama.
"Bilmeni istiyorum ki, benim için hiç kolay olmadı. Gözünün içine bakarken yalan söylemek ve gerçeği öğrendiğinde bana nasıl bakacağını düşünmek bile canımı acıtıyordu. Evet, Changbin beni tehdit etti. Biliyorum bunu size söyleyebilirdim ve kabul ediyorum da, kesinlikle hatalıyım. Ben sadece..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Billionaire | MarkHyuck
FanfictionSadece seni hissedebildiğimi biliyorsun. Beni aydınlat, baştan çıkar, bana her şeyini ver. Çünkü biliyorsun, sadece seni hissedebiliyorum... #Onlyicanfeelyou _____________________________________ !Argo içerebilir! Başlangıç: 10/04/20 Bitiş: 23/07/20...