0.4

1.9K 238 166
                                    

"Hyung demen gerekmiyor mu?"

Kaşlarım çatık bir şekilde gözlerimi etrafta gezdirmiş ardından çıktığım basamakları geri inip karşısına geçmiştim.
Yüzündeki yaralar tazeydi. Yine.

"Burayı nasıl buldun?"

Sorusuna soruyla yanıt vermeme takılmamış ifadesi değişirken bileğimden kavramıştı.
Bir kaçırılmayı daha kaldıramaz bu bünye yalnız.

"Biraz uzaklaşalım."

Sürüklemesiyle onu takip ettim. Çok geçmeden yakınlardaki bir çocuk parkına girince durduk. Akşam saatleri olduğundan boştu.

"Taeyong'la ne işin vardı bilmiyorum ama", duraksayıp derin bir nefes verdi.
"Ondan uzak dursan daha iyi olur."

Hayda! Herkesten uzak durayım. Asosyalleşeyim, salak bir şey olayım ben o zaman. Neden herkes bunu söylüyordu?

"Neden?"

Dümdüz sorduğumda gözlerime bakmadan omuz silkti. Elmacık kemikleri çıkıktı. Belki zayıf olduğundandı bilmiyorum ama çok hoş görünüyordu.
Bugün de yavşama saatime denk gelmiştim herhalde.

"O insanları kullanan biri. Herkes yakışıklı yüzüne kanıp onunla iletişim kurmaya çalışıyor ama o, bildiğiniz ya da göründüğü gibi değil inan bana."

Bunu ben de az çok tahmin edebiliyordum. Görmüştüm de bugün zaten.
Taeyong hyungla takılacağımdan falan değildi ama biraz zorlamak istiyordum nedense.

"Aynı şeyi senin için de söylemişlerdi. Yani, tehlikeli ve göründüğün gibi biri olmadığını."

Ellerini iki yanda açıp hayretle konuştu.

"Ben neysem oyum. Bir şey sordun da söylemedim mi? Yinede kim söylediyse doğru söylemiş. En azından tehlikeyle ilgili olan kısmı."

Nedense çok tatlı, minik bir çocuk gibi gelmişti bu tavırlarıyla gözüme. İçimden yanağını sıkmak gelmişti hatta.

"Bir şeyler sorayım o zaman. Mesela, kaçak bir dövüşçü olmak seni rahatsız etmiyor mu?"

Aniden güldüğünde kendime hakim olamayarak şaşkın bir şekilde baktım ona. Bu nasıl bir gülüştü? Hem sinir olmuş hem de sevmiştim.

"Henüz sorularını cevaplayabileceğim kadar yakın değiliz. Özellikle bu tarz soruları. İnsan önce yaş falan sorar."

Yeniden güldüğünde gözlerimi kırpıştırıp yerimde kıpırdandım. Nasıl saçmaladığını bir de benim gözümden görse, ne olurdu acaba.

"Hyung demen gerekmiyor mu, diye sorduğuna göre sen benim yaşımı biliyorsun. Nerden biliyorsun?"

Kısa bir an duraksamış ardından kol saatine bakıp hızlıca yanıtlamıştı.

"Çok dikkatli biriyimdir. Gözümden hiçbir şey kaçmaz."

Geri geri yürüdükten sonra bana arkasını döndüğünde, neden gitmek için bu kadar acele ettiğine anlam veremeyerek bağırdım.

"Ama daha..."

"Taeyong'dan etkilendiğini biliyorum Haechan, vazgeç!"

Harbiden çok dikkatliydi.
O giderken ben de parktan çıktım ve eve doğru ilerlemeye başladım. Muhtemelen annem meraklanmıştı.

"Ben geldim!"

İçeri girer girmez seslendiğimde beklediğim gibi meraklı ve telaşlı bir anne beni karşılamaya gelmedi.
Kaşlarımı çatarak salona geçtim. Televizyon ünitesinin üstünden sarkan kağıt parçası dikkatimi çektiğinde 'klasik' diye düşünsem de aldım ve okudum.

Billionaire | MarkHyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin