Artık Nilüfer´in gitme vakti gelmişti. Sabaha kadar gözlerini Naz´dan da ayıramadı. Ona baktı, sarıldı, öptü. Gün ağarıncaya kadar düşündü, nasıl yapacaktı? Nasıl dayanacaktı? Gidince işlerini nasıl ayarlayacaktı? Cevabını hala bulamadığı sorular... Sabah uyandığında başında annesi vardı, gözleri yaşlı kendisini izliyordu.
-Anne!
-Uyandın mı kızım? Hadi kahvaltı hazır dedi annesi. Nilüfer annesinin elini tutup:
-Neyin var? dedi.
-Bu sefer kabullenemiyorum gidişini, önceki gidişlerinde de üzülüyordum ama bu sefer... Derin bir iç çekip "Asu”dan sonra yapamıyorum, seni ve Cihan´i kaybetme korkusu içimi kemiriyor. Hep gözümün önünde olun istiyorum ve kalbim çok acıyor deyip tuttuğu gözyaşlarını isyanla bıraktı Gülfem Hanım. Nilüfer yatağından kalkıp annesine sarıldı, öylece kaldı bir süre sonra ondan ayrılıp çağlayanlar gibi akan gözyaşlarını silmeye çalıştı.
-Annem, bu defa hepimiz için çok zor biliyorum. Ben de sana, babama, Cihan´a ve Naz´a bir şey olur korkusu taşıyorum. Ama gideceğim, hepimiz için. Bu korkuyu yenmek zorundayız, böyle yaşayamayız. Ben şimdi gideceğim işlerimi halledeceğim ve sen de babamla Naz´ı getireceksin ve birazcık benimle yaşayacaksınız.
-Tamam, ama yine de bu korku...
-Anne, Naz ne yapsın peki? Anne babasını doğmadan kaybetti o. Kendine can katan canlarını. Hayata 1-0 yenik başlamadı mı kuzum? Ona bu korkuyu yaşatamayız, hakkımız yok. Ona birilerinin yoksunluğunu, kaybetme korkusunu değil, güven ve sevgi vermeliyiz. Yapma böyle hadi canım benim, dedi. Gülfem Hanım hayretler içinde kızına bakt:.
-Ne zaman böyle büyüdün sen? Küçük prensesim büyümüş ve anne olmuş dedi.
Nilüfer’in gözleri büyüdü "Anne olmak mı?" bunu düşünemezdi bile.
-Anne değilim ben.
-Ama sen Naz´ın...
-Ne olur söyleme anne, ben onun teyzesiyim. Ablamın yerini alamam ben.
-Ama…
-Aması maması yok hadi kahvaltıya inelim. Naz nerde?
-Cihan geldi erkenden, sesini duyunca girip almış aşağıda mamasını yediriyor dedi annesi. Nilüfer gülümsedi:
-Hadi inelim dedi ve aşağı indiler. Cihan halinden gayet memnun Naz´ın gazını çıkarmaya çalışıyordu. Zafer Bey ortalıkta yoktu.
-Anne babam nerde? dedi Nilüfer.
-Çalışma odasında, eve iş getirmezdi ama bir haftadır yarım saat çalışıyor odasında. Cihan bu aralar önemli bir işiniz var galiba dedi Gülfem Hanım. Cihan kaşlarını çattı:
-Babam artık işlerle ilgilenmiyor, onay aşamasında kendisine başvuruyoruz. Yani ilgilenmesini gerektiren bir iş yok bildiğim kadarıyla dedi.
-Allah Allah dedi Gülfem Hanım. Nilüfer:
-Ben babamı çağırayım dedi ve çalışma odasına yöneldi. Kapıyı tıklattı ama ses gelmedi yavaşça kapıyı açtı ve içeri girdi. Babasını tekli koltukta karşısındaki duvarda bir şeye bakarken buldu. Hızla yanına gidip o tarafa döndü ve gördüğü manzarayla olduğu yere çakıldı.
Duvarda çerçevelenmiş kocaman bir fotoğraf vardı. Bu fotoğraf ablasının evini toplarken buldukları üç kardeşin bir arada olduğu o fotoğraftı. Ne güzel de gülüyorlardı. Kendisi de gülümsedi ve babasına döndü, o da gülümsüyordu sonra Nilüfer´i fark etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyi Ki Geldin!
RomanceDoğmadan önce anne babasını kaybeden bir bebek,onu kabul etmekte zorlanan ama ona sımsıkı bağlanan bir teyze ve olmazsa olmaz bir aşk...