Kısım İki | Bölüm Beş

76 4 0
                                    

Tentetnikov'un sağlıklı, güçlü atlarının çektiği kolyaska, önce meşe koruluğundan, sonra yeşermeye başlamış ekin tarlalarının arasından, en sonra da göz erimine doğru engin kırların görünüp yittiği tepeler arasından geçerek, iki yanı ıhlamurlu geniş yolu da geride bırakıp Çiçikov'u generalin çiftliğine ulaştırdı; on versta yarım saatten biraz fazla sürdü ve köye yaklaşırken iki yanı ıhlamurlu yol sağa doğru kıvrılıp alt bölümleri sazlarla sepet gibi örülmüş servili bir yola dönüştü ve gidip büyük bir dökme demir kapının önünde durdu; kapının nakışlarından generalin sekiz Korint sütunlu evinin göz alıcı ahşap oymalarla süslü ön cephesi görünüyordu. Hiçbir şeyin eskimesine fırsat tanımayan, her şeyi durmamacasına yenileyen yağlıboya kokuyordu her yan. Tertemiz avlu, parke kaplı bir salonu andırıyordu. Evin merdivenlerine yanaşan arabadan çevik ama saygılı bir tavırla inen Çiçikov, gelişinin generale bildirilmesini istedi, onu doğruca generalin çalışma odasına aldılar.

General yapılı bir adamdı ve bu Çiçikov'u şaşırttı. Ahududu rengi, siyaha çalan koyu kırmızı saten bir robdöşambr giymişti üzerine. Aydınlık, yiğit bir yüzü, hafif ağarmış uzun bıyık ve favorileri vardı. Saçları kısa, hele ensesinde büsbütün kısa kesilmişti. Üç kattı ensesi; üç kalın, yatay kırmadan oluşuyordu! Boynu geniş ve kalındı, kısacası uzun hizmet yıllarının bütün görkemini üzerinde taşıyan, ense kulak yerinde denilen adamlardandı. Sesi bas ve hafif kısıktı. Hali, hareketleri tam generalceydi. General Betrişçev'in bütün günahkârlar gibi, hepimiz gibi hem üstünlükleri hem de eksikleri vardı. Rus insanında hemen hep olduğu gibi tam bir gelişigüzellik, rastgelelik içindeydi bu özellikler onda. Gönlü yücelik, fedakârlık, cömertlik, zekâ, zor anlarda cesaret, gözü karalık gibi üstün birtakım özellikler, bencillik, aşırı özsaygı, gurur, kibir, mevki ve ün düşkünlüğü gibi hemen herkeste bulunabilecek birtakım eksiklerle iç içeydi. Askerlik hizmetinde onu geride bırakanları sevmez, onlardan iğneleyici, alaycı, zehirli bir dille söz ederdi. Bu konuda payına en acımasız eleştirilerin düştüğü kişi, akıl ve yetenek yönünden kendisinden aşağı gördüğü, ama rütbece onu geride bıraktığı gibi, ayrıca iki ilin birden valiliğine atanan eski silah arkadaşlarından biriydi; üstelik tersliğe bakın ki onun köyünün bağlı olduğu il de bu iki ilden biriydi, böylece o da kendini bir anda bu yeteneksiz silah arkadaşının yönetimi altında buluvermişti. Bunun öcünü almak için her fırsatta onu iğneliyor, onunla alay ediyor, yayınladığı her emri eleştiriyor, her uygulamasını aptalca buluyordu. İyi yürekli, ama alaycı bir adamdı general. Yarışmayı, yarışta kazanmayı, parlamayı, parmakla gösterilmeyi, zekâsının övülmesini, başkalarının bilmediği şeyleri bilmeyi sever, kendisinin bilmediği şeyleri bilenleri sevmezdi. Kısmen yabancı bir eğitim alarak yetişmişti, ama tam bir Rus beyzadesi rolü oynamak isterdi. Karakterindeki bu inişler çıkışlar, bu apaçık karşıtlıklar nedeniyle görevi sırasında kaçınılmaz olarak pek çok tatsızlıkla karşılaşmış, bir kez bile kabahati kendinde arama olgunluğunu göstermeden hep karşıtları olarak gördüğü birilerini suçlamış, sonuçta da emekliliğini isteyip ordudan ayrılmıştı. O burnundan kıl aldırmaz, azametli havalarını emekli olduktan sonra da sürdürmüştü. Üzerinde ister redingot, ister frak, ister robdöşambr olsun duruşunda, tutumunda hiçbir değişiklik olmazdı. Sesinden bedeninin en küçük hareketlerine dek her halinde, karşısındakilerde saygı değilse de en azından ürkeklik yaratan buyurgan bir hava vardı.

Çiçikov saygıyı da ürkekliği de, her ikisini de duydu. Başını saygıyla yana eğip fincan dolu bir tepsiyi kaldırmak isteyen bir garson gibi kollarını genişçe iki yana açtı, öne doğru ustaca eğilerek sözlerine şöyle başladı:

— Ekselanslarına kendimi takdim etmeyi, savaş alanlarında yurdumuzu kurtaran kahramanlıklarına duyduğum saygıyı huzurlarına bizzat çıkarak ifade etmeyi görevim bildim.

Ölü CanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin