Kısım İki | Bölüm Dört

65 4 0
                                    

Konuğun gelişiyle evde ciddi birtakım değişiklikler oldu. Panjurları hep kapalı olduğu için evin karanlık olan yarısı birden aydınlandı, ışıkla dolan odalar havalandırıldı, temizlendi. Briçkadan indirilen denkler içeri taşındı ve çok geçmeden evin bu yarısı şöyle bir görünüm aldı: Yatak odasına gece tuvaletiyle ilgili eşyalar taşındı. Çalışma odasına gelince... ama daha önce bu odada üç tane masa bulunduğunu söylememiz gerekiyor: Biri divanın önünde duran yazı masası, öbürü iki pencere arasında duran çuha kaplı oyun masası, üçüncüsü ise yatak odasına açılan kapı ile kullanılmayan eşyaların durduğu odaya açılan kapı arasında duran köşe masası. Bu sonuncu masa üzerine valizden çıkarılan birtakım giysiler atılmıştı: Bir frak pantolonu, bir redingot pantolonu, bir gri pantolon, iki kadife yelek, iki saten yelek, iki frak, bir ceket. Beyaz pike bir yelekle, yazlık bir pantolon komodinde iç çamaşırların bulunduğu göze konulmuştu. Bütün bu giysiler düzenli bir şekilde üst üste yığılmış, üzerleri beyaz, ipekli bir örtüyle örtülmüştü. 

Pencereyle kapı arasındaki öbür köşeye ise çizmeler dizilmişti: Pek yeni gibi görünmeyen çizmelerle, yepyeni çizmeler, kundura kısmı değiştirilmiş çizmeler ve rugan yarım potinler... Bunların da üzerleri sanki ayıplı şeylermiş gibi, ipek bir örtüyle sıkı sıkıya örtülmüştü; orada hiç yoktular sanki! İki pencere arasındaki masaya sandık konulmuştu. Divanın önündeki yazı masasında ise yol çantası, kolonya, diş fırçası, o yılın takvimi ile iki ayrı romanın ikinci ciltleri göze çarpıyordu. Temiz iç çamaşırları yatak odasındaki şifoniyerlere yerleştirilmişti, yıkanması gereken çamaşırlarsa bohça içinde yatağın altına sürülmüştü. Boşalan bavulun da yeri burasıydı. Arabada hırsızlara gözdağı vermek için bulundurulan kılıç, yatak odasına getirilmiş ve yatağın yanında bir çiviye asılmıştı. Her iki oda da olağanüstü temiz, düzenliydi; tek bir kâğıt parçası, tüy, ıvır zıvır görünmüyordu. Konuğun gelişiyle odaların havası bütünüyle değişti; iç çamaşırları üzerine yapışıp kalmayan, her pazar banyoda ıslak süngerle silinen, sağlıklı, temiz bir erkeğin hoş kokusuydu artık yeni kokusu odaların. Bir ara Çiçikov'un bölümüne girişteki küçük odaya Petruşka'nın kokusu sinecek gibi olduysa da, hemen gereği yapıldı ve Petruşka mutfak bölümüne, öbür uşakların oraya kaydırıldı.

İlk günler Andrey İvanoviç, konuğun bir şekilde elini kolunu bağlayacağını, yaşam biçiminde ister istemez birtakım değişiklikler olacağını, nice çabayla yerleştirdiği düzeninin bozulacağını ve rahatının kaçacağını düşünerek korktuysa da, korktuğu başına gelmedi. Dostumuz Pavel İvanoviç olağanüstü bir esneklikle her şeye müthiş bir uyum gösterdi. Sürdürdüğü filozoflara özgü sessiz, yalnız yaşamın ona yüzyıllık bir ömür vaat ettiğini söyleyerek başladı. Yalnızlığı yücelttikçe yüceltti, gerçek mutluluğun yalnızlıkta olduğunu ve insana yüce düşünceleri ancak yalnızlığın ilham ettiğini söyledi. Kitaplığını gördükten sonra da, insanı boşluktan kurtaran yapıtlarla dolu bir kitaplığı olduğu için ev sahibini bir kez daha övdü. Kısacası, az konuştu, ama özlü, önemli şeyler söyledi. 

Davranışlarındaki yerindelik, sözlerinden de fazlaydı. Görüneceği zamanı da, kaybolacağı zamanı da biliyordu; ev sahibini kendi içine gömüldüğü saatlerde gereksiz sorularla bunaltmıyordu; büyük bir zevkle onunla satranç oynuyor, büyük bir zevkle onunla birlikte susuyordu. Biri kıvrım kıvrım pipo dumanları savururken, öbürü piposunu yakmaktan kaçınıyor, ama yine de ilkinin davranışına uygun bir davranış sergiliyordu. Örneğin, ya sol elinin iki parmağı arasına sıkıştırdığı üzeri siyah işli gümüş tabakasını, sağ elinin parmaklarıyla kendi ekseni çevresinde dönen yer küre gibi çeviriyor ya da ıslıkla uyduruk bir şey çalıp, tabaka üzerinde parmaklarıyla tempo tutuyordu. Ev sahibini asla sıkmıyor, varlığıyla rahatsız etmiyordu. "Ömrümde ilk kez birlikte yaşanabilecek bir insan görüyorum," diyordu Tentetnikov içinden. "Fazla sık rastlanır bir şey değildir bu bizde. Pek çok akıllı insan vardır toplumumuzda, eğitimli, iyi yürekli, temiz insan vardır; ama her zaman hoş, her zaman nasılsa öyle olan, yıllarca birlikte olup hiç tartışmayacağın adam yoktur. Böyle birine ilk kez rastlıyorum." Tentetnikov'un konuğu için düşündükleri bunlardı işte.

Ölü CanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin