Kılıç Ve Kan

93 2 0
                                    

Ruffols  bir  savaşın  ortasındaydı  her tarafta  ölen  çığlık  atan  insanlar  vardı.  Ölenlerin  kolları, bacakları,kafaları  yoktu.  Etraftan  insan  sesine  hiç  benzemeyen  sesler  duruyordu  bazen. Ve ölülerin  arasında  yürümeye  başladı. İlerde  bir insanın  kolunu  kemiren  bişey  gördü.  Ve o şey  anında  yok  oldu  nerde  oldunu  anlamak  için  etrafa  daha  dikkatli  baktı.  Orası Beyaz  Kale'ydi.  Beyaz  duvarlar  kan  rengine  dönüşmüşdü.  Yukarıya  baktı  ve  Beyaz  Kale'nin  Kral  odasından  şelale  gibi  akan  kanları  gördü.  Ve  yanından  tiz  bir  çığlık  yükseldi.  Yan  tarafa  baktı  azı  tamamen  dişle  dolu  köpeğe  benzeyen  birşeyin  üzerine  atladığını  gördü  ve birden  uyandı. Ter  içindeydi  yataktan  çıktı.  Gece  gündüz  kılıçla  çalıştığı  için  ağrıyan  ellerine  baktı.  Aylar geçmişti.  Artık  kılıçta  ustalaşmıştı  ama daha  yüzlerce  silah  vardı.  Hepsini  ögrenmeliydi. Geçen  gün  Jon  la antreman  yaparken  Jon  un  kılıcını  düşürmüş  daha  sevinemeden  solundan  gelen  yumrukla yere  düşmüştü.   Elini  uzatıp  Ruffols  u yerden  kaldırırken  "Asla  erkenden  sevinme  evlat.  Kılıcın  rakibini deştiği  zaman sevinebilirsin." Demişti  ve Ruffols  bunu  asla  unutmadı. Ruffols  yüzünü  yıkamak  için  diyer  odaya  geçti  buz gibi  soğuk  suyu  yüzüne  vurdu. Kafasını  salladı  uzun  saçları etrafa  su  saçtı.  Kafasının  içinde  hala  o sesi  duyuyordu. Kılıcını  aldı  ve dışarı  çıktı  henüz  güneş  doğmamıştı.  Kılıcıyla  hızını  arttırmak  için  karşısındaki korkuluğa  hızlı  darbeler  indirdi  Jon  uyanikti  ve kapıya  yaslanip  Ruffols'u  izledi. Ruffols  git gide  hızlandı.  Babasını  hatırladı. Hızlandı  hızlandı. Sonunda  adam  onu  zorlukla  sakinleştirdi. "Evlat iyimisin?"  "İyiyim iyiyim  uyandırdım  Özür  dilerim." "Evet  çok  gürültü  çıkarıyorsun  bunu  çözmemiz lazım  yay  eğitiminden  sonra tabiki. Git  ve dinlen" "Ben iyiyim  biraz  çalışmak  istiyorum" "GİT  VE DİNLEN" Jon  Ruffols  un   komutanı  gibiydi  ve  ona karşı  çıkamazdı.  Gitti  ve uyudu. Sabah  yayla  geri  döndü. Jon   2 atış  yaptı  2 side  üst  üste  geldi. "Bunu  asla  yapamam" diye  itiraz  etti  Ruffols.  Jon  "Dene" dedi  ve yayı  uzattı.  Ruffols  2 atış  yaptı  ve  bunlar  kötü  atışlardı.  Tüm  gün  çalıştılar  ve  sonunda  Ruffols  mükemmel  bir atış  yaptı.  Ve  tam istediği  yere gitti.  2. Atış  da neredeyse  diyerinin  üstüne  geliyordu.   Adam  gurur  duyar  gibi  baktı. "Çabuk  öğreniyorsun  oğlum." Ruffols  adama baktı  babası  daha önce  hiç  oğlum dememişti. Bu adamı  baba gibi  gorebilirmiydi? Daha  çok zaman vardı. Beklicekti.  Jon  onu  köy  meydanına  bir adama  önemli  bir mesaj  vermek için  gönderdi. Ruffols  adamı  buldu  ve mesajı  verdi.  Dönüşte başka  bir  adamla  karşılaştı  gümüş  renginde  saçları  vardı.  Uzun  bir  pelerini  vardı.  Ve Ruffols  u konuşmaya  zorlamisti. Ruffols  adama  baktı  ne bir  kılıç  ne bir  hançer  vardı.  Ve zararsız  biri  olduna  karar  verdi. "Seni  çok iyi  tanıyorum  Ruffols. Neler  yaptini  babanı  anneni." Ruffols  bir  an  Jon'u  öldürmeyi  düşündü  ondan  başka kimse  bilmiyordu  o anlatmıştı başka kim  olabilirdi ki? Ruffols bunları duyar  duymaz  ordan  uzaklaşmaya  çalıştı.  Adam  Ruffols'u  tuttu. "O yaşlı  beceriksiz  sana hiçbir  şey  veremez  ayak  islerini  yaptıracak! Benle  gel. Sana  kılıçtan  daha  güçlü  şeyler  verebilirim." Adamın  gözleri  bir  an simsiyah  oldu. Ruffols  dinlememisti  ve kolunu  çekip  kurtuldu. Adamın  boğazını  sıktı  "bana  birdaha  dokunma." Ordan  hızla uzaklaştı.  Eve geldiğinde  herkes  uyuyordu. Oda  odasına  geçti  ve olanları  düşündü  yarın  bunu  Jon'a  soracaktı.  Zorla  uyudu. Ve yine  Beyaz  Kale'deki  kabusu  gördü.  Ama bu  sefer  o adamda oradaydı...

Kuzey' in GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin