Yerde donup kalmıştım. Gözlerim O'nun gözlerine kilitlenmişti sanki. Hayır! Hayır o piçin burda ne işi vardı.Gözleri bir bana birde Ardaya bakıyordu. Kızmışmıydı? Salaktı! Gerçekten salaktı! Ne diye gelmiştiki buraya?!
Gözlerimi ondan ayırıp Ardaya baktım. Çok kötü bir şekilde O'na bakıyordu. Sanki onu önceden tanıyormuş gibi. Hızla ayağa kalktım.
"Kızım? Bu arkadaş kim?" Babama dönüp baktım. Ardayla böyle tanışmalarını istemezdim. Ama babamın gözünde birazcık kızgınlık vardı. Aslında o kızmazdı böyle şeylere. Yani sevgili konularına falan. Sevgili derken yani arkadaş. Evet arkdaş.
Ama manzara iç açıcıda diğildi yani
Ardaya elimi uzattım ve ayağa kalkmasını sağladım. Tabikide ben kaldırmadım. O sadece elimi tuttu. Onu kaldıracak güç ne gezer bende."Baba bu Arda. Arkadaşım. Berkenin en yakın arkadaşlarından biri" Babam yaptığım açıklamayla sert görünüşünü eski haline getirdi.
"Baba? Onun burda ne işi var?" Adını almaya bile iyreniyordum. O... Ondan gerçekten nefret ediyordum. Babam bana "nazik ol" bakışları attı. Tabi aramızda olanları bilmiyordu ya. O ayrı bir konu.
"Arda hadi içeri gel sana kıyafet vereyim. Ve yüzünüde yıkaman gerek" diyerek kıkırdadım. Oda bana bakıp kıkırdadı. Arda başka seçeneği olmadığı için kabul etti.
"Baba Berkenin hiç kıyafeti falan varmı burda?"
"Tabi. Hadi genç adam gel ikinizinde temizlenmeniz gerek" O' çoktan içeri girmişti. Tabi yağmurda dinmişti çoktan. İçeri geçip ayyakabılarımızı çıkarttık.
"Baba Fatma sultan beni böyle görmeden hemen lavaboya gitmem gerek" Babam gülerek onayladıktan sonra Ardayıda peşimden sürükleyerek yukarı çıkardım. Lavaboya girip musluğu tam açıcaktımki Arda beni enegelledi.
"Hey bu halimizle bir selfie çektirtmeden asla temizlenemezsin ufaklık" hemen telefonunu çıkarıp kurtarıcımız olan Retricanın ön kamerasını açtı. Ve 4lü fotoğraf çektirdik. Birinde o 32 diş sırıtıyo bense onun bu muhteşem haline büyülenmişcesine bakıyordum, ikincisinde Arda burnumu işaret ve baş parmağının arasında hafifce sıkıştırmış bende gülüyordum, üçüncüsünde ikimizde dillerimizi çıkarmıştık, ve son karede ikimizde bir-birimize aniden döndüğümüz için çok yakın olduğumuz bir fotoğraf olmuştu.
"Bunu sana göndermem için numaranı vermem gerek" Numaramı söyledikten sonra ne diye kaydettiğine bakmak istedim ama izin vermedi.
"Biliyormusun ilk defa böyle bir şey yapıyorum. Yani beni tanıyanlar asla böyle bir fotoğraf çekiniceğimi düşünmezdi" ona uzunca baktım. Nasıl biriydiki böyle söyledi?
Yeniden önüme dönüp musluğu açtım. Ardada arkamda sırasını bekliyordu. Ve sanırım o'nu tanıyordu. Çünki bakışları hiç yabancıya bakıyor gibi diğildi. Benden sonra Arda'da yüzünü yıkadı.
Koltukta oturmuş halıyı ezberliyordum. Sanırım başarmıştımda. Babam Ardayla konuşuyordu. O'ysa geldiğinden beri bana bakıyordu.
"Aslı. Kızım benim işlerim çıktı. İşe gitmem gerek ve en kısa zamanda dönücem. Söz" Ona zoraki bir gülümseme gönderdim ve beni öpüp dışarı çıktı. Fatma sultanda evde yoktu. Yani evde ben, Arda ve O yalnızdık. Üçümüzde koltukta oturmuştuk. Kimin ilk konuşacağını merakla bekliyordum.
"Aslı" sesini duymamla gözlerimi sıkıca yumdum. Hayır. Lütfen şimdi olmaz.
"Aslı...ben...ben özür dilerim. Her şey için. Birtanem lütfen affet beni. Lütfen"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cola Hırsızı
Teen FictionHerkesin odağı olmuştuk. Ben hemen arkadaki masaların birinden kola aldım. Tam gidicektim bir erkek kolumu tutup çatık kaşlarla bana baktı "O benim Colam" dedi. "Bidakka parasını vercem ya"diyip kolumu ondan kurtardım ve koşarak adamın arkasına ge...